Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı konuşmasında, “Ege'de uluslararası hava sahasında NATO misyonu icra eden F-16 uçaklarımıza Yunanistan'ın Girit Adası'nda konuşlandırılan Rus menşeli S-300 Hava Savunma Füze Sistemleri tarafından radar kilidi atıldı. Bir ülke uçağına radar kilidi atmak düşmanlıktır. Bu uçak bir NATO görevi yapıyorsa bu düşmanlığın, tüm üyeleriyle birlikte doğrudan NATO'ya karşı yapıldığı anlamına gelir. Yunanistan aslında Türkiye'ye değil, NATO'ya ve müttefiklerine meydan okudu" dedi.
Erdoğan’ın açıklamaları üzerine Yunanistan Savunma Bakanlığı kaynakları, bu iddiaları yalanladı.
Akdeniz ve Ege Denizi’nde kesişen çıkarlar, iki NATO üyesini sık sık karşı karşıya getirse de Ukrayna'da savaş başladığı zaman Ankara ile Atina arasındaki gerilimin hafiflediğine dair bazı işaretler vardı. Mart ayı ortasında Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yüz yüze görüşmek üzere İstanbul'a geldi.
Medyada çıkan haberlere göre toplantının havası olumlu ve yapıcıydı. Her iki lider ziyaretin amacını Ukrayna’nın işgalini görüşmek olarak açıklamışlardı.
Daha geniş ölçekli bir açıklama, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapıldı. Açıklamada, "Rusya'nın, Ukrayna’yı işgali değişen Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye ve Yunanistan’a özel bir sorumluluk yüklemektedir” denildi.
Bu açıklama ile Ankara-Atina arasında iş birliği yollarının bulunması ve yapıcı programlara odaklanılması konusunda anlaşma sağlandığı fikri oluştu.
İstanbul'daki görüşmenin ardından Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler hızla kötüleşti. Yunanistan, Türk savaş uçaklarının Ege Denizi'nde nisan ayında "benzeri görülmemiş" hava sahası ihlali yaptığını öne sürdü.
Bu olay tazeliğini henüz yitirmemişken Miçotakis, ABD Kongresi'nde bir konuşma yaptı.
Amerikan Kongre üyelerine seslenen Miçotakis, “Kıbrıs’ta iki devletli çözümü asla kabul etmeyeceğiz, Türkiye’ye F-16 satışı yapılırken Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri dikkate alın” dedi.
Ayakta alkışlanan Miçotakis’in konuşması Yunanistan’a ulaşmadan Ankara’dan yankısı duyuldu. Erdoğan, Yunanistan Başbakanı'nı artık "tanımadığını" söyleyerek, doğrudan ikili bir görüşmenin yolunu kapatmış oldu.
Erdoğan’dan görevi devralan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Atina'yı Ege Denizi'ndeki adalara yasa dışı "asker yığınağı" yapmakla suçlayan bir bildiri yayımladı.
Çavuşoğlu; Yunanistan, Ege adalarını "askerden arındırmayı reddederse, kendi toprakları üzerindeki egemenliği tartışmalı bir hale gelecektir” açıklaması ile Erdoğan’ın attığı iplerin bir devlet politikasına dönüştüğünü vurgulamış oldu.
Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun Miçotakis’in açıklamalarına karşı yaptığı açıklamalar sonrası gerilim had safhaya çıkmış oldu. Bu gerilimin neden tırmandığını anlamak için öncelikle gerilimin tarihsel fay hatlarını ve onu yönlendiren motivasyonları bilmek gerekiyor.
Ukrayna’daki savaşın bölgesel etkilerinin siyasetçiler açısından yarattığı cazibe alanı iştahları kabartıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Ege'de farklı hedeflere ulaşmak adına siyasetçiler açısından yeni riskler ve yeni fırsatlar doğurduğunu göz önünde bulundurmak gerekli.
Batı, Türkiye’den isteklerini Yunanistan üzerinden yaptırmak için adalardaki krizi bir koçbaşı olarak kullanmak istiyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin ise adalar üzerinden Türkiye'yi NATO'dan koparmak istiyor.
22 Ağustos 2022’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yunanistan’a yapılan askeri yığınağı gördüğü halde, hâlâ savunma sanayi atılımlarımızı eleştiren varsa, stratejik öngörüsünü kaybetmiş demektir” dedi.
İki gün sonra yasa dışı yollarla Yunanistan’a kaçmaya çalıştıkları tespit edilen 5 FETÖ üyesi yakalandı. FETÖ-PKK-Yunanistan üçgeni televizyonlarda tartışma programlarına konu oldu.
25 Ağustos 2022’de, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, elinde tuttuğu Mavi Vatan haritasını gösterdiği bir video paylaştı.
Dendias, “Bu, Türkiye’nin çizdiği bir harita, Türkiye bu açıdan bakmaya devam ederse, onlarla nasıl iyi anlaşabiliriz?” dedi.
Dendias’ın küstah açıklamasına karşı Mustafa Sarıgül, Kocatepe’den Miçotakis’e, “Sayın Miçotakis ayıdan post, Amerika’dan dost olmaz. Türkiye sana daha yakın, Türkiye ile dost olmanın keyfini yaşa. Biz Yunanistan ile dost olmaktan son derece mutluyuz” diyerek Atina’ya haddini bildiren bir açıklama yaptı.
Sarıgül, bu açıklamaları yaparken, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, “Ege ve Doğu Akdeniz’de görev uçuşu gerçekleştiren savaş uçaklarımıza Yunanistan’a ait S-300 Hava Savunma Sistemi tarafından radar kilidi atıldığını” duyurdu.
28 Ağustos’ta, bütün Türkiye “Radar kilidi nedir?” diye arama motorlarına akın etti. Radar kilidi, Google arama motorunda trend oldu.
Fakat yine aynı arama motorları, Miçotakis’e kamuoyu desteğinin azaldığını gösteriyordu. Yunanistan Ta Nea’nın yayınladığı ankette, Miçotakis ile Çipras arasında geçen üç yılda 8-10 puanlık fark 6 puana kadar düşmüştü.
Miçoktakis'in koltuğu sallanıyordu. Bir şey yapması gerekiyordu, Sarıgül'den, Doğu Perinçek'e kadar herkes bu konuda konuşmuştu.
29 Ağustos'ta Yunanistan-Ermenistan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait ortak tatbikatın görüntüleri medyaya servis edildi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de açıklama yaptı. Bahçeli, “Yunanistan’ın tacizlerini sıkıştırması yüz yıllık kuyruk acısının yansımasıdır” dedi.
Kamuoyu yoklamalarında oylarının düştüğünü gören Miçotakis, “Erdoğan ve Putin, Yunanistan’da başka bir hükümet istediklerini gizlemiyorlar” diyerek “dış güçler” silahını çekti.
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Atatürk'ün Başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne seslenen Erdoğan, hükümet ortağını yalnız bırakmadı.
NATO, 30 Ağustos'la ilgili yaptığı kutlama paylaşımını Yunanistan’ın isteği üzerine sildi.
Türkiye'den peş peşe açıklamalar...
Milli Savunma Bakanlığı, 31 Ağustos 2022’de harekete geçti. Yunanistan’ın, Türk jetlerine Rus yapımı S-300 Hava Savunma Sistemi ile yaptığı tacizin radar kayıtlarını NATO’ya göndereceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yunanistan, bizim ne siyasi ne ekonomik ne de askeri olarak dengimiz ve muhatabımızdır. Yunanistan, hava sahamızı uçaklarımızı tacizle başlayan hasmane tavırlarını, S-300 radar kilidi atma seviyesine çıkararak NATO ve müttefiklerine meydan okumuştur” diyerek, 30 Ağustos 1922 ruhunu iliklerimize kadar hissetmemize yardımcı oldu.
Erdoğan , Ege'de, Yunanistan'ın vasisi olan ABD'yi müzakere masasına davet etmiş oldu.
Eşsiz zafer
Türkiye'nin, 1922'de Yunanistan'a karşı kazandığı savaş, bugün bizler için eşsiz bir zafer olarak kutlanıyor. Anadolu'nun Yunan işgaline son veren Atatürk, Yunanistan'ın Batılı müttefiklerine, özellikle İngiltere'ye meydan okuyarak bağımsızlığımızı ilan etti. Ancak, bu zaferin bedeli çok büyüktü. Anadolu'nun iç kısımları, Yunanistan'ın geri çekilmesinden sonra harap oldu. Yunanistan ve Türkiye, NATO çatısı altında müttefik olsalar da Türkiye hâlâ Yunanistan'la geçmişte yaşadığı savaşta, Atina'yı tek başına suça iştirak eden bir sorumlu olarak görmüyor.
Bu kronoloji bize Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreci hızlı bir şekilde siyasetçilerin doldurduğunu gösteriyor.
Zafer Bayramı kutlamalarından bir gün sonra Alman Der Spiegel Dergisi, Miçotakis’i reformcu kılığına girmiş bir otokrat olmakla suçladı. Söz konusu dergide yer alan makale, AB’nin bu konuda bir şeyler yapmasının zamanı geldiği cümlesi ile son buldu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, uzun zamandır üzerine giymediği üniformasını giyerek 1’nci Ana Jet Üs Komutanlığı'nın Uçuş Eğitim Yılı Törenine kuvvet komutanları ile birlikte katıldı. Yanına kuvvet komutanlarını alarak yaptığı konuşmada, “Yunanistan’ın bu şımarıklığına her zaman cevap verdik, vereceğiz” dedi.
Yunanistan medyasında, Akar'ın bu konuşması tartışıldı. Konuşmanın AK Parti’nin Savunma Bakanı tarafından mı yapıldığı, yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı tarafından mı yapıldığı üzerinde duruldu. Aslında izlenen politikanın, AK Parti'nin mi yoksa devletin mi olduğu tartışıldı.
2 Eylül günü ABD Dışişleri Bakanlığı, karşılıklı olarak yapılan açıklamalara müdahil oldu. “1990’larda, S-300'lerin alınması CAATSA’nın kabul edilmesinden onlarca yıl öncedir. CAATSA, sadece 2 Ağustos 2017’de veya sonrasında gerçekleşen belirli işlemleri yaptırım altına alır” diyerek 17-25 Aralık'a bir gönderme yaptı.
PKK'nın yuvası...
Yunanistan’ın, 1985 yılında sözde mülteci kampı olarak kurduğu ve terör örgütü PKK’nın yuvası haline gelen Laviron Kampı’nın görüntüleri medyaya servis edildi.
5 Eylül günü, İskeçe’de müftü seçimi tarihinin açıklanmasının hemen ertesinde, “Vatandaşı olduğumuz ülkenin (Yunanistan) devlet mekanizması bize karşı harekete geçmiştir. Azınlığımız, 9 Eylül Cuma günü İskeçe’de camileri doldurmaya davet edecek” açıklaması yapıldı.
Türkiye ile Yunanistan arasında artan gerilim, Doğu Akdeniz doğal gazının Avrupa’ya taşınmasını amaçlayan projelerin ölümüne neden olabilir. Ama hem dış siyasette hem de iç siyasette Miçotakis’ten Mustafa Sarıgül’e kadar herkesin kuzeyimizde olan savaşın yarattığı huzursuzluk ikliminden yararlandığı ortadadır.
Gerçekten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “Bir gece ansızın gelebiliriz”. Türkiye’nin gücü ve kudreti buna yeter.
Dünya Bankası istatistiklerine göre, Yunanistan'ın savunma harcamaları, Türkiye'nin çok altındadır. Yunanistan iç siyasetindeki kutuplaşmanın nedeni, Washington'un 1967'de iktidarı ele geçiren askeri hükümeti desteklemesidir. Zira, hâlâ Yunan solu arasında bu konu bir öfke merkezidir.
ABD'nin sessizliği...
Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan anlaşmazlıklarda ABD’nin sessiz kalması, Yunan halkının Amerikalılara olan güvenini azaltmıştır. Yunanistan muhalefet partisi Lideri Aleksis Çipras, geçtiğimiz günlerde Miçotakis'i Yunanistan'ı ABD'nin uydusuna dönüştürmekle suçladı.
Batı'nın, Rusya ile ilişkilerinin bozulmasının, Türkiye'nin yayılmacı dürtüsünü azaltmayacağı, aksine artıracağı, Türkiye’nin artık Batılı olmadığı, Erdoğan’ın Batı'dan yararlanmak için Ege Denizi’ndeki Türkiye'nin iddialarını bir politika aracına dönüştürdüğü iddiaları Yunan medyasında mevcut durumun farklı okumalarından sadece bir tanesi.
Atina'nın destek için müttefiklerine ne ölçüde güvenebileceği konusunda hâlâ birçok endişe var. Yunanistan'ın, Ege Denizi'ndeki egemenlik haklarını tanıdıkları için ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği'ne şükranlarını sunan birçok yorumcu ve siyasetçi, Yunanistan’ın, Ukrayna Savaşı'nda Washington'la olan iş birliğinin bu ülkenin Türkiye'ye yönelik politikasına pozitif katkı sağlamayacağına inanıyor.
Türkiye'de ise Yunanistan'ı, Amerika'nın Ege ve Akdeniz'deki emellerine hizmet eden “taşeron” olarak görenlerin sayısı bir hayli fazla.
NATO'nun, Ukrayna'nın direniş çabalarına verdiği destek, pek çok kişi tarafından Ege'de ve Karadeniz'de Amerikan kontrolünü sağlamaya yönelik geniş planın bir parçası olarak okunabilir.
Yunanistan'ı desteklemek ve aynı zamanda İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini teşvik etmek, Amerika'nın bölgedeki tansiyonu yükseltmeye yönelik hedefinin bir bileşenidir.
Ege Denizi üzerindeki kıvılcım riskinin devam ettiğini öngörmek için birçok neden var.
Sonuç olarak, Atina ve Ankara, sayısız konuda yaşanan anlaşmazlıklara rağmen on yıllardır süren sorunların çatışmaya dönüşmesini önlemeyi başardılar.
Ayrıca, Ukrayna'daki savaşın yarattığı belirsizlik göz önüne alındığında, bölgedeki silahlı çatışmaların siyasi ve ekonomik maliyeti hem Türkiye hem de Yunanistan için çok ağır olacaktır. Bununla birlikte, her iki ülkedeki iç politikaya yönelik meseleler, siyasi liderleri sert adımlar atmaya sevk edebilir.
Miçotakis'in iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi'nin popülaritesi, son kamuoyu yoklamalarında düştü ve bu genel olarak merkezde mi kalacağı yoksa sağa mı kayacağı konusunda Miçotakis'in karar vermesi gereken bir konu.
Tabanını güçlendirme ihtiyacı ve seçim umutları Miçotakis gibi Erdoğan'ın da kafa yorduğu konuların başında geliyor. Enflasyonun yükselmesi ve AK Parti'nin oy oranının düşmesi Erdoğan'ın yeniden seçilme umutlarını azaltmaya başladı.
Buna rağmen Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki izlediği politika sadece iç politikanın bir ürünü değildir. Ukrayna Savaşı, Erdoğan'a revizyonist hedefler peşinde koşması için bir alan yarattı.
Erdoğan'ın milliyetçi-muhafazakar siyasetçilerin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin onayı ve desteğiyle Ege Denizi'nde agresyon yaratacağını öngörmek olasıdır.
Çünkü Türk-Yunan ilişkileri ile Rusya ve Ukrayna arasındaki tarihsel fay hatları benzerdir. Her iki ülke geçmişe dayanan uzun bir düşmanlık ve anlaşmazlık tarihini paylaşıyor.
Ruslar, Türkiye'yi Ege Denizi'nde ABD'ye karşı vekalet savaşında potansiyel bir partner olarak görüyor. Amerika ise Türkiye'yi NATO'nun ileri karakolu olarak görüyor.
Bu durum, Erdoğan'a, Ege'de Yunan egemenliğine meydan okumak için işleri daha ileri götürme cesareti veriyor. Putin'in, Ukrayna'da savaşı kazanması, Türkiye'nin NATO'dan çıkarak Rus-Çin blokuna kaymasına sebep olabilir.
Türkiye'nin ısrarla “Yunanistan bizim dengimiz değildir. Yunanistan'ı muhatap almıyoruz” vurgusu, Rusya'ya karşı Ege'de müzakere masasına Amerikalıları çekme stratejisi olabilir.
Yunanistan suça sürüklenen çocuklar gibidir. Suça sürüklenen çocuklar için öngörülen politika, cezalandırıcı bir adalet yerine onarıcı ve uzlaşmacı bir anlayışla çocuğun yeniden topluma kazandırılmasıdır.
Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde çatışmacı yerine uzlaşmacı bir politika tercih edilmelidir. Sadece onarıcı ve uzlaştırmacı bir dil sayesinde bölgesel güvenlik ve barış devam edebilir.
Sonuç olarak Ukrayna'daki mevcut savaştan bir ders çıkarmak gerekirse, Ege Denizi'nde bir çatışma riski hafife alınmamalıdır. Çünkü Yunanistan ile Türkiye arasındaki savaş sadece mümkün değil. Belki bir noktada muhtemeldir.
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply