Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Başarır: Hukukun kişiye özel işlemesi kabul edilemez

CHP Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, hukukun üstünlüğü ilkesinin, insanların yaşamında son derce önemli bir haldeyken Türkiye'de siyasi iktidarın yargı bağımsızlığını etkileyecek tutumlar içerinde yer almasının, toplumda telafisi mümkün olmayan derin yaralar açtığını söyledi.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- CHP Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, hukukun üstünlüğü ilkesinin, insanların yaşamında son derce önemli bir haldeyken Türkiye'de siyasi iktidarın yargı bağımsızlığını etkileyecek tutumlar içerinde yer almasının, toplumda telafisi mümkün olmayan derin yaralar açtığını söyledi. Yargıya müdahalelerin sıkça olduğu ve bunun neticesinde kişilerin hak ve özgürlüklerinin gasp edildiği, keyfi tutuklamaların, uzun tutukluluk sürelerinin yaşandığı süreçlerden geçildiğini anımsatan Başarır, "Hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasından 116'ncı sırada olmamız da bunun en somut göstergesidir" dedi. Başarır, hukukun Türkiye'de kişiye özel olarak işlemesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını vurgulayarak Anayasanın ilgili maddelerinin yok sayılarak Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutuklu olduğu bir ülkede hukuktan bahsedilemeyeceğini ifade etti.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, yeni adli yılın başlangıcı nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Hukukun üstünlüğünün, yasama ve yürütmenin bağımsız yargı tarafından denetimini sağlamakla beraber temel hak ve özgürlüklerinin teminatını oluşturduğunu dile getiren Başarır, hukukun üstünlüğünün, ülkeyi yöneten siyasi iktidarın keyfi tutumlarını engellemekle birlikte saydam yönetim anlayışını sağladığını kaydetti.

"TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN YARALAR AÇIYOR"

Cumhuriyet'in en önemli ve temel kurumlarından olan bağımsız yargıya yapılan her türlü müdahalenin, toplum düzenini ortadan kalkmasına sebebiyet vereceğine dikkat çeken Başarır, şunları söyledi:

"Hukukun üstünlüğü ilkesi, insanların yaşamında son derce önemli bir haldeyken ne yazık ki ülkemizdeki mevcut siyasi iktidarın yargı bağımsızlığını etkileyecek tutumlar içerinde yer alması, toplumda telafisi mümkün olmayan derin yaralar açmaktadır. Ne acıdır ki yargıya müdahalelerin sıkça olduğu ve bunun neticesinde kişilerin hak ve özgürlüklerinin gasp edildiği, keyfi tutuklamaların, uzun tutukluluk sürelerinin yaşandığı süreçlerden geçmekteyiz.

Hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasından 116'ncı sırada olmamız da bunun en somut göstergesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2022 yılı dava veri analizlerinde ne yazık ki Türkiye, yapılan yüzde 26,9 oranındaki başvuruyla ilk sırada yer almaktadır. Türkiye’de en çok düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne ilişkin AİHM kararlarının uygulanmadığı belirlenmiştir. Bu durum da ülkemizin hukuksal alanda ne derecede güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır."

"KİŞİYE ÖZEL İŞLEMESİ KABUL EDİLEMEZ"

Başarır, hukukun Türkiye'de kişiye özel olarak işlemesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını vurguladı. Anayasanın ilgili maddelerinin ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarının yok sayılarak Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutuklu olduğu bir ülkede hukuktan bahsedilemeyeceğini belirten Başarır, şöyle devam etti:

"Ergenekon gibi Türk hukuk tarihine kara leke olarak geçen, FETÖ ile beraber bu ülkenin kahraman askerlerine, milletvekillerine, aydınlarına kumpas kuran bir hâkim 10 yıl ceza alıp dışarıda elini kolunu sallayarak gezerken, Gazeteci Barış Pehlivan’ın cezaevine girdiği bir ülkede hukuktan bahsedilemez. 

Amacı sadece gerçekleri kamuoyuna aktarmak ve kamuyu bilgilendirmek olan Gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklu olduğu bir ülkede hukuktan bahsedilemez. Tarikat ve cemaatlerde işlenen suçlar için takipsizlik kararları verilirken, öğrencilerin anayasal hakları olan toplantı, gösteri ve yürüyüş yapmasından dolayı tutuklandığı bir ülkede adaletten bahsedilemez.

Evrensel hukuk normlarına göre değil Sarayın normlarına göre mahkeme kararlarının verildiği bir ülkede hukuktan bahsedilemez. Aynı Cemal Kaşıkçı davasında olduğu gibi iktidarın beğenmediği kararları veren hakimlerin değiştirildiği bir ülkede hukuktan bahsedilemez.

Yolsuzlukların araştırılıp soruşturulmadığı ancak iktidara yönelik eleştirilere hemen soruşturma açıldığı bir ülkede hukuktan, adaletten bahsedilemez.

Kamu ihalesine fesat karıştıranların, taciz ve tecavüzcülerin serbestçe dolaştığı ama sırf cumhurbaşkanının posterine bıyık yaptığı için 16 yaşındaki bir çocuğun tutuklandığı bir ülkede adaletten ve hukuktan bahsedilemez.

Ülkemizde adalet ve hukuktan bahsetmek için adil yargılanma, ifade ve düşünce hürriyeti ve hukuk devleti gibi evrensel hukuk ilkelerini tekrar tesis etmek gerekir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyetimiz yaşatmak en temel görevimizdir. Bu nedenle, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ilkesini benimsetmek ve yaşatmak temel amacımız olmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğü ilkesi için mücadele eden tüm yargıç, savcı ve avukat meslektaşlarıma yeni adli yılda başarılar diler, saygılarımı sunarım."