Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Neden DİBS’lere İlişkin Arka Arkaya Düzenlemeler Geliyor?

Merhaba,

Geçtiğimiz günlerde ilk adımı atılan bankaların topladığı yabancı para mevduatlar için Devlet İç Borçlanma Senedi (Hazine Bonosu, Devlet Tahvili) bulundurma zorunluluğu, günden güne artırılıyor. Bildiğiniz üzere DİBS dediğimiz aslında kişi ve kurumların devlete verdikleri borcun tutar, vade, faiz ve geri ödeme koşullarını gösteren alacak senetleridir (devlet açısından da borç senedidir).

Geçen hafta bu zorunluluğun bankalar açısından sadece mevduat için değil, kredi için de söz konusu olduğunu belirtmiştik. Hatta hem kredinin tutarı ile hem de kredi faizinin seviyesi ile ilgili olarak daha fazla DİBS alma gerekliliği getirildi.

Şimdi bu içerikteki düzenlemelerle neler hedefleniyor olabilir, bir bakalım:

Bankalar, tasarrufunu döviz cinsinden tutmak isteyen müşterileri TL’ye döndürmeye zorlanıyor. Aksi durumda her yeni gelen döviz cinsinden mevduat karşılığı belli oranda devlete borç vermek zorunda.

Peki, döviz mevduat faizi “0” bile olduğunda müşteri hâlâ dövizde kalmakta istiyorsa bankalar ne yapabilir? Bankanın gelen mevduatı almama gibi bir serbestisi var mı? Tabii ki yok.

İkincisi, “Bankalara kredi verme, verirsen her verdiğin kredi ile ilgili devlete borç vermek zorundasın” deniliyor. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Peynir üretip satan işletmeye, “Sen peynir üretip satma, eğer buna uymazsan her üretip sattığın peynir karşılığında devlete borç vermek zorundasın” demeye geliyor. Yani bankalara asıl işini yaptırmama anlamına geliyor.

Bir diğer durum, kredi verirken %22 faizi geçersen yine ciddi miktarda devlete borç vermek zorundasın.

Sonuçta, bir taraftan piyasanın dövize olan talebini azaltmak, diğer taraftan kredi kısmak ve aynı zamanda kredide maliyetin altında faiz uygulamak ve her durumda sonu devlete daha fazla borç vermeye yönlendirmek şeklinde bir durum ile karşı karşıyayız.

Piyasa dövizden vazgeçmiyor. Enflasyonla birlikte artan maliyetler bankacılık işlemlerindeki faizlerin yukarıda olmasını söylerken bu tür düzenlemelerle piyasa gereklerinin uygulanmaması isteniyor ve devlete daha fazla kaynak aktarılması hedefleniyor.

Tüm kapılar DİBS’e çıkıyor. Devlet neden DİBS ihraç eder? Gelirleri ile giderleri arasındaki fark negatiftir, yani bütçe açığı vardır. Borçlanmak ihtiyacı ile bu borç senetlerini piyasaya verir karşılığında ise borç alır.

Peki devletin isteyip de borçlanamadığı dönemler olmuş mudur? Evet. Olmuştur. 1994 yılında devlet arka arkaya piyasadan borç talep etmiş ancak karşılığını bulamamıştır. Sonrasında bir daha benzer durum olmasın diye “Piyasa Yapıcılığı” sistemi düşünülmüştür. Disponibilite uygulaması kaldırılmış, bu sistem ile devletin piyasadan daha kolay borçlanmasının sistemi kurulmuştur. Uygulama 2003’ten beri var. Bu sistemde olan bankalar her yıl başlamadan Hazine ile sözleşme imzalar. Bu sözleşmeye göre söz konusu bankaların bazı yükümlülükleri var. Bunlardan biri de devletin borçlanma ihtiyacının %60’ını karşılama zorunluluğu. Tabii piyasa yapıcı bankaların başka yükümlülükleri de var.
2022 yılı için 11 banka sistemde zaten üslendikleri görevi yerine getiriyor. Şimdi bunlara ilave son düzenlemelerle, mevduat ve kredi işlemlerine bağlı olarak tüm bankalar için çeşitli seviyelerde DİBS alma yani devlete borç verme zorunluluğu getirildi.

Haftaya görüşmek üzere

Sağlıkla ve sevgiyle kalın. . .

Gerçeği her zaman savun, anlayan olmasa bile vicdanına karşı hesap vermekten kurtulursun.

Herbert George Wells