Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Yıldızı Parlayan Filmler

Tüketim toplumunun kutsadığı temel unsurların başında “enler” geliyor. “En iyiler”, “en kötüler”, “en güzeller” vs.

“Enler” listesi uzatılabilir.

Kime göre “en iyi” ya da “en kötü”; “en vasat” ya da “en başarılı” sorusu haklı bir soru.

Ölçütler kısmen öznel ve belirsiz olduğu kadar “uzman” kişiler tarafından keyfe keder dayatılmış gibi göründüğü sürece her türlü liste de tartışmaya açık durumda.

Dolayısıyla, 2022 yılı sona ererken “en iyi filmler” demekten imtina ederek, yıldızı parlayan ve çoğunlukla ana paydaşlarından, yani seyircileri, alan uzmanları ve sektör aktörleri tarafından olumlu eleştiriler alan filmler arasından beğendiğim filmleri sizlerle paylaşmak istedim.

Hazırladığım liste olabildiğince öznel ama aynı zamanda genel beğenileri de göz ardı etmiyor, diye düşünüyorum.

Umarım sizler de beğenirsiniz.

*

1. Inisherin’in Kederli Perileri (The Banshees of Inisherin)

Geçen hafta pazar günü bu film hakkında detaylı bir yazı yazmıştım ve henüz filmin Türkçe isim çevirisi yapılmadan alternatif bir isim olarak “Inisherin’in Kederli Perileri”ni önermiştim.

Türkçe ismi resmi olarak belirlenene kadar da bu isimle filmi anmaya devam edeceğim.

Bana göre, 2022’nin açık ara yıldızı en fazla parlayan filmi. Altın Küre Ödülleri’nde 7 dalda ödüle aday olmasının dışında Oscar Ödülleri açısından da başarılı olacak, diye düşünüyorum.

Oscar ödüllü yazar-yönetmen Martin McDonagh'ın (Three Billboards Outside Ebbing, Missouri) Colin Farrell ve Brendan Gleeson ile “Brugge’da” (In Bruges) filminden sonra tekrar bir araya geldiği film 1923 yılında, İrlanda İç Savaşı’nın sona erdiği dönemde geçiyor (ki hemen ertesinde başka bir savaş başlayacak).

Filmde Pádraic (Farrell) ve Colm (Gleeson) uzun zamandır arkadaştır ve ilişkileri Colm'un eski dostundan bıktığına karar vermesiyle aniden sona erer. Pádraic için bu yeterince iyi bir sebep değildir, Colm'a baskı yapmaya çalışır ve çok geçmeden bunun akıllıca bir seçim olmadığını öğrenir. Bu iki adam birbirleriyle savaşırken McDonagh'ın kara mizahı devreye giriyor ve bu dingi ada köyünde işler çığırından iyice çıkıyor.

2. Her Şey Her Yerde Aynı Anda (Everything Everywhere All at Once)

Yönetmen ikilisi Daniel Kwan ve Daniel Scheinert, 2016 yapımı “Çakı Gibi” (Swiss Army Man) filminde seyirciye oldukça mizah dolu ve farklı bir deneyim sunmuştu. “Her Şey Her Yerde Aynı Anda” 2 saat 19 dakikalık tam bir aksiyon ve kaos vadediyor.

Evelyn Wang (Michelle Yeoh) sıradan bir Çinli bir göçmen gibi görünse de daha önce yaşadığı hayatlarla bağlantı kurarak ve diğer evrenleri keşfederek dünyayı kurtarabileceği çılgın bir maceraya sürükleniyor.

Hareketli, eğlenceli ve zekice senaryosuyla şaşırtıcı bir film.

5 dalda Altın Küre Ödülleri’ne aday olan filmde “Kaplan ve Ejderha” filmi ile akıllara kazınan Michelle Yeoh’a Stephanie Hsu, Ke Huy Quan ve Jamie Lee Curtis eşlik ediyor.

İzlemediyseniz mutlaka izleyiniz.

3. “Hüzün Üçgeni” (Triangle of Sadness)

Yönetmen Ruben Östlund, müstehcen zenginler için lüks bir gemi seyahatine davet edilen kavgacı bir model çifti konu alan muhteşem tuhaflıktaki kara komedisiyle kapitalist sistem eleştirisini farklı açıdan deneyimlememize kapı aralıyor.

147 dakika uzunluğundaki film, ilginç konusu ve diyaloglarıyla merak uyandırıyor.

Filmin başrollerinde Harris Dickinson, Charlbi Dean, Vicki Berlin, Dolly De Leon ve Zlatko Buric gibi genel izleyici kitlesinin yakından tanımadığı isimler oynasa da her biri rolünün hakkını fazlasıyla veriyor. Diğer yandan gemi kaptanı rolünde efsanevi “Katil Doğanlar” (1994) filminin başrol oyuncusu Woody Harrelson var ve her zamanki gibi eğlenceli bir oyunculuk sergiliyor.

4. Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (All Quiet on the Western Front)

Erich Maria Remarque'ın “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” romanının uyarlaması olan filmin yönetmeni Alman Edward Berger.

Film, genç bir Alman askerinin I. Dünya Savaşı sırasında batı cephesinde yaşadığı dehşet verici deneyimler ve sıkıntıları çok gerçekçi bir şekilde gösteriyor.

Öyle ki, Birinci Dünya Savaşı sırasında geçmesine rağmen, savaşın dehşeti ve anlamsızlığına ilişkin karmaşık duyguları hissettiriyor. Genç oyuncu Felix Kammerer, Alman askeri Paul Bäumer rolünde etkileyici bir performans sergiliyor.

Görüntü yönetimi detaylarda kalitesini belli ediyor. Bir savaş filminden beklenilen tüm gerçekçi detaylar filmde mevcut ve dahası duygu yoğun sahneleriyle yüreği sızlatan sahneleriyle övgüyü hak eden bir film.

5. Ayrılık Kararı (Decision to Leave)

Güney Kore’nin Tarantino’su ve efsanevi “Oldboy” filminin yönetmeni Park Chan-wook bu sefer şiddetten uzak bir gizem filmi ile karşımızda.

Filmde, adamın biri gizemli bir şekilde dağdan düşerek ölüyor ve dedektif Jang Hae-joon (Park Hae-il) adamın öldürülmüş olup olmadığını araştırmak üzere görevlendiriliyor.

Dedektif Jang, ölen adamın karısı Song Seo-rae'nin (Tang Wei) suçlu olabileceğinden şüphelense de ona âşık olmaktan da kaçamıyor. Gizem, aşk ve intikam girdabında tüm film bir suç mahaline dönüşüyor.

Oyunculuklar gerçekten iyi. Güney Kore sinemasının çıtayı her geçen gün yükselttiği bir gerçek.

“Batı Cephesinde Yeni Bir şey Yok” ile birlikte Altın Küre Ödülleri’nde “en iyi yabancı film” kategorisinde adaylığı olan film özet olarak izlenesi bir film.

6. Tár

Todd Field'ın etkileyici draması sanki gerçek bir karakterin biyografisi havası veriyor. Film başarılı bir kadın orkestra şefi Lydia Tár'ın hikayesi çevresinde şekilleniyor.

Cate Blanchett, iki buçuk saatlik filmi muazzam oyunuyla kuşatıyor. Field tarafından detaylı bir şekilde ince elenip sık dokunarak yönetildiği belli olan Tár, yılın en içine kapanık filmlerinden biri ve herkese göre değil. Klasik müzik sevmek ve Cate Blanchett hayranlığı filmin ağır işleyişine yeterli gelmeyebilir ama sonuna kadar izlendiğinde sinemanın neden 7. Sanat olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

Bu arada, Cate Blanchett hem Altın Küre hem de Oscar için “en iyi kadın oyuncu” kategorisinin en güçlü adayı gibi görünüyor.

7. Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven (Glass Onion: A Knives Out Mystery)

“Tetikçiler” (Looper) filminden hatırlayacağınız yönetmen Rian Johnson “Bıçaklar Çekildi” (A Knives Out Mystery) serisinin ikinci filminde ilk hikayedeki başarıyı aynen koruyor. Daniel Craig, Dedektif Benoit Blanc rolünde James Bond’un sert adam karakterinin tamamen zıttı bir dedektif rolünde harikalar yaratıyor.

Bu sefer macera Yunanistan'da, teknoloji milyarderi Miles Bron'a (Edward Norton) ait özel bir adada yaşanıyor. Yine bir gizemli bir cinayet. Yine herkes şüpheli. Yine dedektif Blanc tüm hüneriyle gizemi çözmek için görev başında.

Edward Norton’un da çok iyi bir oyunculuk sergilediğini söyleyebiliriz.

Daniel Craig ve Edward Norton’a Kate Hudson, Dave Bautista, Janelle Monae ve Kathryn Hahn eşlik ediyor.

Filmde Ethan Hawke çok küçük bir rolde görünüyor, bakalım bulabilecek misiniz?

8. Avatar: Suyun Yolu (Avatar: The Way of Water)

İlk film 2009'da dünya çapında gişe rekorları kırmıştı. Devam filmi için 13 yıl bekleyen James Cameron, yer alan teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlandığı yeni Avatar’da görsel bir şölen sunuyor.

Jake Sully (Sam Worthington), güneş dışı ay Pandora'da kurduğu yeni ailesiyle birlikte yaşarken, tanıdık bir tehdit, daha önce başlatılmış olanı bitirmek için geri döndüğünde, evlerini korumak için Neytiri ve Na'vi ırkının ordusuyla birlikte çalışmak zorunda kalıyor.

Film 3 saat 12 dakika uzunluğunda olsa da asla sıkmıyor.

Filmde Worthington’a ilk filmdeki gibi Zoe Saldana, Sigourney Weawer, Stephan Lang ve bu bölümde filme katılmış olan Oscar Ödüllü oyuncu Kate Winslet eşlik ediyor.

9. The Fabelmans (Fabelmanlar)

Fazla söze gerek yok, Steven Spielberg elli yılı aşkın süredir yönetmenlik koltuğunda ve her filmiyle zirveye oynuyor.

Fabelmanlar (Fabelmans) diğerlerinden görece Spielberg’in en kişisel filmi olarak ayrılıyor. Film, sinema aşığı küçük bir çocuğun gelişimi ve ailesi hakkında. Michelle Williams ve Paul Dano, Spielberg'in gerçek hayattaki ebeveynlerinin yerine geçen Mitzi ve Burt Fabelman rolündeler.

Filmin kurgusu, Spielberg’in usta dokunuşları ve oyunculuklar öne çıkıyor.

Yine film ödüllerinde adaylar arasında olan film yılın yıldızı parlayanları arasında.

10. Elvis

Kırmızı Değirmen (Moulin Rouge!) müzikaliyle renk, müzik ve dans şöleni yaşatan ünlü yönetmen Bazz Luhrman Rock’n Roll efsanesi Elvis Presley’in yaşamını merkeze aldığı filmi “Elvis” ile hünerini gösteriyor.

Genç oyuncu Austin Butler, Elvis Presley rolünde çok iyi bir performans sergiliyor ama usta oyuncu Tom Hanks’i de es geçmemek gerek. Gaddar menajer rolünde çok iyi bir iş çıkarıyor.

Elvis Presley’in bir döneme damga vurduğu bir gerçek ama insan Elvis’in kişisel öyküsü de bir o kadar dokunaklı.

11. Top Gun: Maverick

Çocukluk ve gençlik yılları “Top Gun” (1986) ile serpilip evrilmiş olanlar açısından film ve müziklerinin ayrı bir yeri olduğu kesin.

Düşünün “Top Gun” nedeniyle kaç çocuk pilot olma hayalleriyle büyüdü.

36 yıllık bir aradan sonra “Top Gun” beklentileri fazlasıyla karşılıyor.

Film 80’li yıllara selam veriyor ve eskiyi yad ediyor.

Tom Cruise, yıllar geçse de karizmasından bir şey kaybetmemiş ama Val Kilmer ne yazık ki gırtlak kanseri olduğundan dolay sadece küçük bir sahnede rol alabilmiş. Kelly McGillis ve Tim Robbins ise filmde yoklar.

Yeni filmde, Maverick (Tom Cruise) hala üst düzey bir deniz havacısı olarak sınırları zorluyor, ancak “Top Gun”ın seçkin mezunlarından seçilen ekibe fedakârlık isteyen bir görevde liderlik ettiğinde geçmişinin hayaletleriyle yüzleşmek zorunda kalıyor.

Filmin yönetmeni Joseph Kosinski. Filmde Tom Cruise dışında “Akıl Oyunları” (2001) filminde John Nash’in eşini oynayan Jennifer Connelly ve “Whiplash” (2014) filminin tutkulu genç davulcusu Miles Teller var.

12. Kurak Günler, Karanlık Gece ve Bergen

Türk filmlerini de es geçmeyelim. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül alan filmler Emin Alper’in “Kurak Günler”i, Özcan Alper’in “Karanlık Gece”si ve 2022’nin sinemalarda en fazla izlenen filmi Caner Alper ile Mehmet Binay’ın birlikte yönettiği “Bergen” yılın yıldızı en fazla parlayan filmleri oldu.

*

Diğer yandan, yıldızı parlayan diğer filmlerden de bahsetmeden geçmeyelim.

“Armageddon Time” (Mahşer Zamanı) / James Gray

“Kadınlar Konuşuyor” (Women Talking) / Sarah Polley

“Menü” (The Menu) / Mark Mylod

“Pinokyo” (Guillermo del Toro’s Pinocchio) / Guillermo del Toro

“Kemikler ve Her Şey” (Bones and All) / Luca Guadagnino

“Batman” (The Batman) / Matt Revees

 “Kara Panter: Wakanda” (Black Panther: Wakanda) / Ryan Coogler

“Kadın Kral” (The Woman King) / Gina Prince-Bythewood

“Doktor Strange: Çoklu Evren Çılgınlığında” (Doctor Strange in the Multiverse of Madness) / Sam Raimi

“Resmi Yarışma” (Official Competition) / Mariano Cohn, Gastón Duprat

RRR / S.S. Rajamouli

“Güneş Sonrası” (Aftersun) / Charlotte Wells

*

Son olarak, henüz izleme fırsatı bulamadığım ama ödül törenlerinin gediklisi olacağını düşündüğüm bir filmden bahsetmek istiyorum: 2016’da 6 Oscar ödülü kazanmış olan Aşıklar Şehri (La La Land) filminin Oscar Ödüllü genç yönetmeni Damien Chazelle’nin yeni filmi “Babil” (Babylon).

Filmde Brad Pitt, Margot Robbie, Jean Smart, Olivia Wilde ve son zamanların gözde genç aktörü Meksikalı Diego Calva oynuyor.

Vizyona girer girmez izlenilmesi gerektiğini aklımızın bir köşesine not edelim.

İyi pazarlar…