Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

İSRAİL-İRAN SAVAŞI İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI

İsrail Başbakanı Natali Bennett, haziran ayı başında, İran'a karşı eylemlerinin olacağının işaretini şu sözlerle vermişti: “Artık ahtapotun kollarıyla değil başıyla oynuyoruz."

Bu ifadede yer alan "ahtapot metaforu",  kendisinin Savunma Bakanı olduğu 2018 yılında uygulamaya koyduğu "Ahtapot Doktrini" ile ilgili.

Bennett'in geliştirdiği bu doktrine göre ahtapotun başı İran. Kolları ise İran'ın Ortadoğu'daki milis güçleri.

Bu güçler nerede?

Bugünlerde yoğun olarak Suriye ve Irak'ta. Ancak bölgenin çeşitli yerlerinde de varlıklarını sürdürüyorlar.

Daha açık söyleyecek olursam; Suriye ve Irak'ta İran'ın sadece milis güçleri değil aynı zamanda etkin Şii ajanları var.

Gazze bölgesinde İslami Cihat ve Hamas var.

Lübnan'da Hizbullah var.

Yemen'de Husiler var.

İşte bunlar "ahtapotun kolları."

İsrail uzun zamandır ahtapotun kollarını koparmaya çalışıyordu.

Ancak geçen hafta başında İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, önemli bir açıklama yaptı:

“İranlılar terörü kapımıza getirebileceklerini ve bunun karşılıksız kalacağını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. İşler bu şekilde yürümeyecek. Sınırlarımızda ve İsrail'in içinde terörün yayılımına izin vermeyeceğiz. Biz Suriye ve Lübnan gibi ikincil arenalarda mücadele etmeyi sürdürürken, onlar İran’da korunmaya devam ediyorlar.”

Lapid artık İran'ın doğrudan hedeflerinde olduğunu söylüyor.

Bu sözleri Bennett'in şu sözleri ile birleştirerek okumalıyız: "İran rejimin dokunulmazlığı dönemi bitti."

İsrail açık seçik olarak İran rejimini sonlandırma hedefini ortaya koydu.



Yedioth Ahronoth gazetesinin istihbarat analisti Ronen Bergman (İsrail istihbaratı ile güçlü ilişkileri var) tam olarak şunları söylüyor: "Tahran yakınlarındaki Parçin Askeri Tesislerinde meydana gelen olay, Hüdayi suikastı ve Tahran’ın kalbinde yapılan operasyonlar, kısmen İran’a karşı daha şiddetli bir savaş konseptini yansıtıyor. Böylesi bir politika değişikliği ancak Başbakan Naftali Bennett tarafından kararlaştırılabilir. İsrail genellikle böyle bir olaya Suriye'deki İran hedeflerine yönelik saldırılarla karşılık verirdi. Ancak İHA saldırı girişiminden 24 saat sonra Kirmanşah’taki İHA üssü hedef alındı ve yüzlerce İHA imha edildi. İsrail eğer Hüdayi suikastının arkasındaysa, o zaman bu tepki, yoğunluğu ve boyutlarıyla farklı türden bir şey olarak değerlendirilir."

İran, İsral'e karşı operasyonlarını üçüncü ülkelerde gerçekleştirirken İsrail artık doğrudan İran'ı hedef alıyor.

İran ise nükleer silahlanma ile yeni bir holokost hedefinde olabileceğini Fars Haber Ajansı'nın İran'da gerçekleşen suikastlara karıştıklarını öne sürdüğü 5 İsrail istihbaratçının kendilerinin isimleri ile birlikte ailelerine ait bilgileri de yazarak gösterdi.

Bu "bir devletin bir halkı hedef aldığının somut işareti"ydi.

İsrail basını, Türkiye'nin sıcak savaşa evrilen İsrail-İran gölge savaşında İsrail yanında pozisyon alacağını İran'ı çok sert biçimde uyararak gösterdiğini iddia etti.

Gelişmeler gösteriyor ki İsrail, ahtapotun başını kurutmakta kararlı. İran içindeki karışıklıklar, İran'ın nerdeyse çökmek üzere olan ekonomisi, halkın yönetime karşı yeni bir devrim gerçekleştirebilme cesaretinin yükselmiş olması İsrail-İran Savaşı için geri sayımın başladığını gösteriyor.



SEN SUS...

“Para politikası yüzde 98 konuşma ve yüzde 2 eylemdir.” Bu söz, FED’in eski Başkanı Ben Bernanke'e ait.

Kesinlikle ekonomide yetkili kişiler sözleri büyük önem taşıyor.

Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak için "konuşmasa daha iyi" denilirdi.

Şimdiki bakan Nureddin Nebati ise "gözleri ile konuşmayı" denemişti.

Hem de en ışıltılısından.

Sayın Nebati gerçekten haklıymış. Konuşmaması konuşmasından daha hayırlı.

O halde Sayın Bakan'a son tavsiye rahmetli sanatçımızın o eşsiz sesinden gelsin:






BU SÖZ ÜZERİNDE DÜŞÜNCE SÖRFÜ YAPILIR

Avustralyalı sörfçü Jack Robinson, mayıs ayında Margaret River'da WSL yarışmasını kazanmış ve daha sonra Haziran başlarında G-Land'de zafer kazanmış. Bu zaferler onu dünya sıralamasında 2 numaraya yükseltmiş.



Robinson, “Yıllarca evde eğitim yaptım. Herkes çıldıracağımı düşündü, sanki bana ne olacağını bilmiyormuş gibi, çünkü sürekli sörf yapıyor olurdum" diyor.

"Ama şimdiye kadarki en iyi zamanımı geçirdim. Genç yaşta seyahat edip dünyayı, farklı kültürleri gördüğüm için şanslıydım. Böyle büyümek çok güzeldi."

Sanırım bu biçimde yetişmek insanı bir parça filozof yapıyor.

Avustralyalı sörfçünün şu sözü üzerine düşünce sörfü yapılır: "Kendinizin önüne geçebilirsiniz… Bu aynı zamanda sürüşün tadını çıkarmakla ilgili."




SAHİ NE OLDU O TALİMATA?




Ankara'da Somalililere ait iş yerlerinden birinin tabelası kaldırılmak istendi. Gerekçe: Yabancı dilde ifadenin yer aldığı tabelalarda yabancı dildeki ifadelerin Türkçe ifadelerin yüzde 25’ini geçmeyecek büyüklükte puntolarla yazılması gerekiyor.

Somalililere ait iş yeri bu kurala uymadığı için tabelası emniyet güçleri tarafından boyanıyor. Bu esnada DEVA Partili Yeneroğlu ile bir polis arasında sözlü tartışma yaşanıyor.

Bu olay bana,  5 yıl önce Mayıs 2017'de mekan isimlerinde yabancı kelimelerin kullanılmasını eleştiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, belediyelere seslenerek, "Bütün bu tabelaları sökün, bu senin hakkın, en doğal hakkın. Neyi müsaade edersen onu asmak zorunda" şeklindeki talimatını hatırlattı.

Sahi ne oldu o talimata?