Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Köşe yazarlarının gündemi Kılıçdaroğlu

Muhalif ve iktidara yakın köşe yazarları CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu yazdı...

Haber Merkezi

Bugünkü gazetelerin köşe yazarlarının gündemi çoğunlukla ekonomi ve 2023’te yapılması planlanan seçimlerdi. Yazarlar, iki konu ile ilgili tek bir ismi kaleme aldı: Kemal Kılıçdaroğlu…

Hem muhalif kabul edilen hem de iktidara yakın görülen yazarlardan Abdülkadir Selvi, Aytunç Erkin, Soner Yalçın, Zafer Şahin Burhanettin Duran, Sevilay Yılman, Ahmet Hakan, Muharrem Sarıkaya, Fadime Özkan gibi isimler CHP Lideri ile ilgili düşüncelerini şöyle aktardı:

İşte isim isim özetle Kılıçdaroğlu hakkında bugün yazılanlar:

Abdülkadir Selvi – Hürriyet:

“Mırın kırın etmenin anlamı kalmadı. ‘Gönlümüzün adayı Kılıçdaroğlu’ deniyordu, o ‘gönlümüzün’ kısmı biraz kalktı. CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu” dedi.

Engin Altay’ın, “CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu” açıklaması sadece şahsi görüşü değil, parti yönetimine hâkim olan havayı yansıtıyor..

Engin Altay, Maltepe mitingi ile birlikte artık gönlümüzün adayı Kılıçdaroğlu aşamasının geçildiği, CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu noktasına gelindiği kanaatinde.

Bu sözlerinin biraz daha açmak için dün Engin Altay’ı aradım.

“Partideki iklim, Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olacağı yönünde. Ben o yüzden artık gönlümüzün adayı Kılıçdaroğlu demeyelim deme gereği duydum. CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’de genel başkanın cumhurbaşkanı adayı olduğu yere başkası aday olamaz. Ama Sayın Genel Başkan 6’lı masa’yı işaret ediyor, 6’lı masa ne yapar bilemeyiz” dedi.

Engin Altay, CHP’nin 10 yıldır Grup Başkanvekilliğini yapan deneyimli bir isim. O nedenle bir cümle içinde verdiği üç mesajın altını çizmek istedim.

1- CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu.

2- Daha da önemlisi. ‘CHP’de genel başkanın cumhurbaşkanı adayı olduğu yere başkası aday olamaz’, bu sözler İmamoğlu ve Yavaş’a çok net bir mesaj.

3- 6’lı masa ne yapar bilemeyiz.

Aytunç Erkin - Sözcü:

Dünya, “neoliberalizmin” çöktüğünü konuşuyor, yazıyor, çiziyor ve alternatifler arıyor. Son altı aydır CHP lider Kemal Kılıçdaroğlu da vurgusunu “sistem değişikliği” üzerine yaptı.

Maltepe'de dedi ki:

“Sevgili dostlarım, bu düzen haramilerin düzenidir. Biliyorsunuz milyonların sesi olmak için bir hafta süreyle karanlıkta kaldım. O zaman söylemiştim yine tekrar edeyim. Ben neoliberalizme karşıyım. Bırakın halkı sömüren sömürsün piyasa kendi dengesini bulur söylemine karşıyım. Türkiye'de toplumun belleğine yerleştirilen bu anlayış iktidar destekli sömürme ve köleleştirmeye dönüştü. Bu yüzden insanların geçim kaynaklarını korumak ve yeni fırsatlar yaratmak için devletin müdahil olması gerektiğine inanıyorum. Evet vergide indirim istiyorum. Ancak bunu yapabilmek için kamu maliyemizin sürdürülebilir bir temele oturtulması gerektiğine de inanıyorum. Mali sorumluluğa inanıyorum. Vatandaştan toplanan verginin hesabının vatandaşa verilmesi gerektiğine inanıyorum…”

Kılıçdaroğlu artık bu programın altını doldurmalı! Neoliberalizmin yerine neyi koyacağını anlatmalı. Anthony Giddens'ın “Üçüncü Yolu” mu yoksa bağımsızlıkçı bir irade mi? Kamucu ekonominin ayrıntılarını anlatmalı… Neoliberalizm sadece ekonomik bir kavram değil hayatın tamamını kapsayan, Şili'de Allende'yi deviren, 12 Eylül'ü yapan siyasi bir program.

Soner Yalçın – Sözcü:

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığına aday mı?

Hafta sonu yapılan Maltepe mitinginde “adaylığını üstü örtülü duyurdu” deniyor.

Son günlerde yapılan etnik kimliği üzerine polemikler bu iddiayı güçlendiriyor (Kılıçdaroğlu'na -etnik kimliği nedeniyle- “Türkiye'nin Obama'sı” diyebilir miyiz?)

Gittiğim her yerde Kılıçdaroğlu “aday olmalı mı”, “aday olmamalı mı” tartışmaları yapılıyor. Ki seçime bir yıl kala bu tartışmalardan uzak durmak imkânsız hale geldi.

Herkes tek soruya odaklanmış durumda: “Kılıçdaroğlu kazanır mı?”

Haklılar. Siyaset, sonuç odaklıdır. Temel hedefi, kazanmaktır…

Ben ise soruya tersten yaklaşıyorum. Şöyle:

Tarih, 18 Haziran 2023. Sandıkları açıldı. Sonuç belli oldu: Kılıçdaroğlu kazanamadı!

Kutuplaşmanın/ çatışmanın doruğa çıkacağı/çıkarılacağı seçim sonucunda Kılıçdaroğlu galip gelmezse ne olacak?

Zafer Şahin – Milliyet:

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı yolundaki en büyük rakibi an itibarıyla Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş değil CHP medyası.

Köşe yazarları, youtuber’lar, sanatçılar... Hepsi Kemal Bey’in adaylığına sonuna kadar karşı.

Hatırı sayılır bir destek buldukları tezlerini tek cümleyle özetliyorlar: Kılıçdaroğlu ile seçim alınamaz.

İşi mezhep tartışmalarına kadar götüren insanlık düşmanları ve “Kemal Bey’i iktidar medyası istiyor, sırf bu sebeple aday olmamalı” diyen akıl fukaraları bile türedi.

En son muhalif bir gazeteci “Kılıçdaroğlu’nun adaylık ısrarı Erdoğan’ın en büyük avantajı. Tıpkı 94 İstanbul yerel seçimlerinde olduğu gibi doğru ve tek aday çıkartıldığında en az yüzde 10-15 farkla alınabilecek bir seçim ikinci turda yine Erdoğan’a hediye edilecek gibi gözüküyor” iddiasında bulundu.

1994 yerel seçimlerinde SHP’yi yüzde 35.95’ten yüzde 20’ye indiren ana etken solun tek adayla seçimlere girmemesi değildi. İstanbul’da patlayan İSKİ skandalı tüm Türkiye’de partinin oylarını eritti.

Gelelim bugüne… Her mahallenin ve siyasinin ayrı anketçisi olduğu ve bunların tamamen duygusal gerekçelerle gün aşırı anket açıkladığı bir dönemdeyiz. Bunları ciddiye almıyorum ama işini iyi yapanlar da Kılıçdaroğlu’nun seçimi alma ihtimalinin popüler iki belediye başkanı kadar yüksek olmadığını söylüyor.

Peki, herkesin bildiği bu gerçeğin farkında olmayan tek CHP’li Kılıçdaroğlu mu? Daha önce iki kez başka isimleri Cumhurbaşkanı adayı göstermekten çekinmeyen bir siyasetçi neden kazanamayacağı düşünülen bir seçime girmeye bu kadar hevesli?

Burhanettin Duran – Sabah:

6’lı masadaki genel başkanlar, ortak cumhurbaşkanı adayını müzakereyi ileriye bırakırken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aday olmadığını söyleyemeyeceği bir noktaya gelmek üzere. Yani Maltepe mitinginden de anlaşıldığı üzere CHP olarak kendisinden başka bir ismi öneremeyeceği çizgiyi aşma konumuna geldi. Bundan bir yıl önce Kılıçdaroğlu'nun başka bir isme yol vereceği argümanı öne çıkıyordu. Kılıçdaroğlu yeni bir taktikle "gönlümüzdeki aday" kampanyası ile kendi adaylığı ihtimalini güçlendirdi. Yine İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının isimleri bir adım geriye çekilirken bugünlerde Kılıçdaroğlu'nun CHP ve İP tarafından 6'lı masaya dayatılabileceği çok sık telaffuz ediliyor. Yani "seçilebilecek aday" şerhi bir kenara koyuluyor. CHP destekçisi medyayla, Akşener'e 2018 seçimlerinde CHP'nin kiraladığı milletvekilleri hatırlatılarak "borç ödeme" gereği vurgulanıyor. SP, DEVA ve GP'ye ise "sizi muhalefet masasına dahil ederek meşrulaştırdığımız ile yetinin" mesajı veriliyor. Mitingde Kılıçdaroğlu'nun "Ben iktidar olduğumuzda asla değişmeyeceğim" sözü hem adaylığına hem de cumhurbaşkanlığı sistemine göre seçilse bile parlamenter sistemin cumhurbaşkanı gibi davranacağı beyanına işaret ediyor.

Sevilay Yılman – Habertürk:

Evet yıllardır, kurulduğu günden bu yana AK Parti’ye oy veren vatandaş bile isyanlarda.

Onlar da; “Yandım, bittim, mahvoldum” diyor ama nihayetinde; “Kime oy vereceksin?” diye sorduğunuzda…

Ya tercihini yine de AK Parti’den, Erdoğan’dan yana kullanacağını söylüyor…

Ya da; “Daha karar veremedim” diyor.

Neden peki?

Çünkü muhalefetteki partilere, liderlerine güven duymuyor.

Ülkeyi bu ekonomik darboğazdan kurtaracak bir alternatif olarak görmüyor.

Aksine bir kısmı bu durumda iktidarı ele geçirmeleri halinde daha da berbat bir noktaya taşıma olasılığı olduğundan endişe ediyor.

Haksızlar mı peki?

Asla!

Çünkü muhalefet öyle dağınık, öyle karman çorman bir görüntü veriyor ki seçmen nezdinde.

Kusura bakmasınlar ama resmen dökülüyor.

Bir 6’lı masa kurdular.

Masanın ortaklaşa karar verebildiği tek konu seçmenin zerre-i miskal umurunda olmayan “parlamenter sisteme geçiş” konusu.

Bırakın adayın kim olacağını vesaire…

Türkiye’nin önündeki en mühim sorun olan “sığınmacılar” konusunda bile ortak bir mutabakata varamamışlar.

Velhasıl…

Bilgi üretemiyorlar. Üstüne sürekli gerginlik yaratan ve bundan beslenen bir imaj çiziyorlar.

Hele de ana muhalefet olan CHP!

Tüm politik çıkışları günübirlik ve perspektiften yoksun ve çelişkiler barındırıyor.

Hal böyleyken önümüzdeki seçimde nasıl iktidar olacak muhalefet?

Hele de bu seçim baskın bir seçim olursa?

Benden söylemesi…

Zor! Hem de çok zor!

Ahmet Hakan – Hürriyet:

ABD Büyükelçiliği, CHP’nin Maltepe Mitingi ile ilgili bir uyarı yayınladı.

ABD vatandaşlarına yönelik bu uyarıda...

- Aman dikkatli olun.

- Olaylar çıkabilir.

- Ortalık karışabilir.

- Maltepe’den uzak durun.

- Polis müdahale edebilir.

Falan diyordu.

CHP’nin Maltepe Mitingi, barış ve huzur içinde tamamlandı.

ABD Büyükelçiliği’nin yaptığı dayanaksız uyarı, resmen fos çıktı.

ABD Büyükelçiliği, fos çıkan bu uyarısıyla...

Aynı anda hem Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem de Türkiye’yi yöneten AK Parti iktidarının canını sıkmayı başardı.

ABD’nin attığı her adımın arkasında derin manalar arayan biri değilimdir.

Ama ABD’nin bu adımla...

“AK Parti’yi de istemiyorum Kemal Kılıçdaroğlu’nu da istemiyorum” demek istediğine dair derin bir mana çıkarmadan edemedim.

Bu Amerika böyledir işte.

Komploya en uzak kişileri bile komplocu yapar.

Muharrem Sarıkaya – Habertürk:

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul mitingi sonrası parti içinden yükselen “Cumhurbaşkanı adayımız” açıklamaları planlanmış sürecin sonucu mu?

Veya bu sözler Kılıçdaroğlu’nun da bilgisi dahilinde parti yönetimi tarafından önceden planlanmış bir politik taktiğin adımları mı?

Bir üçüncü olarak da 6’lı masa olarak da nitelenen muhalefet bileşenleri bu açıklamaları nasıl değerlendiriyor?

Her üç soruyu son iki gündür muhalefetin en etkin ve yetkin isimleri ile konuşuyorum.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, “Cumhurbaşkanı adayımız…” çıkışı Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının bizzat planlayıp yönettiği bir zemin değil…

Yani önceden planlanan bir yönetsel planlama ile hangi gün kimin nerede ne diyeceğine ilişkin süreç yönetimi yok.

Ancak bunların yaşanıyor olmasından da hoşnutlar.

Bunun da beş farklı nedeni var…

İlk olarak Kılıçdaroğlu’nun “Evet ben adayım” yönünde kesinleşmiş bir cümlesini bugüne kadar yakın kurmaylarından duyanına rastlamadım.

Buna karşılık, “Hayır ben aday olmak istemiyorum” diye de bir yaklaşımı söz konusu değil.

O nedenle bu süreci kenardan gözlemlemek istiyor.

Fadime Özkan – Star:

Koltuğa oturduğu günden beri girdiği bütün seçimleri kaybetmiş, partisinin oyunu milim artıramamış olmasına rağmen "kaderin bir cilvesi" olarak aynı masa etrafında toplaşan altı partinin oylarıyla cumhurbaşkanı olacağına inanıyor.

Diğer partiler "isim konuşulmadı hiç, ortak adayın niteliklerini konuşuyoruz henüz" dese de bir şekilde kendini zorla dayatıyor Kılıçdaroğlu.

Masanın bir sonraki toplantısında kimsenin konuşmadan edemeyeceği bir adayı var artık.

Cumartesi günü Maltepe'de partisinin düzenlediği mitingde adaylığını ilan etti CHP lideri.

Ama ne CHP'ye ne kurucusu Atatürk'e dair emareler vardı sahnede.

CHP'nin adı, altı oku, kurucusu itinayla silinmişti CHP mitinginden.

Sahne boştu. Boş tutuldu. Selam vermek için çıkanlar, çıktıkları gibi indiler.

Partinin ünlü yetkili isimleri, milletvekilleri, küçük birer canavara dönüşen büyükşehir belediye başkanları (canavar tabiri CHP'lilere ait), Bursa'da yapılacak mitingin şerefine İstanbul'a taşındığı İstanbul İl Başkanı dahil kimse konuşturulmadı Cumartesi günü.

Partinin politika üreten kadrosunu arkasına almak, "ey millet, işte ekibim" demek için bile paylaşmadı sahneyi onlarla.

Hepsini indirdi sahneden.

Aşağıda da görünmez kıldı. Kalabalığın arasında dağınık duruyorlardı ve CHP medyası bile kim kimdir, kim nerededir tespit edip aktarmakta epey güçlük çekti.

Loca yoktu. Protokol yoktu. Güneşin altında yüzlerini buruşturup gözlerini kırpıştırarak baktılar sahneye.

Kim bilir, belki de Kılıçdaroğlu'nun yaydığı ışık kamaşmıştır gözlerini!

E sahne de tek adamın doğuşu simgesine uygun dekore edilmişti zaten.