Uludağ sömestir tatilinde doldu
Uludağ sömestir tatilinde doldu
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
TikTok yerine Rednote
TikTok yerine Rednote
123456789
Uludağ sömestir tatilinde doldu
Uludağ sömestir tatilinde doldu
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
TikTok yerine Rednote
TikTok yerine Rednote
123456789

Rant, gözünü Nemrut'a dikti!

1987'de UNESCO tarafından 'Dünya Mirası' ilan edilen Nemrut Dağı, şimdi de madencilerin gözdesi oldu.

Ömer ŞAN

ANKARA- Yurt genelinde maden, taşocakları, yayla yolları, HES, nükleer ve termik santrallere karşı sürdürülen mücadeleler devam ederken; Türkiye'nin en önemli tarihi ve turistik merkezlerinden olan ve 1988'de Milli Park ilan edilerek koruma altına alınan Nemrut Dağı, şimdi de maden araştırmalarına hedef oldu.

Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından 1987'de 'Dünya Mirası' ilan edilerek koruma önceliği tanınan Nemrut Dağı, etrafında bulunan heykeller ve yapılarla 'Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene' dönemlerinin özgün sanatlarının harmanlanarak yontulmuş olması nedeniyle 'Batı ve Doğu uygarlıklarının köprüsü' olarak da anılıyor.

Bitlis’in Ahlat ilçesinde önceki gün düzenlenen ‘Tarihin Görgü Tanıkları Ayağa Kalkıyor’ çalıştayına katılan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Akgül, Tatvan'daki Nemrut Krater Gölü’nde incelemelerde bulunurken; gerek buhar bacası, gerekse küçük ve büyük göllerden çok etkilendiğini ifade ederek; taş yapılarına bakıldığında demir ve bakır madeni olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve buranın mutlaka ekonomiye kazandırılması gerektiğini söyledi.

Koruma programında maden araştırması

Ahlat Kaymakamlığı ve Ahlat Doğa Kültürel Mirası Yaşatma Derneği (ADER) tarafından AB Koruma ve Diyalog hibe programı kapsamında düzenlenen ve 2 gün süren çalıştay sonrası alanda maden incelemesi yapan Akgül, şöyle konuştu:

“Madenle ilgili teknik çalışma yapılması lazım, bu da net olarak çalışma yapıldıktan sonra söylenebilir. Taş yapılarından gördüğüm kadarıyla bakır ve demir olma ihtimali çok kuvvetli. Bakır ve demirin olduğu yerde diğer madenler de zaten kombin olarak gelişiyor. Onlarla ilgili de bir grup oluşturulup burada detaylı bir inceleme yapılması lazım. Ama sadece maden ve turizm konusu değil, bütüncül bir yaklaşımla tümünün aynı anda planlanarak incelenmesi, kaynak envanterinin çıkarılması, daha sonra da veri bankası oluşturulması, buna göre projeler hazırlanıp, hepsinin aynı anda ve birlikte planlanarak ekonomiye kazandırılması lazım.”

Kalkınma planı oluşturulmalı

Tatvan'da yayımlanan 'Tatvan Sesi' gazetesinin haberine göre, Nemrut’un yeraltı zenginliklerinin de gün yüzüne çıkarılması gerektiğini kaydeden Akgül, “Buhar bacaları ve krater yapısından dolayı kaplıca suyu olmaması mümkün değil. Önemli olan yüzeye yakınlığıdır. Teknik araştırmalar yapılmalı. Burayla ilgili bütüncül bir yaklaşımla, madenler varsa farklı kurullardan çalışma grupları oluşturularak kalkınma planı oluşturulmalı” dedi.


Nemrut Dağı

UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, heykelleri ve yazıtlarıyla dünya uygarlıklar tarihinde önemli bir yere sahip olan Nemrut Dağı, günümüzde yerli ve yabancı çok sayıda turistin ilgisini çekiyor.

Dağın zirvesinde yer alan ve tarihe ışık tutan eserler ise günümüzde gizemini hala koruyor.

Nemrut, kelime olarak acımasız, sert ve yüzü gülmez anlamlarını taşıyor. Efsaneye göre Nemrut Kommagene Uygarlığına dayanan efsanede, Yunan ve Roma tanrılarının anlatılırken, ortaya çıkan eserler bir yandan da Doğu geleneklerine dair önemli izler taşıyor.

Nemrut Dağı’nı gizemli kılan detaylardan biri de henüz keşfedilmemiş pek çok tünel ve kayıp mezarların bulunması.

Kral Antiochos’un yaptığı kutsal alanlarda pek çok teras bulunuyor ve her biri kutsal kabul ediliyor. Teraslarda yer alan tanrı heykelleri ise doğu ve batı tanrılarından oluşuyor. Hem Persçe hem de Yunanca isimlendirilen bu heykeller, kralın 2 kültürü birleştirme gayesini kanıtlıyor.

Nemrut Dağı, hem volkanik bir dağ hem doğal anıt hem de insan eliyle yapılan bir tarihi eser olma özelliğini taşıyor.

Bu nedenle 1987'den beri UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Toplam 2 bin 150 metre yüksekliğe sahip olan dağ, MÖ 1. yüzyılda Kommagene Krallığı tarafından gizem dolu devasa heykellerle donatılmış. Heykeller nedeniyle 'Tanrıların Dağı' diye de adlandırılan Nemrut’un pek çok noktasına hala ulaşım sağlanamıyor. Tamamen insan eliyle yapılmış olan höyüklerde ve mezarlarda neler olabileceği konusu hala sır. Ancak, dağı ve eserleri ilginç yapan, bugünün teknolojisiyle dahi ulaşılamayan bu eserlerin o zamanın teknolojisiyle o alanlara nasıl getirildiğinin bilinmemesi.