Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

HAARP mi İmar Affı mı?

Gazete Durum Günce

6 Şubat’ta yaşanan deprem ile ilgili komplo teorileri üretilmeye başlandı. Depremden birkaç gün önce ABD’ye ait bir savaş gemisinin Boğaz'a demirleyerek doğal afetleri tetiklediği söylentileri paylaşılmaya başlandı. Komplo teorileri korku ve panik anında dizginlenemeyen duygulardan beslenir. Kutuplaşmaya sebep olur. Gerçek sorumluların tespitini yavaşlatır ve dikkatimizi dağıtır. Dikkatimizi dağıtmamak ve gerçek sorumluları tespit etmek için biz bugün komplo teorileri yerine imar affını ele alacağız.

AKP tarafından 2003 yılında ‘yapı kullanma izni verilmeyen yapılara, belediyelerce alt yapı hizmetlerinin birinin yâda birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda kanun yayım tarihinden itibaren, altı ay içerisinde başvurulması üzerine kullanma izni alınıncaya kadar geçici olarak elektrik bağlanabilir’ hükmü getirildi.

Bu düzenleme ile AKP, imar mevzuatına aykırı olarak yapılmış olan yerlerin kamusal hizmetlerden yararlanmasını meşrulaştırmış oldu.

Hemen ardından iktidar 2005 yılında Ceza Kanunu'nda bir değişikliğe gitti. Yapılan değişiklik ile yapı ruhsatnamesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişiler ile bu yapılara elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişilerin, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları engellendi. Bu ceza affı ile mevzuata aykırı olarak yapılan izinsiz yapılar affedilmiş oldu.

Temmuz 2005 yılında Kıyı Kanunu’nun 6’ncı maddesine eklenen hüküm ile özelleştirme kapsamına alınan kıyı, sahil şeridi ve dolgu alanlarına turizm amaçlı alışveriş merkezleri ve konaklama ünitelerinin yapılmasına imkan sağlandı.

2012 yılında geldiğimizde Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapıldı. Söz konusu değişiklik ile imar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak af nitelikli işlemlerin süresi 3 yıl uzatıldı.2015 yılında ise af niteliğindeki üç yıllık süre ile uzatma kararı altı yıla çıkarıldı.

2018'in Mayıs ayında imar affı ile ilgili son kez düzenleme yapıldı. Seçimlerden bir ay önce müjdesi verilen imar affı ile mevzuata aykırı olarak yapılan yapılar yasal statüye kavuşturuldu. Bu imar affı kapsamında 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılan tüm yapılar bu kapsam altına alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum; 26 Haziran 2019’da yaptığı açıklamada; ‘Bugüne kadar imar barışına 10 milyon 250 bin vatandaşımız başvurdu’ dedi.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici,11 Ekim 2022’de bu konuda TBMM Başkanlığı'na kanun teklifi sundu.

Destici; barınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere özel mülkiyetler üzerine yapılmış ve yapı kayıt belgesi alınmış, bir kısım yapı kayıt belgesi iptal olmuş ve iptal olma aşamasında olan yapılar, kamu zararı, iskan ve imar yönünden incelenmek sureti ile yapı sahiplerinin yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi sağlanmalıdır’ dedi. Mustafa Destici’nin teklifi o tarihten itibaren komisyonda beklemeye alındı.

2018 yılı verilerine göre 10 şehirde 294 bin 165 yapı kayıt belgesi düzenlenerek kaçak yapılar yasal statüye kavuşturuldu.

Doç. Dr. Binali Tercan’ın hazırladığı rapora göre;

Adana’da 59 bin 247, Hatay’da 56 bin 464, Antep'te 40 bin 224, Maraş'ta 39 bin 58, Urfa'da 25 bin 521, Malatya'da 22 bin 229, Osmaniye'de 21 bin 107, Diyarbakır'da 15 bin 713, Adıyaman'da 10 bin 629, Kilis'te 4 bin 897 kişi imar affından yararlandı.

Komplo teorileri üzerinden akıl yürütme yapamayız fakat imar affından faydalanan konutların bugünkü enkaz durumu bizleri gerçekler ile yüzleştiriyor.

Yedi imar affı ile toplumsal adalet duygusu zedelendi, imar ile ilgili çalışma yapan kurumlara güven azaldı. Söz konusu aflar, nasıl olsa af gelir anlayışını besleyerek bu anlayışı meşrulaştırdı.

Bu anlayışın sonucu olarak; 

Kısa vadeli siyasi kazanımlar için çıkarılan aflar, uzun vadede yıkım, gözyaşı ve toplumsal trajedi olarak bu coğrafyaya geri döndü.

Nihat Hatipoğlu’nun söylediği gibi ‘Bunu kader ile ifade etmeyeceğiz. Bilim adamlarının sözü bizim için dini emir gibidir’. Eğer bilim insanlarının sözünü dikkate almayıp siyasi kazanımlar için mevzuata uygun olarak yapılmayan yapılara göz yummaya devam edersek bu topraklardan acı ve gözyaşı eksik olmayacaktır.