Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

Kültür Atölyesi 8 Temmuz

8 Temmuz 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Thor: Love and Thunder - Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü (2022) - Taika Waititi

Oscar ödüllü yönetmen Taika Waititi'den merakla beklenen son Marvel filmi "Thor: Love and Thunder", bugün vizyona girdi. 2022 ABD yapımı Thor: Love and Thunder, 2017 yapımı Thor: Ragnarok'un devam filmi.

Marvel hayranlarının heyecanla beklediği film, komedi ve aksiyonun bu yılki iddialı yapımlarından. Hikâyesi Stan Lee tarafından yazılan Marvel çizgi romanından temellenen Thor karakterinin 4'ncü filmi için senarist koltuğunda Waititi ve Jennifer Kaytin beraber oturuyor.

Marvel Studios'un ürettiği, Walt Disney Pictures tarafından dağıtılan Thor: Love and Thunder, Marvel Sinematik Evreni'nin 29'uncu filmi.

Başrollerinde bir yıldızlar geçidi sunan film, Chris Hemsworth, Natalie Portman ve Christian Bale'in usta oyunculukları için bile izlenmeye değer. Valkyrie rolünde Tessa Thompson, Star-Lord rolünde Chris Pratt, Drax rolünde Dave Bautista, Rocket rolünde Bradley Cooper ve Groot rolünde Vin Diesel ile film, oyuncu kadrosunu daha da güçlü kılıyor.

"Her tanrının bir planı yoktur" sloganıyla gösterime giren film, Avengers: Endgame'de yaşanan olaylar sonrasında iç huzuru bulmayı isteyen şimşek tanrısını anlatıyor. Bu filmle birlikte dördüncü solosuna kavuşan Thor, böylece Marvel'ın en çok solo filme sahip kahramanı oldu.

Robert-edge.com yazarlarından Nick Allen, film için şunları söylüyor: "Thor: Love and Thunder, yönetmen Taika Waititi'nin komik, heyecan verici ve açıkça canlandırıcı Thor: Ragnarok ile elde ettiği her şey için aşağı yukarı bir zafer turu. Ve çok fazla söz oyunu ve şakaya yer verse de, bu eğlenceli devam filmi, kamera önünde ve arkasında kendi başına ayakta durabilecek kadar güçlü bir görsel hırs ve yürekle dolu."

Filmin konusu:

Thor, kendisi için eşsiz bir iç huzur yolculuğa çıkar. Ancak tanrıların yok edilmesini isteyen galaktik katil Gorr the God Butcher'ın ortaya çıkması şimşek tanrısının emekliliğini böler. Karşılaştığı bu tehditle mücadele etmek için Thor, Kral Valkyrie, Korg ve şaşırtıcı bir şekilde çekici Mjolnir'i “Güçlü Thor” olarak kullanan eski kız arkadaşı Jane Foster'ın yardımına ihtiyaç duyar. Ekip, birlikte, Gorr the God Butcher’ın intikamının gizemini çözmek ve çok geç olmadan onu durdurmak için kozmik bir maceraya atılırlar.


RAFLARDA BUGÜN

Çocuklar ve Canavarları - Ahmet Tulgar

Gazeteci, yazar Ahmet Tulgar'ın romanı "Çocuklar ve Canavarları", temmuz ayının yeni çıkanlarından.

İlk baskısı 2012 yılında okuyucuyla buluşan romanın yeni baskısı İletişim Yayınları tarafından yapıldı.

Tanıtım bülteninden:

"Bütün cinayetler kolay çözülüyordu. Bazen sırf kendimi, arkadaşlarımı oyalayayım diye, sırf belki amirimizde bir heyecan, bir heves uyandırırım diye bazı delilleri yok ediyor, saklıyordum. Ama suçluların ağzı torba değil ki büzesin. İki gün geçmeden en direnecekmiş gibi görüneni sorduğumuzdan fazlasını anlatıyordu. O sıkıcı hayatlarının süsüymüş, o sıkıcı hayatlarını süslermiş gibi, bizde hayranlık ya da en azından saygı uyandıracakmış gibi böbürlene böbürlene anlatıyorlardı kıçı kırık cinayetlerini. Nasıl kızıyordum onlara o zaman. Evde karıma kızamıyordum ama burada kızmak serbestti.

Onu gördüğüm anda ne hissedeceğimi merak ediyordum. Öfkem, nefretim, utancım, her ne olacaksa hissettiğim, bunu ölçecektim. Şu anda aşamayacakmışım gibi gelse de aşıp aşamayacağımı ölçecektim. İntikam isteğimi ya da. Şu anda içimde günbegün büyüyen. Bu adama, hayatımda hiç olmaması gereken bu adama karşı bu kadar kuvvetli bir şeyler hissetmek beni felç edebilirdi, hayatım değişebilirdi. Onu acilen affetmeliydim. Acilen bir hikâye, bir roman yazmalıydım. Çünkü ben düşmanlarımı hep edebiyatta affettim.”

Ahmet Tulgar, Çocuklar ve Canavarları’nda cinayet şubede görevli bir komiserle, bir “mafya müsveddesini” öldüren ünlü yazar Sarp Kaya’nın sorgu masasında kesişen ve gün geçtikçe iç içe geçen hikâyelerini anlatıyor. Hikâyeler iç içe geçtikçe roller de değişiyor. Sorgulayan sorgulanan oluyor, hayata bakışı, adımları, cümleleri dizişi farklılaşıyor.

Merhametle hiddet, affetmekle kin gütmek, sevgiyle nefret arasındaki çizgiyi şeffaflaştıran; yazmak ve yazmanın dönüştürücü gücü üzerine düşündüren, sarsıcı bir roman…


SAHNEDE BUGÜN

Ölümcül Oyun

David Foley tarafından yazılan "Ölümcül Oyun" (Orijinal adı: Deadly Game), bu akşam Başkentli tiyatroseverlerin kültür-sanat durağı.

2008'de Edgar Ödülü'ne aday gösterilen 2 perdelik oyun, 3 karakterli bir gerilim hikâyesi.

Cantuğ Turay'ın rejisörlüğünü üstlendiği oyunda 3 karakteri, Melif Efe Çınar, Sibel Günday ve Cantuğ Turay canlandırıyor.

Camille Dargus, New York Soho'da göz alıcı bir çatı katında yaşayan, yakışıklı genç erkeklere zaafı olan ve üst düzey bir müşteri portföyüne sahip başarılı bir mücevher tasarımcısıdır. Bir gece, sıkıcı bir sosyete toplantısında garsonlardan Billy'yi evine davet eder. Çok geçmeden Billy'nin göründüğünden daha farklı bir tarafı olduğunu anlayan Camille, onu evinden çıkarmak için güvenlik görevlisi Ted'i çağırır. Böylece gizemli mücevher, zıtlıklar, ihanetler, Camille'in geride bırakmaya çalıştığı geçmişe yıkıcı bir yolculuk ve bir cinayet içeren kedi-fare oyunu başlar...

Tanıtım bülteninden:

Bazen aynaya baktığınızda sadece yüzünüzü değil, dününüzü de görürsünüz. Ve o ayna bazen geçmişinizden biri olup ansızın çıkar karşınıza… Size, unutmak istediğiniz sizi hatırlatır. Tam dibe vurmuşken biri size ip uzatır… Ve "hayatlarımızı seçimlerimiz belirler…”ama “birini köşeye sıkıştırmak… her zaman tehlikelidir!" Ölümcül Oyun aslında geçmişle bugünün hesaplaşmasıdır. Kariyerinin zirvesinde, şehrin gözdesi bir kadın olan Camille Dargus, hedeflerine sadece bir gecede ulaşmak isteyen genç bir adam olan Billy ve tek derdi düştüğü bataklıktan kurtulmak olan, her şeyden habersiz bir güvenlik görevlisi Ted. Psikolojik gerilim türündeki bu oyunda ipler kimin elinde olacak? Kim bilebilir?

Zekice tasarlanmış şaşırtıcı kurgusuyla izleyicinin ilgisini kaybetmeyecek, temposu yüksek ve sürükleyici Ölümcül Oyun, saat 20.00'de Tiyatro Cafe sahnesinde.


Mirkelam

Türk pop müziğinin yaratıcı isimlerinden Mirkelam, 34 yıllık müzik kariyerinin efsaneleşmiş şarkılarını İstanbullu sevenleriyle buluşturmak için bu akşam sahnede.

Fergan Mirkelam, müzikle 1986 yılında tanışır. Marmaris'te bir yaz gecesinde, Kayahan konserden çıkmış, yanında ekip arkadaşları, iskelede gitarıyla bir şeyler çalmaktadır. Yirmi yaşında olan Mirkelam yaklaşır yanlarına, "Ben de bir şey çalabilir miyim?" der. Gitarı alır, çalar ve söyler: "İstanbul'da bir barda / Bir bardak şarap yanımda...". İskender Paydaş çok sever şarkıyı. İstanbul'da birbirlerinin izini kaybetseler de Mirkelam kaderini değiştirecek bu tanışmanın peşine düşer, Paydaş'ı arar bulur. 1986 yılında Kayahan Acar'la Eurovision Türkiye elemelerine katılır. Umur Turagay'ın klibi, Serra d'Autry'nin yarattığı imaj ve İskender Paydaş'ın sihirli düzenlemesiyle "Her Gece" bir gecede dillere dolanır. 1995 yılında çıkardığı albümü ile çok iyi bir satış grafiği yakalar, kendi adını taşıyan albüm bir günde 200 bin, toplamda 750 bin satar. 1988'de başladığı müzik kariyerini 34 yıldır sürdüren ünlü şarkıcı Mirkelam, dillere pelesenk olmuş şarkılarını sevenleriyle birlikte söylemek için geliyor.

Mirkelam bu akşam 22.00'da Dorock XL Kadıköy'de sahnede olacak.


GALERİDE BUGÜN

İkonalar

Ressam Bubi'nin "İkonolar" isimli sergisi, Bodrum'da ziyaretçilerini ağırlıyor.

Şair İlhan Berk anlatıyor:

"Ne zaman Bubi’nin resmini düşünsem, Beus’ün 'şase çıktı, resim öldü' sözünü anımsarım. Bubi için resim neredeyse seyir nesnesi olmamalıdır; satılmamalı bir duvarda asılmayı da düşündürtmemelidir. Değil mi ki, o sanatçının kişisel bir uğraşı, özel bir yaşama biçimidir. Araya başka bir şey girmemelidir.

Şimdiye değin bildiğimiz bütün resimler, tüketim toplumunun bir buluşu olmaktan öteye gitmemiştir. Eski ve yeni tüm akımlar için geçerlidir bu. Bütün bunlardan ister istemez şuraya geliyoruz: Olmayan bir resmi arıyor Bubi. Bunun da yolu tektir, bildiğimiz bütün resimlerin üstüne kusmak. Bubi’nin resimlerinde kendini zorlamadan ele veriyor bu tutum.

Açıkça görülüyor Bubi, Matisse gibi 'halk benim resimlerimden keyif alsın, şenlensin' demiyor, 'bakmasınlar onlara, onları yere indirsinler' diyor.

Resimleri çarpsın, yıksın, yıkma-parçalama sevinci versin istiyor. Bubi’nin resmi en başından bir protestodur, dahası neredeyse protesto bir ilkedir onda. Bir yaşama biçimidir, giderek, bu yüzden onun resimleri, mutluluk sevinç vermez. Başlangıçtaki kimi resimleri, sonra da, kağıtla oynaması, kağıda dikişler atması ve de kolajlara yumulması dışında gülmez onun resimleri; somurtur. Tedirginlik verir daha çok. Tüketici topluma karşı ayaklanmıştır kısacası. Toplum, çünkü birey olma hakkı tanımamıştır ona.

Bundandır ki, giderek, tuvali görmemeye, onu yadsımaya başlayacaktır Bubi. Resim artık bezle tutkalla olup bitmelidir. Böylece, resim, tuvalden taşarak, zanaatın bir parçası olmakla kalmamış, toplu işçilik isteyen bir uğraş haline gelmiştir. Bezler, ipler, urganlar, sanatçının fırçası yerine geçmiştir. “Resmetmeye” karşı adeta bir hınç oluşturmuştur Bubi, resmi tekmelemeye kadar açılmıştır.

Protestosunu günden güne sivrilterek

Geçtiği köprüleri bir bir yakarak

Dört bir yanını 'kafeslerle' çevirip, dünyaya oradan bakarak.

Nereye kadar?

Sonuna kadar, elbette."

Marina Yacht Club bünyesindeki Alternatif Sanat Mekânı meRQezart’ta 7 Temmuz'da kapılarını açan sergi, 28 Temmuz'a kadar izlenebilir.