Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

CHP'NİN ATATÜRK'TEN KOPMA NOKTASININ MİLADI-2

Sensin, bizim ışığımız, hızımız;

Nutukların, bizim alınyazımız.

Yol oldu her yönde senden kalan iz.

Her canımızla, başımızla biz

Emanetlerine siperiz, Atam!

Güzel ellerinden öperiz Atam!

Diyen usta şair, büyük siyaset ve devlet adamı Behçet Kemal Çağlar, kurultayın açılışında bir konuşma yapıyor ve "emanete siper" oluyordu. Diyordu ki “Devrimlerimizden belki hoşa gideriz diye fedakarlıklarda bulunmak, halkı kazanacağız batıl zannıyla, prensiplerimizden tavizler vermek şiarımızdan değildir.”





Çağlar yaşasa eminim ki bugün yine aynı şeyleri Sayın Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'ye söylerdi.

Tarih sahiden de tekerrürden mi ibaret?

İnsan düşünmeden edemiyor.

Muhafazakâr CHP'liler kurultayda laikliğin dinsizlik olarak algılandığını, halkın dini taleplerinin yoğunlaştığını söylüyorlardı. Laiklik cephesindekiler ise muhafazakar CHP'lilerin bu önerileri gerçekleşirse Atatürk'ün yolundan sapılacağını ısrarla söylüyorlardı.

Yedinci Kurultay'da Tanrıöver ilginç bir anısını anlatıyordu: "Yabancı bir diplomat Sultan Süleyman'nın türbesini gezmek istemişti. Türbenin kapalı olduğunu söyledik. O da nedenini sordu. Bizde bir müddet mazi ile alakamızı kesmek istedik, onun için türbeleri kapattık dedik.”

Bu anıdaki "bir müddet" ifadesinin altını çizelim.

Cümle neydi? "Bir müddet mazi ile alakamızı kesmek istedik."

Demek ki CHP "mazi"ye, yani Osmanlı dönemindeki uygulamalara geri dönmek istiyordu. Ölmüş sultanlardan halkın talepleri olacaktı. Buna da türbeler aracılık edecekti.

Oysa Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin 600 yıl boyunca Osmanlı esaretinde kaldığını söylüyordu: "Osmanoğulları zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hâkimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor."

CHP'nin Yedinci Kurultayı'nda artık bu anlayış rafa kalkıyordu.

Kurultayda laikliği güçlü biçimde savunan Gaziantep Milletvekili Cemil Sait Barlas'ın şu tespitine dikkat çekmek isterim: “Komünistlik iktisadi bir meslektir, ona iktisadi delillerle cevap verilir. Benim amelem aç iken ben amelemi dinle tatmin edemem.”

Bugün ise bahsi geçen aç amele, ne için kime oy veriyor düşünmek lazım. Yani laikçi cephede güçlü ön görülere sahip değildi.

Kongrede dini politika aracı olarak kullanmanın büyük yanlış olduğunu söyleyenlerde vardı.

Kurultayın finalinde İsmet İnönü’nü CHP'nin dini siyasette kullanmasının yolunu ardına kadar açan şu sözleri söylüyordu: "Demokrasilerde kör bağnazlığın, kör inadın yeri olamaz. Laiklik ilkesi saklı kalmak üzere moral gereksinmelere cevap verecek bir duruma bir an önce gelmek, ülkede geniş bir ferahlık ve sempati havası estirecektir. Bunu bir hükümet kaçırmamalıdır. Muhalefetin de sinsi silahını elinden düşürmüş olacağız."

Din bir silah olarak tanımlanınca patlayabilir de geri de tepebilir.

Menderes'i yanıltan da CHP'nin dini siyasete alet etmesidir. CHP bunu yapmasa belki de Menderes farklı bir siyaset güdecekti.

Bu güne geldiğimizde ise CHP'nin neredeyse Atatürkçü çizgiden kopma noktasına geldiğini gözlemliyorum. Son iki yazım bu sürecin nasıl başladığının kısa bir bir özetidir.

CHP, 75 yıl sonra sadece kendini tekrarlamıyor. Adeta Atatürk çizgisinden çıkıp dini argümanları da kullanarak başarılı olabileceği bir başka yola sapıyor...





NOSTALJİK BİR KARİKATÜR


Karikatür 1962 yılına ait. Ama bir parça da 1949 yılını hatırlatıyor.









İŞTE CHP GENEL BAŞKANI OLACAK KADIN!


Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal, CHP'den istifa ettikten sonra esip gürlemeye devam ediyor.




Neler demiş neler.

-CHP’liler verdikleri oylarla, Batıcı-İslamcı gibi anakronik figürleri başkan yardımcısı mı yapacak? 6’lı Masa bir siyasi ittifak değildir. Sırf Erdoğan seçilmesin diye yapılan bir matematik hesap ve zorlamadır. Ama seçmenin siyasal kavrayışı çok yüksektir. Bir belediye başkanı seçerken verdiği oy ile Türkiye Cumhuriyet devletini emanet ederken vereceği oy farklıdır.

-Önceki Sisi politikasını eleştirenlerin, Erdoğan’ın doğru zamanlamayla politika değiştirmesine saldırmasını hem ahlaki bulmuyorum hem de Türkiye çıkarlarına aykırı buluyorum. Bir siyasetçi var olan iki seçenekte de hata yapıyor, diyorsanız aklınızı kaybetmiş olmanız gerekir.

-Bir milli - gayri milli ayrışma olduğunda milli safta duracağım kesindir.

Vay vay vay!

Haklı mı? Haklı.

İçimden "CHP Genel Başkanı olacak kadın" dedirtti bana.





THE GUARDIAN'DAN "YORUMSUZ" BİR HABER PAYLAŞIYORUM

İsveç, kişi başına düşen GSYİH açısından, AB'nin en zengin beşinci üye devletidir. Doğal gaz, enerjisinin yalnızca %2'sini oluşturuyor ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının en kötü ekonomik yıkımından korunuyor. Yoksulluk Avrupa ortalamasının çok altında.

Ancak hızla artan elektrik faturaları ve artan gıda fiyatları enflasyonu, başka yerlerde olduğu gibi burada da etkisini gösteriyor.

İsveç'in refah sistemi son yıllarda sürekli olarak kısıldı, zengin ve fakir arasındaki uçurum genişledi ve giderek daha fazla insanı bu sonbaharda ortalama %8 olan enflasyona karşı savunmasız bıraktı. Hanehalkı gelirleri, bazı durumlarda ikiye katlanan elektrik faturalarından da etkilendi. İsveç'in elektriğinin %75'inden fazlası hidroelektrik, nükleer ve rüzgârdan geliyor ancak ülke, Ukrayna'daki savaşın kıta çapındaki enerji fiyatı etkilerinden kurtulamadı. Petrol ve gıda fiyatları da yükseldi. Tüketici fiyat karşılaştırma sitelerine göre bu yıl tereyağının maliyeti yaklaşık %25, etin maliyeti %24 ve peynirin maliyeti yaklaşık %22 arttı. İsveç'in de bir yoksulluk sorunu var.