Serhat Akın'a silahlı saldırı
Serhat Akın'a silahlı saldırı
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi:
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi: "Bu kupaya yine talibiz"
123456789
Serhat Akın'a silahlı saldırı
Serhat Akın'a silahlı saldırı
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Konsere gitmek lüks tüketim mi
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Golle dönen Icardi'den PAOK maçı yorumu.
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi:
Yunus Akgün'den 2000 yılı göndermesi: "Bu kupaya yine talibiz"
123456789

ERKEN SEÇİM KAÇINILMAZ

Güçlü Türkiye hayali ve özlemi ile kayıtsız şartsız büyük bir güven ve destekle birlik ve beraberlik.

Haber Merkezi

ANKARA - ERKEN SEÇİM KAÇINILMAZ

Görünen Köy Kılavuz İstemez!.

Bugüne değin Güçlü Türkiye hayali ve özlemi ile kayıtsız şartsız büyük bir güven ve destekle birlik ve beraberliği tesis etmek için tüm negatif gelişmelere rağmen Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN himayelerinde AK Partiye verilen desteğin her geçen gün tükendiği günleri yaşıyoruz.

Ülkemiz ve Milletimiz aleyhine atılan her adımın arkasında bir hikmet beklemekten çok yorulduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın aleni ve samimi ikrarına rağmen toplum olarak kendi kendimizi kandırdığımızı anlamak yıllarımızı aldı. Sayın ERDOĞAN “BOB Eş başkanı olduğunu”, “Emir Komuta merkezinin papaz elbisesi giymesini emretmesi halinde papaz elbisesi giyeceğini”, “Milli Görüş gömleğini çıkarttığını” açıkça söylemesine rağmen kulak ardı etmiştik.

Oysaki Milli Görüş Mimarı Rahmetli Başbakanımız Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN bizleri defaten uyarmış ve ikaz etmişti.

Sayın ERDOĞAN’ın masum bir şiir okuması ile aldığı hapis cezası ve siyasi yasaktan dolayı tüm ülkede ve dünyada büyük bir şöhret ve teveccüh kazanması ile başlayan liderlik serüveni, olağanüstü gelişmelere gebe bırakılmıştı. Siyasi yasaklı olduğu yıllarda AK Partiyi kurması! Genel Seçimlerde AK Partinin tek başına hükümet olması ile Abdullah GÜL’ün Başbakan olması! Eş zamanlı olarak ERDOĞAN’ın siyasi yasağının kaldırılması ve Siirt seçimlerinin iptal edilmesi! Ardından ERDOĞAN’ın Siirt seçimlerinden Milletvekili seçilmesi ve Abdullah GÜL’ün Başbakanlıktan istifa ederek koltuğu ERDOĞAN’a bırakması!

Tüm bu gelişmeler oldukça ilgi çekici, merak uyandırıcı ve endişe verici gelişmelerdi! Jet Fadıl’ın Siirt Milletvekili seçilip yurt dışından gelmesi ve seçimin iptali ile tutuklanması konumuz dışında! Demokrasinin zedelendiği, ekonominin çöktüğü, sağ kesime ve Müslümanlara zulmün zirve yaptığı, milletin umutlarının tükendiği bir dönemde adeta kurtarıcı edası ile arzı endam eden Sn. Cumhurbaşkanımıza o dönem kimse kayıtsız kalamadı.

AK Parti 2002 Yılında tek başına iktidar oldu. 2003 Yılında Saddam düşürüldü Irak dağıldı. ABD Kaynaklı sıcak para akışı ile Türkiye kısa vadeli bir refaha kavuştu. Ardından “Arap Baharı” konuşulmaya başladı ve Kaddafi düşürüldü Libya dağıldı ardından Suriye’de iç savaş çıktı ve tüm Arap ülkelerinde büyük savaşlar başladı. Mısır’ın seçilmiş liderine darbe yapıldı. Siyonistlerin ülkesi olarak bilinen terör devleti işgalci İsrail devlet olarak tanınmaya başlandı, Müslümanların kutsal mabedi olan KUDÜS İsrail’in başkenti ilan edildi. Orta doğu ve Arap ülkeleri üzerinde oynanan oyunlar devam ederken Filistin diye bir ülke neredeyse kalmadı. Bir yılı aşkındır devam eden katliam ve soykırımda milyonları geçkin masum sivil şehit edildi. Cem UZAN vakası konumuz dışında!

2002’den bugüne yollarımız, köprülerimiz, barajlarımız, havaalanlarımız, tüp geçitlerimiz, şehir hastanelerimiz oldu, lüks konutlarımız, onlarca üniversitemiz, yüzlerce kamu binamız oldu ama toplumsal mutabakat, birlik ve beraberliğimiz dağıldı. Günümüzde artık sadece babaların çalıştığı ve ailelerin huzur ve bereket içinde mutlu yaşadığı aile ortamları dağılmadı. Aile reisliği kavramı ile birlikte tüm sosyal dengeler bozuldu! Devlet ebet müddet, devlette devamlılık esastır anlayışı dahi yele yeksan oldu! Günü birlik politikalar, lokal çözümler, kişiye özel kanunlar! Tüm çiviler söküldü, tüm taşlar yerinden oynadı, kamu düzeni ve içtimai hayat dengesi buhrana girdi.

Yasama, yürütme, yargı, diyanet, eğitim, öğretim, sağlık, ticaret, medya, sivil toplum ve ÖZERK AİLE YAPISI dâhil her şey siyasetin hegemonyası altına alındı ve kapitalizmin kontrolüne teslim edildi. Cumhurbaşkanının çevresindeki iş adamları piyasayı tekelleştirerek her şeyi kendi kontrolü altına almayı başardı. Bu ekip hatta o kadar ileri gitti ki Cumhurbaşkanının dahi kontrol altında olduğu söylentilerini zirveye taşıdılar.

Cumhurbaşkanlığını kim yönetiyor!? Sorusu halk içinde konuşulmaya başlandı. Cumhurbaşkanı; Cumhurbaşkanı mı, AK Parti Genel Başkanı mı yoksa Varlık Fonu Genel Müdürü mü? Diye sorulmaya başlandı. Tüm ülke damarlarına kadar elbette bir partiye teslim edilemez ve hiçbir beşeri güç tek başına tüm ülkeyi yönetmeye muktedir olamaz. Bakanlıkların dahi özerk yapısının dağıtılması, adeta bir memur gibi görevden alınabilmesi, tüm idarelerin iradelerinin elinden alınıp tek elde toplanılması çılgınlıktan başka ne olabilir?

Aynı senaryoların bir benzeri de bugün İBB Başkanı üzerinden taklit edilmeye çalışılıyor olması, toplumun yine birilerine muhtaç hale getirilme çabaları ne kadar sonuç verecek önümüzdeki günlerde göreceğiz fakat bir erken seçim olması halinde mevcut hükümetin, milletvekillerinin emeklilik süresinin dolmasını beklemeden hemen bugün onurlu bir şekilde istifasını vermesini beklerim. Millet eli ile en direk seçilmeyen partivekillerinin milletin meclisinde, milletin iradesini yansıtmasını beklemek kadar ironik bir tutum olmasa gerek.

Tüm erken seçim senaryoları, sözde milletvekillerinin emeklilik süresinin dolmasından sonra meclis çoğunluğu sağlanarak erken seçim kararı alınması yönünde olduğu anlaşılmaktadır. Meclisin erken seçim kararı alması halinde ERDOĞAN’ın tekrar seçime girmesinin önünü açılacaktır. Milletin meclisinde sadece kendilerine münhasır diş implant indirim yasası çıkaran partivekillerinden de MİLLET MENFAATİNE bir karar çıkmasını doğrusu beklemiyorum.

Bütün bunlarla birlikte TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’nın çalışmaları göz ardı edilemeyecek kadar ilerlemiş durumda. Öncelikle BÜYÜK TÜRKİYE metoforunu hayata geçirecek vatan ve milet aşkı ile çalışan, milli ve manevi değerlere önem veren kadroların Türk Siyaset tarihinde söz sahibi olması halinde TÜRK DEVLETLERİ FEDERASYONU ve İSLAM BİRLİĞİ’nin hayata geçirilmesinin mümkün olacağı kanaatim yüksektir.

Tüm bu hayalleri hayata geçirecek kadroların; toplumun her kesimi ile barışık, kişisel tercihlere saygılı, kafatasçı olmayan, Sağ, Sol, Alevi, Sünni, Kürt, Türk, İnanan, İnanmayan ayrımı yapmayan, padişahlık hayali kurmayan, toplumsal değerler üzerinden politika yapmayan, Cumhuriyet bağı güçlü gerçek Milli Görüşçü kadrolarla hayata geçirilebileceğinin farkındayım. Din-i Mübin İslama düşman olmayan, Vatanına ve Milletine ihanet etmeyen herkes Milli Görüşçüdür. Toplumsal mutabakat, kişisel tercih ve çıkarların üstündedir. En derin saygı, sevgi, hürmet ve muhabbetlerimle.. 24.09.2024 Ankara

Siyasal Sosyal Sistem Mimarı,

Gazeteci ve Yazar Mustafa ERİKLİ