Mazda Türkiye'de neden sessiz?

Türker Arıkan

1980 ve 2010 yılları arasında Türkiye'de rağmet gören otomobil markalarından Mazda'nın yerini günümüzde Avrupalı rakipleri aldı. Bu durumun nedenleri arasında Mazda'nın Avrupa pazarı için yürüttüğü satış politikasının öne çıktığı düşünülüyor. Çünkü Mazda, otomobillerini Avrupa pazarına tıpkı Amerika'da yaptığı gibi büyük hacim motor ve E-Call hizmeti (acil çağrı yardımı) ile sunuyor.

E-Call sistemi, Türkiye'deki yönetmeliklerin düzenlemesinden kaynaklanan bir sorun yaşıyor. Yönetmelik, E-Call sistemine takılacak SIM kartının Türk operatörlerden birine ait olmasını şart koşuyor. Avrupa'da ise durum tam tersi. "Roaming" yani dolaşım adı verilen fonksiyon sayesinde Avrupa'daki bütün ülkelerde acil çağrı sistemine ulaşılabiliyor.

2021 yılının son çeyreğinde CX-5, CX-50 ve elektrikli model MX-30 ile Avrupa pazarındaki ürün gamını genişleten Mazda, Türkiye'deki E-Call engelini aştığı anda modellerini Türkiye'de de satışa sunmayı hedefliyor.

Geleneksel atmosferik beslemeli motorlardan maksimum verimi almak isteyen Mazda, motor ve şanzıman tarafında SKYACTIV Teknolojisi ile bu amacına ulaşsa da, Türkiye'deki motorlu taşıtların vergilendirme yöntemi nedeniyle cezalandırılıyor. Büyük hacimli atmosferik beslemeli motorları her ne kadar verimli olsa da yıllık motorlu taşıtlar vergisi (MTV) oldukça pahalıya geliyor. Motor hacimleri ve yüksek donanımları nedeniyle satın alım maliyeti ise diğer Japon rakiplerine göre oldukça yukarıda kalıyor.