Kültür Atölyesi 4 Temmuz

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

I Met a Girl - Bir Kızla Tanıştım (2020) - Luke Eve

2020 Avusturya yapımı dram ve romantik komedi türündeki "I Met A Girl" bu haftanın vizyon filmlerinden.

Filmin rejisör koltuğunda ilk uzun metraj filmini gerçekleştiren Luke Eve otururken, senaristliği Glen Dolman üstlendi.

Dünya prömiyerini, 25'inci Busan Uluslararası Film Festivali'nde yapan I Met A Girl, Australian Screen Editors tarafından Uzun Metraj Drama Dalında En İyi Kurgu Ödülü'ne aday gösterildi.

Başrollerinde Brenton Thwaites, Joel Jackson ve Lily Sullivan'ın yer aldığı yapım, "Peki ya hayallerindeki kişi ansızın karşına çıkarsa?" sloganıyla gösterime girdi.

Filmin konusu:

Batı Avusturya'nın Perth şehrinde yaşayan ve gelecek vadeden bir müzisyen olan Devon şizofreni hastasıdır. Kardeşi Nick’in bakımına muhtaç olan Devon, Nick’in eşi Olivia hamile kaldığında evden gönderilir. Hayatı bir anda altüst olan Devon, bu sırada Lucy isimli gizemli bir kadınla tanışır. Birlikte zaman geçirdikten Devon ve Lucy birbirlerine aşık olur. Devon, sevdiği kadının kardeşi ile tanıştırmak ister ancak Lucy planlanan buluşmaya gelmez. Lucy’nin evine giden Devon ve Nick gazete kağıtlarıyla kaplı boş bir ev bulunca Nick, kadının Devon'ın hayal ürünü olabileceğinden şüphelenmeye başlar. Akıl sağlığını kanıtlamak zorunda kalan Devon, bu sırada Lucy’nin kendisine bıraktığı "Benimle Sydney'de buluş" yazan bir not bulur. Devon, belki de sadece kafasının içinde olan sevdiği kadını bulmak için bir yolculuğa çıkar.

Eve, işlediği ruh sağlığı sorunlarını kapsamlı bir şekilde ekrana taşıyabilmek için senaryo hakkında akıl sağlığı kuruluşu SANE'e danıştı. Yönetmen, filmi "Akıl hastalığının sert bir tasviri değil. Hayali bir aşk hikâyesine sarılmış bir şizofren hastası hakkında bir hikâye" olarak tanımladı.

Punch Drunk Critics yazarlarından John Nolan, filmi şöyle değerlendirdi: "Bir çığır açmasa da I Met A Girl, baş kahramanın mustarip olduğu duruma karşı saygısını koruyarak, bu alt türün hayranlarına tam aradıklarını sunan takdire şayan bir iş çıkarıyor."

RAFLARDA BUGÜN

Bir Kediyi Terk Etmek - Babam Hakkında - Haruki Murakami

Japonya’nın 20 ve 21'nci yüzyıldaki en önemli ve popüler yazarlarından birisi olan Haruki Murakami'nin yeni kitabı "Bir Kediyi Terk Etmek" yeni çıkanlar raflarında yerini aldı.

İllüstrasyonları Gao Yan tarafından yapılan kitapta Murakami, babasını hatırlıyor.

Doğan Kitap tarafından basılan ve Ali Volkan Erdemir tarafından çevrilen roman, Murakami'nin Türkçeleştirilen 21'inci kitabı.

Tanıtım bülteninden:

Sıradan bir anı, sahile beraber bırakılan bir kedi, Murakami’nin babasına dair anılarının kapısını aralıyor. Hayatı ve hayalleri savaşla bölünen babanın öyküsünü kurgulamak, ailenin ve ülkenin de geçmişine bakmak anlamına geliyor. Murakami, yetişkin hayatında uzak olduğu babasıyla vedalaşırken, onun hem kişisel tarihindeki yerini gösteriyor hem de hayatları savaşla bitmiş veya dağılmış bir nesle saygı duruşunda bulunuyor…

Bir Kediyi Terk Etmek, Murakami’nin bugüne kadarki en kişisel anlatısı….

Yazar Hakkında: Haruki Murakami 

Yalnız insanları en iyi anlatan romancılardan olan Haruki Murakami, 1949’da Kyoto’da doğdu. Vaseda Üniver­sitesi’nde klasik drama eğitimi aldı. Nobel Edebiyat Ödülü listelerinde her yıl ismini görmeye alışık olduğumuz Murakami'nin kitapları, pek çok ödül aldı, eserleri tüm dünyada 50'nin üzerinde dile çevrildi.

Murakami’nin romanlarındaki en temel ortak yön, yalnızlık ve müziktir. Tuhaf ve yalnız karakterler, fantastiğin, büyülü gerçekçiliğin sınırlarını zorlayan kurgular yine Murakami romanlarında imza unsurlarıdır.

SAHNEDE BUGÜN

Yaşamaya Dair

Türk edebiyatının usta kalemi Nazım Hikmet'in "Yaşamaya Dair" şiiri bu kez de sahneye uyarlandı. Genco Erkal'ın Nazım Hikmet tutkusunun yeni ürünü olan "Yaşamaya Dair" adlı müzikli gösterisi, sahnelenmeye devam ediyor.

Usta şairin ölümünün 54. yıldönümü için Genco Erkal'ın uyarlayıp yönettiği oyunda, Tülay Günal başrolde Erkal'a eşlik ediyor. Piyano ve viyolonsel eşliğinde sahnelenen oyunda, başta Fazıl Say ve Zülfü Livaneli olmak üzere birçok bestecinin Nazım şarkıları da seslendiriliyor.

Usta kalemin Bursa Cezaevi'ndeki yaşamını, eşi Piraye'ye olan tutkusunu anlatan oyun, daha sonra sürgün yılları ve vatan hasretine odaklanarak, destansı yaşamından izlenimlerle noktalanıyor.

Bu şiirsel deneyim, edebiyat ve sahne sanatının müzikle birleştiği kültür bombası oyun, pazartesi akşamı saat 21.00'de Kadıköy Belediyesi Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro'da İstanbullu tiyatro severlerle buluşacak.

Serdar Ortaç

Bu akşam İstanbul'da Serdar Ortaç rüzgârı esecek. Poll Production organizasyonu ile gerçekleşecek Paraf Kuruçeşme Açıkhava Konserleri’nde Serdar Ortaç müzikseverlerle buluşuyor.

Türk pop müziğinin önemli ismi Ortaç, 28 yıllık müzik kariyerinin dillerden düşmeyen çıktılarını etkileyici sahne şovuyla harmanladığı bol tempolu bir konsere imza atmaya hazırlanıyor.

Hareketli parçalarıyla Türk pop müziği severlerin gönlünde taht kuran şarkıcı, İstanbul konseri ile sevenlerine unutulmaz bir gün yaşatmaya geliyor. 1994 yılında yayınladığı ilk albümü “Aşk İçin-Karabiberim” ile müzik dünyasına adım atan başarılı şarkıcı yükselişe geçtiği dönemlerden beri çok sayıda ödüle layık görülüyor. 1996 yılında çıkardığı ikinci albümü olan “Yaz Yağmuru”nun tamamını İspanyolca seslendirerek başarısını katlayan Ortaç'ın yeni parçaları da eskileri kadar gündem oluyor. “Mesafe”, “Gamzelim”, “Sana Değmez”, “Hadi Çal”, “Ne Bu Neşe” gibi sayısız şarkısıyla hayranlarına müzik ziyafeti verecek olan Ortaç, müzik ve dans dolu renkli bir gece yaşatacak.

Ortaç, saat 21.00'de Kuruçeşme Açıkhava'da sahnede olacak.

GALERİDE BUGÜN

Bitkisel Düşlem

Fransız sanatçı Jean-François Leal'in bitkiler dünyasını biçim bozumuna uğratarak üzerinde düşünmeye davet ettiği sergisi "Bitkisel Düşlem", bugün Ankara'nın kültür-sanat duraklarından.

Sergi, bitkileri yeniden yorumlamaya, yeniden keşfetmeye, tüm güzellikleri ve karmaşıklıkları içinde bitkilere yeniden değer vermeye davet ediyor.

"Bitkisel Düşlem, doğadan yeniden beslenmeye ve doğanın canlı varlıkları bitkilere karşı duyarlı olma ihtiyacından kaynaklanan sanatsal bir çalışmadır. Bitkileri yeniden yorumlamanın, renklerini değiştirmenin basit gerçeği bizleri, onları yeniden keşfetmeye, tüm güzellikleri ve karmaşıklıkları içinde yeniden değer vermeye davet ediyor. İlk bitkilerin varlığıyla bizim aramızda bir milyar yıldan daha fazla bir süreç var. Bitkiler sudan ilk çıkan canlılardır. Bizler, onlar ve Dünya’ya saldıkları oksijen sayesinde nefes alabiliyoruz. Bitkiler olmadan hayatta kalmamız imkansız."

Jeff Leal hakkında:

Jean-François Leal, 1987’den bu yana fotoğrafçılık ve yönetmenlik yapıyor. Fransa’nın Ardennes bölgesinde, Endülüslü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçı, görsel-işitsel alanındaki üniversite eğitimi ve gerçekleştirdiği seyahatler ona, yeni yerleri incelemek ve dönüştürmek için farklı bir evrenin kapılarını araladı.

17 Mayıs'tan bu yana ziyaretçilerini kabul eden sergi, Institut français bahçesinde 31 Temmuz'a kadar izlenebilir.