Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Taş Medreseliler ve Evin Üniversitesi

Esat Selışık

"Taş Medreseliler" ifadesini çocukluk yıllarımda duymuştum.

"Taş Medreseliler" ifadesi, 12 Eylül İhtilali öncesinde ve sonrasında cezaevlerinde yatan binlerce ülkücü için kullanılır.

İfadedeki “Taş” hapishaneyi ifade eder. “Medrese” ise bir eğitim kurumudur.




Hapishanede yatan ülkücülerin çoğu üniversite öğrencisi, öğretmen, memur yani eğitimli insanlar olduğu için bulundukları yerin de adeta bir kültür ve eğitim kurumu niteliğinde olduğu kastı ile “Taş Medrese” olarak adlandırılmıştır.

Taş Medreseleri bana hatırlatan, İran'daki Evin Hapishanesi'nde çıkan olaylar oldu.

Evin Hapishanesi, bizdeki Ulucanlar ve Mamak Askeri Cezaevleri gibi kötü üne sahip. Evin Hapishanesi'ne aynı zamanda “Evin Üniversitesi” deniliyor. Bunun nedeni hapishanedeki İranlı entelektüel sayısının fazlalığı.





Uluslararası Af Örgütü'ne göre, hapishane yüzeyinin altında yeraltı sorgulama odaları var. Burada mahkumlara işkence yapılıyor ve itirafları imzalatılıyor.




Evin Hapishanesi'nin avlusunda mahkumlar hâlâ idam ediliyor. Hapishanedeki ağır tecrit, intiharları da beraberinde getiriyor. Bazı kadın mahkumlara tecavüz iddiaları da var.

Hapishane ve üniversite... Ne kadar da zıt duruyorlar birbirlerine... Ne kadar da uygun ve yakın...

Yazıyı tam da burada sonlandırmak en iyisi.

Ya da daha iyisi, bu yazıyı bana Taş Medreselilerin yaşadığı bahtiyarlığı hatırlatan bir şiirle sonlandırmak:











İşin fıtratı ve kader planı 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Bartın'daki maden faciasıyla ilgili "kader planı" ifadesiyle ilgili, Gezi Davası yargılamasında 18 yıl hapis cezası alan ve Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan avukat Can Atalay, tepki gösterdiği bir mesaj paylaşmış. Ben yeni gördüm. Demiş ki “Ne fıtrat ne de kader planı. Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur!”

Fıtrat ifadesi günlük kullanımda “doğasında, tabiatında” manasında kullanılıyor.

Doğasında “ölüm riski yüksek” işler için fıtratında var denilebilir.

Birkaç örnek verecek olursam:

Savaş muhabirliği, askerlik, itfaiyecilik hatta jokeylik gibi işlerin fıtratında ölüm riski yüksektir.

Bütün bu örnek verdiğim “işler”, fıtratında ölüm olan işlerdir.

Ayrıca Müslüman olmanın yani iman etmenin şartlarından biri de “kaza ve kadere iman” etmektir.

Bartın'daki maden kazasında ve önceki maden kazalarında görüyoruz ki gerekli önlemler alınmamış. İşçi emeği istismar edilmiş. İnsan canına hak ettiği değer verilmemiş.

Bunlar hukukun ve yöneticilerin alanındaki konular.

Tüm bunlar, inanç sahiplerinin “kadere iman”larını sarsmaz. Fıtrat kavramını algılama biçimlerini değiştirmez.

Bu dini kavramlar üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirmek, eleştirenlerin aleyhine olur.

Öyle de oluyor...







Marketlerde hırsızlıklar başladı 

Anlaşılıyor ki başka seçenek kalmadı.

Enflasyon aldı başını gidiyor.

Yaşam maliyetleri öyle yüksek ki hayatta kalmak için gıda maddelerine ulaşmak giderek imkânsız hale geldi.

Fiyatlar 40 yıldır olduğundan daha fazla yükselirken, milyonlarca insan artık temel ihtiyaç maddelerini satın almakta zorlanıyor ve bazıları en aşırı önlemlere başvuruyor; çalıyor!

Nüfusunun yüzde 89'u, yaşam maliyetlerinin çarpıcı bir şekilde arttığını söylüyor ve bu da 16 milyon insanın gıda ve temel ihtiyaç maddelerine ulaşmakta artık zorlandığı anlamına geliyor.

Enflasyon milyonlarca insanı finansal bir krizin eşiğine itmeye devam ederken, her gün daha fazla insanın hayatlarının zorunlu harcamalarını karşılamak için mücadelede giderek daha fazla zorlandıkları görülüyor.

Kiraların ve doğal gaz giderlerinin de 2023'te yükseleceği hesap edildiğinde, hayat çok daha zorlaşacak.

Haber The Sun'dan.

İngiltere'de işler kötüleşiyor.

Not : Meraklısı için haber linki








Putin'in köpek yakalayıcıları 

Putin'in ilan ettiği seferberlik, Rus halkında karşılık bulmayınca iş sokaklarda cepheye gönderilecek insan avına kadar gelmiş.

Sokaklarda asker kaçaklarını adeta köpek yakalayıcıları gibi avlayan polis ajanları ve askere alma görevlileri, sokak köşelerinde, metro istasyonunda ve apartman bloklarının yakınında adeta pusuya yatıyor.

Savaştan kaçanları tutup savaşın göbeğine gönderiyorlar. Bununla da savaşı kazanmayı umuyorlar.