Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Savaşta taraflar kim?

Yusuf Kanlı

Ukrayna savaşında genelde Rusya’yı ve özellikle Vladimir Putin’i saldırgan olarak tanımlar, savaşın tüm sorumluluğunu yükleriz. Doğru da yaparız, büyük oranda.

24 Şubat gününden bu yana aylardır karşı karşıya kalınan savaş, kimler arasında geçmektedir? Bir dünya savaşı mı, yoksa sadece bir saldırgan ve bir saldırılan ülke mi var karşımızda? Gerçekçi olmakta yarar var. Henüz savaş bir tek ülkenin topraklarında devam etmekte ise de bir dünya savaşının “vekaletler” aşamasını yaşamaktayız. Bir tarafta saldırgan Rusya, diğer yanda Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki Batı dünyasının desteğiyle sadece ülkesinin toprağını, rejimini değil aynı zamanda Batı değer ve ilkelerini savunan Ukrayna. Kısaca, savaş iki ülke veya ülkeler arasında değil, esasında ilkeler arasındadır. Henry Kissinger’in uyardığı gibi kısa sürede bu savaş barış görüşmeleri evresine taşınmaz ve bir şekilde Rusya tatmin edilerek -ne kadarı kaldıysa- Ukrayna’nın “toprak bütünlüğü” ve “bağımsızlığı” tekrar sağlanmazsa, mevcut “vekaletler savaşının” genişlemesinin, tam bir yangına dönüşme tehlikesi vardır.

Yaptırımlar da bir tür silahtır

Savaşın sadece saldırgan Rusya’nın, Ukrayna topraklarını işgali nedeniyle iki ülke arasında geçtiğini söylemek gerçeğe gözleri kapama anlamında olacaktır. Tarih boyunca yaptırımlar bir tür silah olarak kullanılmıştır hep. Kartaca ile Roma savaşını başlatan ne idi? Yaptırımların etrafından dolaşmak, uygulamamak da yaptırım tarihi kadar eskidir tabii ki. Belki de Putin’in en büyük yanlışı Batılı büyük sermayenin bu kez de -20 senedir görüldüğü gibi- ülkeleri üzerine baskı uygulayıp ya yaptırımların anlamsız olmasını sağlayacakları, ya da doğru dürüst uygulamayacakları yolundaydı. Yanıldı.

Elbette, her savaşın en az üç tarafı vardır. Saldıran, savunan ülkeler ve savaş nedeniyle parasına para katanlar. Öyle ufak tefek para kazananlar değil, savaşta kaybedilenden fazla kazanılan miktarda para kazananlar. Para derken, büyük parayı, günümüzde finansal fonlar, çokuluslu şirketler ve milyarderler anlaşılmalı elbette. Para temelde, hükümet onu disipline edene kadar kendisi için çalışır. Çatışmanın her iki tarafını da zayıflara karşı eğilene kadar destekler. Yine de hükümetler parayı bir dereceye kadar disipline edebilir.

Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz vanalarını kapatması, Batı yaptırımlarının bir nevi cevap niteliğinde olsa da savaşın doğurduğu enerji krizi ve eğer Batı piyasasına Ukrayna ve Rusya tahılı nasıl ulaşacağı sorunu acil çözülemez ise enerji krizi yanı sıra çok daha korkunç bir gıda krizi insanlığı beklemektedir. BM şemsiyesi altında, İstanbul’da merkezi olacak bir yapılanmayla ve etkin çok uluslu korumayla, Ukrayna ve Rusya tahılının Batı piyasalarına ulaşması, gıda krizine az da olsa bir çözüm imkanı sağlayacak olsa da, koruma amaçlı Karadeniz’de konuşlanacak uluslararası armada acaba Montrö Antlaşmasıyla ne derece uyumlu olacaktır?

Şeytani Putin! Öyle mi?

Putin'in şeytani ve saldırgan eylemleri Ukrayna’daki savaşın arka planındaki en büyük faktördür. Ne var ki, gerçekçi bakış açısıyla konuya yaklaşılırsa teslim edilmesi gerekir ki Putin çatışmayı durup dururken, ortada hiçbir neden olmadan, havadan çıkartmamıştır. Dedektiflik yapmanın gereği yok ama, hani bir suç işlenmişse kimin işlediği araştırılırken sorulan “Kim yararlandı bu işten?” sorusu var ya, gelin uyarlayıp soralım, Ukrayna’daki savaştan kimler yararlanıyor? Olağan şüpheliler: Silah üreticileri ve enerji devleri.

Ayrıca, Putin’in barışın önündeki tek engel olduğunu söylemek de doğru olmayacaktır. Meşhur sözdür, tango için tek kişi yetmez. Bir anlaşmaya varmak için iki ya da daha fazla taraf gerekiyor.

Hedef sadece Ukrayna’ya yardım mı?

ABD ve Batı dünyasının hedefi sadece Ukrayna halkına, devlet başkanına yardım etmek mi, yoksa bu arada “Rusya’yı zayıflatmak” gibi bir başka ajanda daha yok mu? ABD Başkanı Joe Biden’ın her fırsatta vurguladığı "Rusları zayıflatmak" ya da “Bu adam (Putin) iktidarda kalamaz" gibi beyanlarının anlamı ABD’nin bu savaşta sanki Ukrayna’nın ötesinde hedefleri olduğu anlamları taşımıyor mu? Putin’in döneminin kapanması ya da “Rusya’da rejim değişikliği istiyor ABD” dersek, çok mu abartmış oluruz?

Yine de Ukrayna liderinin tek başına Rusya ile bir barış anlaşması yapabilecek irade geliştirmesi çok zor. Bu durumun Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin Batı'nın ya da özellikle ABD’nin kuklası olması diye yorumlanması da yanıltıcı ve eksik olur. Barış masasına oturmanın olduğu kadar o masada nelerin olacağına da Zelenskiy'nin arkasındaki kuvvetin ne kadar güçlü olduğu tayin edecektir. ABD ve NATO desteği olmadan Zelenskiy'nin masaya mesela “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün sağlanması” gibi bir şartı koyabilmesi mümkün olmayacaktır. Sebebi Rusya’nın ve Putin’in çok güçlü olmasından ziyade ülkesinde kendi milliyetçilerinden gelen muazzam bir baskıyla karşı karşıya olmasıdır. Ayrıca, mevcut savaşı aynı zamanda bir “vekalet savaşı” olarak gören Ruslar, özellikle ABD’nin diplomasiyi desteklediğini net olarak görmeden sonuç alıcı bir niyetle masaya oturmayacaklardır.

Kısaca Ukrayna’da savaşın sona ermesi için masaya iki taraf otursa da, taraflardan birisinin arkasında ABD ve NATO da olmak zorundadır. “Vekaletler savaşı” sona erdirilecek ise, gereği de bu değil midir?