Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

İZMİRLİ BİR FALCININ KEHANETİ

Ali Güler

Atatürk İzmir’e kaç kere geldi?

Mustafa Kemal Atatürk, 9 Eylül 1922’de Türk orduları tarafından düşman işgalinden kurtarılan İzmir’e bir gün sonra (10 Eylül 1922) geldi. Atatürk’ün bu tarihten önce de İzmir’e geldiği bilinmektedir. Atatürk’ün İzmir’e kaç defa geldiği kaynaklarda çeşitli şekilde yer almaktadır. Ancak gerek kendi ifadeleri ve gerekse çeşitli anılardan edinilen bilgilere göre Mustafa Kemal Paşa, 1905-1922 tarihleri arasında dört kez İzmir’e gelmiştir. Ancak, bazıları zorunlu gerçekleşen bu gezileri belki de “geçerken uğrama” olarak kabul edilebilir. İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşu (1922) ile vefatına kadar (1938) çeşitli vesilelerle 14 defa İzmir’i ziyaret ettiği bilinmektedir. Şu halde Atatürk toplamda 18 kere İzmir’e gelmiştir.

Tespit edilebildiği kadarı ile Atatürk’ün İzmir ziyaretleri, Şubat 1905 tarihinde başlamış, 1937 güzünde son bulmuştur. Bu tarihler arasında kısa süreli uğramalar dışında Atatürk çıktığı yurt gezileri kapsamında İzmir’i, dördü Milli Mücadelesi öncesi dönemde olmak üzere toplam 18 kez ziyaret etmiştir.

Onun 10 Eylül 1922 öncesindeki dört İzmir ziyareti şu tarihlerdedir:

1. Şubat 1905: Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal Bey, Suriye’deki V. Ordu Karargâhı’na giderken İzmir’e uğramıştır.

2. Eylül 1907: Şam’dan Selanik’e giderken İzmir’e uğramıştır.

3. 1911: Trablusgarp Savaşı’na katılmak üzere çıktığı yolculukta bindiği vapurun İzmir/Urla’da karantinaya uğramasıyla gelmiştir.

4. 22 Eylül 1913: Hava değişimi nedeniyle Selanik’e giderken uğramıştır.

Gazi Mustafa Kemal Paşa İzmir’i ilk görüşünü 11 Ekim 1925 tarihinde İzmir Belediye binası balkonundan halka hitabında şöyle anlatmıştır:

“Benim İzmir’i ilk gördüğüm gün okulu bırakarak sürgüne gittiğim gündür. Bu güzel memlekette sürgüne giderken birkaç saat geçirmiştim. O zaman bu güzel rıhtımı, baştan başa bize can düşman olan bir ırkın sahipleriyle tamamen dolu görmüştüm. O zaman karar vermiştim ki İzmir, gerçek, asil ve yüce Türk İzmirlilerin elinden gitmişti. Fakat ne yapayım ki, o tarihte bu gerçeği açıklamaya imkan yoktu. Çünkü ben sürgüne gönderildiğim yere gidiyordum. O gün bu gerçeği açıklayamamak yüzünden bütün memleketin İzmir’le birlikte ne kadar büyük, ne kadar acı felaketlere uğradığını elbette bilirsiniz.”

Bilinen ilk bu ziyaret; 1905 yılının Şubat ayında, Harp Akademisi’ni yeni bitiren ve Kurmaylık Stajı için Suriye’ye gitmekte olan Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal’i İstanbul’dan hareketle Beyrut’taki V. Ordu Karargâhı’na götüren vapurun İzmir’e uğramasıyla gerçekleşmiştir. İzmir’de Mustafa Kemal, arkadaşları Ali Fuat (Cebesoy) ve Müfit (Özdeş) ile bir faytona binerek Kordon’da bir gezinti yapmıştır.


“Padişah kadar büyük adam olacaksın!”

Üç arkadaş, üç yeni mezun genç kurmay subay bu gezinti sırasında bir falcı ile karşılaşmışlardır. Mustafa Kemal inanmasa da bu falcının ısrarlarına dayanamaz ve bir fal baktırır. Ahmet Hidayet Reel’in anılarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anlatımıyla falcının kehanetleri şu şekilde aktarılmaktadır:

“Erkan-ı Harp Yüzbaşılığı ile orduya çıktığım zaman İstanbul’dan stajımı yaparken ağır bir jurnal üzerine, Sultan Hamit beni Beşinci Ordu’ya sürmüştü. Beyrut’a gitmek üzere bindiğim vapur, sabahleyin erken İzmir’e uğradı, akşama hareket edeceğine göre İzmir’i gezmek istedim. Muhafız zabit de muvafakat etti. Bir kılavuz alarak çarşıya çıktık. Gezerken önünden geçtiğimiz bir falcı, evine girmemizi teklif etti. Ben böyle şeylere önem vermem amma bakalım ne saçmalar söyleyecek diye girdik. Falcı, doğrudan doğruya bana bir kahra uğradığımı, fakat talihimin pekiyi olduğunu ve çok büyük adam olacağımı söyledi. Ben:

-Ne kadar büyük adam olacağım, dedim.

-Diyemem padişah olacaksın, fakat onun kadar bir şey olacaksın.

-Padişah kadar büyük adam olursam önce bütün falcıları yok ederim.

-Falcıları şimdiye kadar hiç kimse yok edemedi, sen de edemezsin.

-Peki, sonra ne olacağım?

-Sonra, işte o kadar.

-Sonu ölüm değil mi? Padişah kadar olmuşum kaç para eder.

-Öleceksin amma, ölümün bir kurşunla olacak. Buna çok dikkat et.

-Asker adam kurşunla ölür, bunu herkes bilir, diye alay ettim. O;

-Hayır, sen düşman değil, bir dost kurşunu ile öleceksin! Dedi.

-İşte bunda halt ettin! Dedim ve yürüdüm. Fakat falcının birinci söylediği çıktı, ikincisi tuhaf değil mi? diye güldü.”

İşin garibi, Atatürk’ün canına kastedecek olan o kurşun da Haziran 1926 ‘da İzmir’de Gürcü Yusuf tarafından sıkılacaktı… Eğer İzmir Suikastı önceden haber alınıp engellenmese idi!..