Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Akşener: 81 ilde kendi adaylarımızı çıkaracağız

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, milletten değil pazarlıktan medet uman ittifak siyasetini reddettiklerini belirterek, seçimlere 81 ilde kendi adaylarıyla katılacaklarını söyledi.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, milletten değil pazarlıktan medet uman ittifak siyasetini reddettiklerini belirterek "Önümüzdeki yerel seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla hür ve müstakil siyasetimizle tek başımıza aziz milletimizin karşısına çıkacağız" dedi.

Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Yerel seçimlere ilişkin mesajlar veren Akşener, "Her daim siyaset esnafının kazanıp, milletin kaybettiği, basiretsiz siyaseti, reddediyoruz. Ez cümle milletten değil, pazarlıktan medet uman, ittifak siyasetini reddediyoruz" diye konuştu. Akşener, 81 ilde yerel seçimlere kendi adaylarıyla gireceklerini kaydetti.

İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın hesaplar ve iktidardaki bazı isimler tarafından hedef alınan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya sahip çıkan Akşener, Hakan Fidan'ı işaret ederek "Sıradaki şanslı yarışmacı acaba kim olacak? Yoksa Dışişleri Bakanı Hakan Fidan mı?" ifadelerini kullandı. 

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

SİNAN ATEŞ'E KIYILMASININ ÜZERİNDEN 278 GÜN GEÇTİ: Başkent’in göbeğinde; bir evlada, bir babaya, bir eşe, bir kardeşe, Sinan Ateş’e kıyılmasının üzerinden, tam 278 gün geçti. Onlar, ilk günden beri, Sinan Başkan’ı unutturmaya çalıştı; ama Bengisu, onu unutmadı. Banuçiçek, unutmadı. Ayşe Hanım, unutmadı. Ve bizler, Sinan Ateş’i unutmadık. Şunu herkes çok iyi bilsin ki; kimsenin unutmasına da, unutturmasına da asla izin vermeyeceğiz. Arsızlar, güçlü diye, haklı olmayacak. Katiller, güçlü diye, özgür kalmayacak. Alçaklar, güçlü diye, bu ahın altından kalkamayacak. And olsun, şart olsun ki; çevrilmek istenen dümenleri, kabullenmeyeceğiz. Katillerin, elini kolunu sallayarak gezmesine, izin vermeyeceğiz. Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu cinayetin, peşinde olacağız. Sinan Ateş’in katilleri yakalanana kadar ,mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

AK PARTİ MİLLİ ŞUURDAN HER DAİM RAHATSIZ OLMUŞTUR: Milli şuur, bir milletin var olma iradesidir. Birliğinden güç aldığı, en kuvvetli silahıdır. Bir milletin, kendini duyma, bilme ve anlatma şeklidir. Nitekim dinlemeyi değil, susturmayı, öğrenmeyi değil, dayatmayı, anlamayı değil, saptırmayı, kendine yol belleyen, AK Parti iktidarı milli şuurdan, her daim, fevkalade rahatsız olmuştur. Çünkü AK Parti, bugüne kadarki siyasi varlığını, her koşulda mutlaka, 'ötekiler' yaratarak korumuştur. Toplumu, iki ayrı kutup arasına sıkıştırıp, birbirine düşmanlaştırarak; bölünmüş bir millet üzerinden, konforlu bir siyaset düzeni kurmuştur. Siyaset sahnesine, mağdurların sesi olma iddiasıyla girmesine rağmen yıllar içinde; bir tarafta, yeni mağdurlar üretmiş, diğer tarafta da, kendi mağrurlarını türetmiştir. Siyaseti, birilerini ötekileştirdikçe yükseldiği, haksız bir tahterevalliye indirgemiştir. Kendine düşmanlar bularak, varlığını korumakla yetinmemiş, milleti de, birbirinin karşısına dikmiştir.

GEZİ RUHUNU KARŞILARINAD GÖRMEK ONLAR İÇİN TRAVMA: Ez cümle, milli şuur birliğini yıkmak için, elinden geleni, ardına koymamıştır. İşte bu yüzden, 27 Mayıs 2013 tarihi, AK Parti için bir travmadır. Diliyle, diniyle, hayat tercihleriyle, siyasi görüşleriyle, bölüp, paramparça ettikleri bir milletin, ağaçlarına sahip çıkmak için, Gezi Parkı’nda birleştiğini görmek, onlar için bir travmadır. Hayallerini, heveslerini, umutlarını tükettikleri, Türk gençlerinin, milli şuuru ayağa kaldırdığı, Gezi ruhunu karşılarında görmek, onlar için bir travmadır. Ülkücüsünden solcusuna, muhafazakarından sekülerine, kadınından erkeğine, gençlerimizin, o dönem, yaklaşık 10’uncu yılında olan, bir müstemleke rejimine karşı sergilediği bu asil duruşu; her ne kadar, türlü müdahalelerle, rayından çıkartmış olsalar da, türlü provokasyonlarla, kirletmiş olsalar da, türlü ayak oyunlarıyla, karalamış olsalar da, bir türlü hazmedemediler, hazmedemeyecekler.

Bakın, üzerinden, 10 yıl geçse bile yetmiyor. Gezi, AK Parti için, öyle bir travma ki, hâlâ intikam almaya çalışıyorlar. Peki kimden? Tutuklulardan mı? Hayır. Bizatihi milletten intikam almaya çalışıyorlar. Yargı sopasını, dilediklerince savurarak, millete göz dağı vermeye çalışıyorlar. 'Sakın ola, bir kez daha birleşmeyin' demeye çalışıyorlar. Büyük bir gayrimeşruluğun, arkasına sığınıp; bu büyük travmayı, bastırmaya çalışıyorlar.

HUKUK, KOLTUKLARA HİZMET ETTİ: O yüzden geçtiğimiz hafta, Gezi Parkı davasından çıkan sonuç da AK Parti’nin yaşadığı, travma sonrası stres bozukluğunun, bir neticesidir. Ne yazık ki, ülkemizde bir kez daha vicdan, ihtiraslara tercih edilmiştir. Ne yazık ki, bir kez daha hukuk, koltuklara hizmet etmiştir. Ne yazık ki, bir kez daha vesayet, milletin üzerine çökmüştür.

Ülkemizdeki yargı rezaletleri, artık bir seri haline geldi. Yargının, siyasallaşması kadar, bir dayatma ve bastırma aracı hâline gelmesinin de, bedelini ödüyoruz. Üstelik bu bedelin, en ağırını da, Türk gençlerine ödetiyorlar.

Biliyorsunuz gazeteci gençlerimiz, tam 12 gündür tutuklu. Neden? Sığınmacılarla ilgili, haber yaptıkları için. Şu rezalete bakar mısınız? Sığınmacıların, ülkemizi içine soktuğu, toplumsal ve güvenlik krizinin, boyutları ortadayken; sorunu çözmek yerine, sorunu dile getirenlerden, 'işine gelenleri tutuklamak' tam da, AK Parti’nin zihniyetine yakışır bir tutum. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle bir ciddiyetsizliği, daha fazla kaldıramaz. böyle bir rezilliği, daha fazla taşıyamaz. böyle bir basiretsizliğe, daha fazla maruz kalamaz.

EVLATLARIMIZ TERÖRİST MUAMELESİ GÖRÜYOR: Muhteremler; kendi beceriksizliğinizin üzerini örtmek için, yargıyı aparat haline getiremezsiniz. Kendi çıkarlarınızı, bir millî ideolojiymiş gibi Türkiye’ye dayatamazsınız. Kendi ellerinizle sebep olduğunuz krizin bedelini, hiçbir Türk evladına ödetemezsiniz. Türk milletinin hiçbir ferdine, öz yurdunda garip, öz vatanında parya gibi davranamazsınız. Bu konuyla ilgili, geçtiğimiz günlerde, yeni bir şey daha öğrendik. Gençlerimiz, aileleri üzülmesin diye saklamışlar ama; Tutuklandıkları ilk gün, 'rutin uygulama' denilerek, saçları kazınmış. Olay duyulunca, apar topar soruşturma açıldı ama; kepazelik ortada duruyor. Rutin uygulamaymış. Bu kime yapılır? Teröriste yapılır. Yuh olsun, yazıklar olsun. Bir yanda, hiçbir suçu olmadığı hâlde, evlatlarımız, terörist muamelesi görüyor.

İTTİFAK SİYASETİNİ REDDEDİYORUZ: Diğer yanda ise, ODTÜ gibi, kıymetli bir üniversitemizin içerisinde, terör sempatizanları, yine bir Türk evladına saldırabiliyor. Hani, nerede sizin milliyetçiliğiniz? Türk gençlerine, müstemleke tebaası muamelesi yapamazsınız. Meydanlardan bağırarak olmaz. İcraat lazım icraat.

Sığınmacıların oluşturduğu tehditlere, tepki gösterenler ırkçı olacak, tutuklanacak. Ama haysiyetsizin biri çıkacak, rahat rahat Hatay’da, depremde şehit olan vatandaşlarımızın, cesetlerinin koktuğunu, ama bir Suriyelinin, 'naaşının', mis gibi koktuğunu söyleyecek, öyle mi? Türk olmaktan gurur duyanlar, saldırılara hedef olacak. Ama Türk milletine, alenen hakaret eden bir ahlaksıza, hakkında, 'dostlar alışverişte görsün' misali, başlatılan bir inceleme dışında, hiçbir şey olmayacak, öyle mi? Allah aşkına, hiç mi utanmıyorsunuz?

Herkesin, kendi iktidar sahasında, halinden gayet de memnun olduğu, statüko siyasetini reddediyoruz. Ceketlerin, kola kutularının, millete seçenek olarak sunulduğu, dayatma siyasetini reddediyoruz. Her türlü öfkeyi, kini, kutuplaşmayı besleyen, popülist siyaseti reddediyoruz.

Toplum vicdanının yaralarını, merhem elindeyken, kaşıyıp kanatmayı seçen, çıkarcı siyaseti reddediyoruz. Her daim siyaset esnafının kazanıp, milletin kaybettiği, basiretsiz siyaseti, reddediyoruz. Ez cümle milletten değil, pazarlıktan medet uman, ittifak siyasetini reddediyoruz.

SIRADAKİ ŞANSLI YARIŞMACI KİM?: Ali Yerlikaya'yı tebrik ediyorum. Başarılı operasyonlar sayın bakanın kararlı duruşu olduğunu gösteriyor. Artık kendi kendini tüketen, bir cadı kazanına dönüşen AK Parti bünyesinde dün Sayın Mehmet Şimşek’i, bugün Sayın Ali Yerlikaya’yı hedef alanlar; acaba yarın kime odaklanacak? Sıradaki şanslı yarışmacı, acaba kim olacak? Yoksa Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan mı? Bakacağız, göreceğiz.