Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

"Umut satmak kolay"

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı sosyal konut projesiyle ilgili, “Bu açıkladıkları ilk sosyal konut projesi değil. En son 2019'da açıklamışlardı. Genelde bu tür projelerde ‘umut satmak’ kolay oluyor" eleştirisinde bulundu.

Haber Merkezi

ANKARA - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı sosyal konut projesini eleştirdi. Babacan, açıklananın ilk sosyal konut projesi olmadığına dikkat çekerek, "En son 2019'da açıklamışlardı. Genelde bu tür projelerde ‘umut satmak’ kolay oluyor. Arsaları kaça satacaklar, imar planlarını neye göre değiştirecekler, orada acaba hükümete yakın inşaat firmalarının bir neması olacak mı? Şu anda ilan ettiler, ama daha önceki ilan edilen benzer projelerde beklenen sonuç bugüne kadar arzu edilen düzeyde oluşmadı” dedi.

Ekmeği 2 liraya satanın önünde kuyruk oluşuyor

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Elazığ’da kahvaltı programda gazetecilerle bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, Erdoğan’ın açıkladığı sosyal konut projesini şu sözlerle eleştirdi:

"Umut satmak nedir, hayal nedir az çok kestirebiliyoruz. Tabi zamlarla hareket etmek sevdiğimiz bir iş değildir. Komple projeyi karalamak, olmaz demek doğru değil. Hükümetin önceki olumsuz sicili var. Daha önceki bir icraat geçmişi ve hataları var. Birdenbire bu hatalar yok olacak, tekrar etmeyecek demek doğru değildir. Muhtemelen eskiden gördüklerimizin benzerini göreceğiz, öyle anlaşılıyor. Bu açıkladıkları ilk sosyal konu projesi değil. En son 2019'da açıklamışlardı. Genelde bu tür projelerde ‘Umut satmak’ kolay oluyor. Umudu satıyorsunuz. Eğer orada maliyeti avantajlı bir tablo varsa, konut fiyatlarına göre daha büyük bir imkân varsa tabi ki vatandaşlarımız için iyi. Ekmek 5 lira, 2 liraya satanın önünde kuyruk oluşuyor. Peki bunu gerçekten sağlayabilecekler mi bu projeyi? Gerçekten buna ilgi gösterecek mi? Zaman içerisinde göreceğiz. Arsaları kaça satacaklar, imar planlarını neye göre değiştirecekler, orada acaba hükümete yakın inşaat firmalarının bir neması olacak mı? Şu anda ilan ettiler, ama daha önceki ilan edilen benzer projelerde beklenen sonuç bugüne kadar arzu edilen düzeyde oluşmadı. 5 liralık ekmeği 2 liraya satıyorum dediğimizde gelen herkese verebiliyor musunuz? Yoksa kura çekerek vatandaşların bir kısmı 2 liralık ekmeği alabiliyor mu? Gerçekten ekonomik sorunları çözüyor musunuz bu da ayrı bir mesele ayrı bir değerlendirme konusu.

Ödemeler memur maaşlarına gelecek zam kadar. Enflasyon endeksli artan ödemeler, dolayısıyla bugün cazip gibi görünen ödemeler, yarın çok farklı bir noktaya gidebilir. Biliyorsunuz emekli maaşlarında artış açıklanan resmi enflasyon tutarında oldu, asgari ücretteki artışlar resmi enflasyon düzeyinde oldu, yüzde 80'ler düzeyinde. Halbuki gerçekte hayat, çok daha pahalı. Memurumuz, asgari ücretlimiz, emeklimizin refah seviyesinde eski noktaya gelebilmesi için onlara enflasyon üzerinde zam verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla yarın mecburen memur maaşlarına enflasyon üzerinde zam yapılacağı için, enflasyon farkını kapatacak bir açık yapılacağı için, ilerideki gerçek üzerinde gerçek enflasyon üzerinde zam yapılacak demektir. Dolayısıyla ileride gerçekleşecek artışın üzerinde bir memur maaş artışı olacak. Memur maaşına zam demek, ilerideki gerçek enflasyon düzeyinde zam demek. Dolayısıyla ileride gerçekleşecek gerçek enflasyon üzerinde artacak memur maaşları, dolayısıyla artı enflasyon, artı o fark kadar da konut ödemelerine ilave ödeme isteyecekler."

"Geçici koruma altındakilerin vatandaşlık hakkı yok"

Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı’nın 200 bin Suriyeliye vatandaşlık verildiğine ilişkin açıklamasına da değinen Babacan, şöyle konuştu:

"Vatandaşlık meselesi; hükümetin tamamen keyfi olarak yürüttüğü bir süreç. Çünkü bunlar istisnai vatandaşlık kapsamında vatandaşlık verilen insanlar. İstisnai vatandaşlık demek, adı üstünde çok istisnai bir durum olması lazım. Çok başarılı biri olması lazım. Çok önemli bir bilim insanı, yüz binlerce insana istihdam sağlayabilecek bir iş insan olmalı. İstisnai vatandaşlık dediğimiz, gerçekten istisnai bir duruma sahip olan insanların vatandaşı olması demek. Siz 200 bin kişiyi 'gönlümden koptu', vatandaş yapayım diye vatandaş yaparsanız, bu başka bir şey oluyor. Dolayısıyla biz bu eylem planımızda bunun hukuksuz olduğunu belirttik çünkü geçici koruma altında olan insanların vatandaşlık hakkı yoktur. Kanunda açık açık yazıyor, kanunlarda da var. Vatandaşlık hakkında madde var. Vatandaşlığa başvuru hakkı olmayan insanlara, benim yetkim altında, tek imzayla, seni vatandaş yapabilirim, tek imzayla bunu istisnai vatandaş yapabilir miyim? diye tek imza ile bunların vatandaş yapıldığını görüyoruz. Bu çok ürkütücü.

Rakamlar açıklanırken Türkiye'nin gerçeklerinden o kadar kopuklar ki, Türkiye'nin gerçeği şöyle; 200 bin kişi yüzünden kıyameti koparıyorlar topu topu 200 bin kişiye vatandaşlık vermişiz gibi sunuyorlar. Bu işin aslı öyle değil. Kural ilke prensip açıklamadan, gönlümden koptu diye vatandaşlık verirseniz o zaman geride kalan yaklaşık 4 milyon Suriyelinin geri dönüşlerini imkânsız hale getirirsiniz. Çünkü diğer geri kalanları da biz de beklerim belki tombala bize de vurur. Belki bize de piyangodan vatandaşlık çıkar diye geri dönmek istemezler. Aslında tam da stratejik hata burada. Siz açıklasanız derseniz, şu kriterleri ile ben vatandaş yapacağım deseydi, diğerleri hiç olmazsa vatandaşlık imkânı yok diye geri dönüş planlaması yaparlar. Hiçbir kriter açıklamadan hiçbir ilkeye, kurala tabi olmadan, ‘gönlümden koptuğu için ben bunları vatandaş yaptım’ deyip bir hesap vermeyiz ruh haliyle bu işi yaptığınızda, Türkiye'de Suriye meselesini asla çözemezsiniz."

"İsmi söylemek için erken"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'nun, "Kılıçdaroğlu'nun dışında aday çıkarmak 6'lı masanın dağılması anlamına gelir" sözleri konusunda da değerlendirmelerde bulunan Babacan şunları söyledi:

"Aslında toplumun ortak kanaatinin ne yöne evrileceğini bize gösterecek. Onun için henüz erkeni diyoruz. Zamanı gelince bütün bu toplumsal tartışmaları izlemek lazım, vatandaşlarımızın kanaati bizim için çok önemlidir. Ama bütün bilgiler şeffaf ve açık biçimde ortada olursa, vatandaşlarımız o bilgiler ışığında bu değerlendirmeyi daha sağlıklı yapabilir. Onun için heyecanlanmayalım, panik havasına gerek yok. Rahat olalım. Günü geldiği zaman en doğru adayı tespit eder, o adayla yolumuza devam ederiz. Tabi ki her partinin iddiası olacak bu doğal bir şey. 6'lı masadaki her parti ayrı ayrı. Biz altılı masaya oturduk diye birleşip tek parti olmadık ki. Partilerin herhangi birisinin bu ülkenin sorunlarını çözeceğine inansak biz DEVA Partisini kurmazdık ki."