Bilimkurguyu çalışan sınıf nezdinde ele alan Amerikan yazar Philip K. Dick'in, "Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?" (Orijinal adı: Do Androids Dream of Electric Sheep?) adlı distopik romanından uyarlanan Bıçak Sırtı'nın senaryosu, Hampton Fancher ve David Webb Peoples tarafından kaleme alındı.
Başrollerinde Harrison Ford, Rutger Hauer ve Sean Young'ın yer aldığı Bıçak Sırtı'nın 3 BAFTA ödülü, 2 Oscar adaylığı ve toplam 12 ödül, 19 adaylığı bulunuyor.
Kara film türünün en önemli örneklerinden biri olarak değerlendirilen film, gişe hasılatında yaşadığı hezimete rağmen kült klasik statüsüne yükseldi.
"Mükemmelleştirilmiş Bir Fütüristik Vizyon" sloganıyla izleyicisiyle buluşan yapım, 1993 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza altına alındı.
Scott'ın yönetmen olarak ortaya koyduğu birçok eleştirel film içinde Bıçak Sırtı, muhafazakâr teknofobi filmlerinde seferber edilen ideolojiye kafa tutan alternatif teknoloji temsillerinden söz ederken anılması gereken en önemli filmdir.
Yirmi birinci yüzyılın başlarına uzanan bir geleceğe dönüşle açılan filmde Tyrell Şirketi, topluma yardım etmesi gereken "replikantlar" adı verilen robotlar geliştirmiştir. Bu kopyalar, insan gibi görünen ve davranan yardımcılardır. Tehlikeli dünya dışı çabalar için kullanılan insanüstü nesil Nexus 6 kopyaları, dünya dışı bir kolonide isyan başlattığında, kopyalar dünyada yasa dışı hale gelir.
Film zamanda ileriye giderek 2019 yılının Los Angeles'ında Rick Deckard'ın, neon devasa ekranlarla aydınlatılan kentsel gecekondu mahallelerinde dolaşıp, insana benzediği varsayılan kopyaları avladığı bir ütopyada geçer. "Blade Runner" adlı polis birimine üye olan Rick Deckard, köle gibi çalıştırılmaktan bıkıp dünyanın dışındaki bir yerde Nexus 6 isyanını düzenleyen replikantları öldürmekle görevlendirilir. Replikantlardan biri olan Roy Batty'nin amacı, kendi yaratıcısı Dr. Eldon Tyrell'i öldürmektir. Bu sırada insanlığın geri kalanı dünya dışı kolonilerde sığınak arıyordur.
Şirkete başkaldıran dört android, Deckard tarafından "emekliye ayrılmak" üzere hedef haline getirilir. Ancak Deckard, şirketin en gelişmiş modellerinden android olan Rachel'e aşık olur. Rachel'in yardımıyla asilerin üçünü öldürdükten sonra sona kalan Roy ile teke tek kavgaya tutuşur. Deckard'i öldürme fırsatını ele geçiren Roy, bu fırsatı kullanmaz ve Deckard'ın yaşamasına izin vererek hayatını kaybeder.
Filmin sonunda bir başka polis, Deckard ve Rachel'in kaçmalarına göz yumar. Film, teknoloji ve insani değerler arasında bir uzlaşma zemini sunar. Deckard'ın dediği gibi androidler de diğer tüm makinelerden farksızdır; faydalı olabilecekleri gibi tehlikeli de olabilirler. Film, insanla makine arasındaki mutlu birliktelikle sonlanır.
1980'e kadar görülen ana akım teknoloji filmlerinde, yaygın olarak teknolojinin getirdiği felaketler sonrası yaşananlar dolayısıyla muhafazakarlığın ilerleme karşıtlığı filmin içine yedirilmiş olarak izleyiciye sunuldu. Makineler ve robotlar kaçılması ve korkulması gereken, programlandığı sistemin dışına çıktığında doğa ve insan için tehdit oluşturan yapay, duygulardan arındırılmış nesneler olarak temsil edildi.
Bıçak Sırtı, muhafazakar teknoloji filmlerinde işlerlik gösteren çeşitli ideolojik karşıtlıkları yapı sökümüne uğratır. Film, insan-robot evliliğiyle doğayı olumsuz teknolojik uygarlığın karşıtı gibi gösterme çabasının altını boşaltır. Aklı olmayanın hissedemediği kabulünün üstünü karalayan Bıçak Sırtı, aynı zamanda muhafazakar ideolojinin duygu ve akıl arasında kurguladığı romantik karşıtlığı da çökertir.
Aklı olanın duygularından tamamen ayrışmış olduğunu, kalbi olan insanınsa mantıkla hareket edemeyeceği romantik bir kabulden beslenen ana akım teknoloji filmlerinde duygular baskın gelerek aklı yener ve makineler yok edilerek bu tehdit ortadan kaldırılır. Bıçak Sırtı'nda akıl, insani ve nesnel gerçekliği parçalara ayıran analitik makinelerle temsil edilir. Polis, kaçak robotları teşhis etmek için gözdeki duygusal tepkileri ölçen analitik aygıtlardan yararlanır.
Deckard, kendisine verilen görev için iz sürerken bir odaya ait fotoğrafı analiz eder. Bu esnada aradığı şeyi yakalayana kadar bu gerçekliği daha küçük parçalara ayırır. Dolayısıyla analitik bakış, bir güç aracı olarak temsil edilir. Bu gücün karşısına yerleştirilen olgu, duygudur. Ancak film, akıl ve duygunun birbirlerinin kutupsal karşıtları olmadığını ima eder. Aksine bu robotların sahip olduğu duygular teknolojinin ürünüdür ve bu makine-insanlar birçok bakımdan (Roy'un Deckard'ı öldürmemeyi seçmesi) üreticilerinden daha insanı çıkarlar. Bu durum, Bıçak Sırtı'nın dönemin diğer teknoloji filmlerinden ayrıştığı spesifik bir noktadır. 1984 yılında başlayan James Cameron yönetmenliğindeki Yok Edici (Terminator) serisindeki robot, programlandığı öldürme amacından ne olursa olsun vazgeçmez.
Bıçak Sırtı'nın bir başka özelliği de kapitalizmin baskıcı özüne dikkat çekmesi ve sömürüye karşı başkaldırıyı desteklemesidir. Filmde bir şirket tarafından sadece hizmet etmeleri için yaratılan, pazarlanan ve satılan insansı robotlar geliştirilir. Robotların "insansılıkları" yine şirketin yazılımsal bir hatası sebebiyle ağır basınca ve robotlar isyan edince, "emekliye ayırma" gibi bir kılıf sözcükle, robotlar ülkenin en iyi polisleri tarafından tek tek avlanmaya başlar. Tyrell Cooperation daha kolay söz geçirebileceği bir emekçi ordusu yaratmak için androidler geliştirmiştir; film, Fritz Lang'in öncü bir Alman dışavurumcu bilimkurgu olan 1927 yapım Metropolis'ini andıran bir motifle kapitalizmin insanları makineleştirmesini betimler. Scott, bunun için filmde robot gibi görünen robotlar değil, birebir insan görünümündeki robotlar kullanarak, bu etkiyi artırır.
Sinema tarihine damga vuran Metropolis'in Alman dışavurumculuğunun etkileri Bıçak Sırtı'nda biçimsel olarak açıkça görülür. Dev elektrikli tabelalardan yansıyan parlak pembe ve kırmızı ışıkların sokakların karanlık yeraltı dünyasıyla oluşturduğu keskin karşıtlık, varlıklı sınıfın tüketim dünyasıyla kapitalizme özgü kentsel yoksulluk ve emekçiliğin karanlık dünyası arasındaki, uçuruma dikkat çeker.
Filmin finalindeki robot-insan aşkı ve doğaya kaçış eleştirel bir film finali için uygun düşmemiş gibi görünebilir. Toplumsallıktan sıyrılıp özel alana kaçan ikilinin romantik bir temada kolektifliği terk etmesi eleştirel olmaktan uzak olarak değerlendirilebilir. Fakat bu finale ikili bir boyuttan bakıldığında tam tersi bir okuma yapılması da mümkün olabilir. Romantik aşk, kapitalist toplumda kayıtsız bir kamusallıkla belirlenmiş olan dış dünyadan empatik bir iç dünyaya kaçışı ifade eder. Kişiselleşme ve atomlaşmayı ima etse de bu nihai kaçış, kolektif ve eşitlikçi toplumsal düzenlemeler için temel olabilecek nitelikte bir özerklik ve şefkat uzamı yaratır. Film özelciliği imtiyazlandırır gibi görünse de söz konusu dönemin Amerikan toplumunda insancıl duyguların ancak özel alana yerleştirilebilir olmasının bu yaklaşımda payı olabileceği göz ardı edilmemelidir. Sonuçta Bıçak Sırtı'nın ütopyası içinde düşünüldüğünde, görevi öldürmek olan bir adam ve isyan etmiş bir robotun aşkı ve kaçışı son derece politik bir eylemdir.
Filmde mantık dışı sembolik unsurlarla bir alt metin yaratıldığını görmek mümkündür. Birkaç sahnede, izleyicinin nereden çıktığını anlamadığı ve anlamının açıkça söylenmediği bu nesnelerle Scott, retorik sağlamaya çalışır. Örneğin Roy'un elinde birdenbire beliriveren beyaz güvercin, sevecenlik, barış ve bağışlamanın simgesi olup çıkar. Dahası, başı önüne düşüp öldüğünde Roy'un kendisi de bir İsa figürüne dönüşür. Serbest bıraktığı güvercin, izleyiciyi finale kadar tüm karanlığıyla boğan filmde birden ortaya çıkan mavi bir gökyüzünde uçarak kaybolur. Dolayısıyla bu imgelerin sembolik ya da retoriksel niteliği, anlatısal mantıkla desteklenmeyen biçimlerde belirlemeleriyle vurgulanır.
Aynı şekilde bir nesne üzerinden sembolizmle anlam yaratıldığını origami kağıdında da örnekleyebiliriz. Deckard ve Rachel kentten kaçmadan hemen önce evde buldukları onlara bırakılan kağıt bebek polisin kaçmalarına izin vereceğinin habercisi olarak bir sevecenlik figürüne dönüşür. Deckard'ın, filmin sonunda android kadınla yeni başlayan ilişkisine yönelik ironik ve sivri mizahı, anlama ilişkin figüral bir ikilik ya da muğlaklık yaratır. Tüm bu figürler, doğrudan anlamı bir süre için aksıya alarak, muhafazakarların doğal ya da birebir anlamla yüklü zeminler yaratmakta kullandığı metaforların umutsuzca sembolik olduğunu vurgular.
Tarihteki bilimkurgu filmlerinde teknolojiden bu denli korkulmasını eleştiren Bıçak Sırtı, teknolojinin muhafazakar toplumsal kurumların sürekliliğini tehlikeye sokabilecek yeniden inşacı bir olasılığı metaforize etmesini tersyüz eder.
Gelecek filmlerinin günümüz sorunlarını yansıtma konusunda en uzak tür olduğu düşünülse de Bıçak Sırtı'nda olduğu gibi bu filmler aslında, zamansal yer değiştirmeye başvurarak güncel eşitsizlikleri risksiz olarak dilediğince eleştirmek için son derece elverişlidir. Bunu simgesel bazı retorik alt metinler kullanarak gerçekleştirse de cüretkar biçimde işleyebilme avantajına sahiptir.
Bıçak Sırtı aynı zamanda yetmişli yılların sonları ve seksenlerin başlarında kapitalizmin, emek sömürüsü, rekabet gibi temel inançlarına olumsuz yaklaşan Quintet, Outland gibi bir dizi radikal distopya filmlerinden biridir. Bu filmlerde ücretli emek sisteminin feodal niteliği sergilenir ve sömürüye karşı önemli silahlar olan western, dedektif gibi geleneksel temsil biçimlerini ve özgürlük, sevecenlik gibi liberal hümanist idealleri seferber etme girişiminde bulunur.
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply