Kültür Atölyesi 31 Ekim

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Triangle of Sadness - Hüzün Üçgeni (2022) - Ruben Östlund

İsveç sinemasının ödüllü yönetmeninden bir ödüllü yapım daha. Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye layık görülen "Triangel of Sadness", günün vizyon filmi.

2022, ABD-Almanya-İngiltere-Fransa-İsveç-İsviçre-Meksika-Türkiye-Yunanistan ortak yapımı filmin senaryosu da Östlund'a ait.

Başrollerinde Charlbi Dean, Harris Dickinson ve Woody Harrelson'un yer aldığı film, İsveçli yönetmenin ilk İngilizce filmi. Dean'in ağustosta aniden ölümü öncesinde oynadığı son film olarak anılan Triangle of Sadness'in oyuncu kadrosunda ayrıca, Dolly de Leon, Zlatko Burić, Henrik Dorsin, Vicki Berlin bulunuyor.

Dünya prömiyerini 75'nci Cannes Film Festivali'nde yapan film, festivalde 8 dakika boyunca ayakta alkışlandı. Cannes'ın büyük ödülü Altın Palmiye'yi kazanan Triangle of Sadness'ın toplam 3 ödülü ve 3 adaylığı var.

Filmin konusu:

Carl ve Yaya, aslında birbirlerinin sosyal medya hesaplarını büyütmek için ilişki yaşıyormuş gibi davranan mankenlerdir. Sosyal medya tanıtımı karşılığında bir süper yatta ücretsiz lüks bir gemi yolculuğuna davet edilirler. Zengin konuklar arasında Rus oligark Dimitry ve eşi Vera; servetlerini silah üreterek kazanan yaşlı çift Clementine ve Winston; felç geçirdikten sonra sadece Almanca tek cümle söyleyebilen Therese; ve yalnız teknoloji milyoneri Jarmo vardır. Carl ve Yaya'nın, milyarder yolcuların tercih ettiği süper lüks bir gemideki zeninlik ve şatafat dolu seyahatlerinde başlarda her şey yolundadır. Ancak keyifli başlayan yolculukları, fırtınanın çıkmasıyla yarım kalır. Yat battığında, bir grup milyarder ve bir temizlikçi kadınla birlikte ıssız bir adada mahsur kalırlar. Hayatta kalma mücadelesinde, temizlikçi kadın balık tutmayı bilen tek kişi olduğu için eski hiyerarşiler alt üst olur.

BBC yazarlarından Nicholas Barber yıla damga vuran kara komedi için şunları söylüyor: "Triangle od Sadness, iki buçuk saat boyunca dünyanın durumuna bakıp sırıtıyor. Ama asla sıkıcı değil. Bunun nedeni, siyasi yorumun çok kurnaz olması ve kısmen de şaşırtıcı miktarda sıcaklık ve nüansa sahip olması. Östlund, durumların saçma olmasına karşılık filmdeki karakterleri hepimiz kadar insan olarak kurmuş."

RAFLARDA BUGÜN

Yolluk - Yavuz Türk

Yazar Yavuz Türk'ün yeni öykü kitabı "Yolluk", günün yeni çıkanı.

Baskısı İletişim Yayınları tarafından gerçekleştirilen Yolluk, Çağdaş Türk edebiyatının son çıktılarından.

Tanıtım bülteninden:

“Yüzme bilmem. Yükseklik korkum var. Loş ışıktan hoşlanırım. Küçükken iyi bilyalı yapardım. Bazıları bunu ‘tornet’ olarak bilir. Oğlumun ensesini öpmeyi severim. Hâlâ okumadığım Dostoyevskiler var. Otuz beş yaşımdan sonra mezarımı düşünmeye başladım. Kırkından sonra kendime mezar bakmaya başlayacağım. Portakalı, sobanın üstünde kızarmış ekmekle birlikte yemek hoşuma gider. Hiç evden kaçmadım. Genelde kovuldum.”

Alışılmadık, tuhaf, farklı olanın üzerimizdeki etkisi, ilk anda endişe vericidir çoğu zaman. İçine girdikten sonraysa alışılmadığın içindeki tanışıklığa, tuhafın sakladığı sahiciliğe, farklı olanın yabancı kışkırtıcılığına kapılırız yavaş yavaş. Yavuz Türk Yolluk’ta tuhaf karakterlerinin kederini, hayallerini ve kayıplarını samimiyetle paylaşırken, bazen “mırıldanarak”, bazen “cilalayarak”, bazen de ürkekçe “sürtünerek” ama mizahın kara tebessümünden hiç vazgeçmeyerek ilerliyor.

Yolluk, hayatın tökezleten, üzerimize su sıçratan yanlarıyla ince ince alay eden öyküler bütünü...

SAHNEDE BUGÜN

Caligula

Nobel Edebiyat ödüllü Fransız varoluşçu yazar ve filozof Albert Camus'nün 1944 tarihli oyunu "Caligula", bu akşam Başkentli izleyicisiyle buluşuyor.

Oyunun rejisörlüğünü ve dramaturgisini Ahmet Yapar üstlenirken koreografi Gülden Celen imzası taşıyor.

Caligula'nın oyuncu kadrosunda Yunus Beydoğan, Müberra Yüzgüleç , Kübra Özgün ve Celal Can Tanrıveroğlu yer alırken dansçı kadrosu, Gülden Celen, Yağmur Savaşkan, Kaan Kızıldere ve Furkan Şahin'den oluşuyor.

Oyunun konusu:

Roma’nın üçüncü imparatoru Caligula, aşırı savurganlığı, tuhaflığı, ahlâksızlığı ve acımasızlığıyla tanınır, despotluğuyla hatırlanır. Saltanatının yükseldiği dönemde rahatsızlanır ve uzun bir süre koma halinde kalır. Herkesin öldü sandığı bir anda uyanır ve o artık eskisi gibi değildir, haliyle Roma’da da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Sanat, edebiyat düşkünü, nazik bir adam, gözünü intikam, hırs ve ölüm bürüyen birine dönüşür. Senatoyu fes eder, cumhuriyeti ortadan kaldırır, Roma hazinesini eğlencelere, şatafata, lükse harcar, kız kardeşleriyle ilişkiler yaşar, önüne çıkan tüm engelleri ortadan kaldırır, kendi adaletini uygular.

Seksin, çıplaklığın, striptiz danslarının, kafes dövüşünün ve sahne tasarımının ön planda olduğu Albert Camus'nün ünlü eseri Caligula'nın farklı reji yorumu ve anlatımıyla tarihler öncesinden anlatacakları var...

Caligula, bu akşam saat 20.00'de CerModern Konferans Salonu'nda sahnede.

Serdar Ortaç

İstanbul'da bu akşam Serdar Ortaç rüzgârı esecek. Events Across Turkey’in bir kült haline gelen uluslararası ödüllü projesi An Epic Symphony, Ortaç'ı Night Flight Symphony Orchestra&Choir eşliğinde ilk kez ağırlıyor.

Türk pop müziğinin öne çıkan ismi Serdar Ortaç, 28 yıllık müzik kariyerinin dillerden düşmeyen çıktılarını etkileyici sahne şovuyla harmanladığı bol tempolu bir konsere imza atmaya hazırlanıyor.

Hareketli parçalarıyla Türk pop müziği severlerin gönlünde taht kuran şarkıcı Ortaç, İstanbul konseri ile sevenlerine unutulmaz bir gün yaşatmaya geliyor. 1994 yılında yayınladığı ilk albümü “Aşk İçin-Karabiberim” ile müzik dünyasına adım atan başarılı şarkıcı yükselişe geçtiği dönemlerden beri çok sayıda ödüle layık görüldü. 1996 yılında çıkardığı ikinci albümü olan “Yaz Yağmuru”nun tamamını İspanyolca seslendirerek başarısını katlayan şarkıcının yeni parçaları da eskileri kadar gündem oluyor. Ünlü sanatçı, “Mesafe”, “Gamzelim”, “Sana Değmez”, “Hadi Çal”, “Ne Bu Neşe” gibi sevilen şarkılarıyla hayranlarına müzik ziyafeti yaşatacak.

Müziğe ve dansa doymak isteyen seyircisinin beklentisini karşılayacak olan Ortaç, saat 21.00'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnede olacak.

GALERİDE BUGÜN

Boşluğu Biçimlendirmek / 51 Yılın Hikâyesi

Soyut resimleriyle uluslararası alanda tanınan ressam Prof. Dr. Tülin Onat'ın eserleri "Boşluğu Biçimlendirmek / 51 Yılın Hikâyesi" başlıklı sergiyle İstanbullu sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

Sanatçının başlangıcından bugüne 51 yıllık sanat hayatına ve sanatsal üretimlerine retrospektif bir açıdan yaklaşılan sergide, resim, desen, video ve rölyef-heykel gibi farklı ifade araçlarıyla ortaya konulan yüzden fazla eser yer alıyor.

Beşiktaş Belediyesi ve Beltaş A. Ş. iş birliğiyle düzenlenen sergiyle eş zamanlı olarak sanatçının tüm dönemlerini içeren kapsamlı bir sanatçı kitabı hazırlandı. Üç yıllık özverili bir çalışmayla oluşturulan Boşluğu Biçimlendirmek / 51 Yılın Hikâyesi adlı kitap, sanatçının estetik üretimleri üzerinden sanat hayatına odaklanırken görsel ve dizinsel bir arşiv niteliği taşıyor.

Serginin küratörü Meral Bostancı, Tülin Onat’ın kitabı için yazdığı önsözde, kadın olarak var olmanın, daha da ötesinde kadın sanatçı olarak var olmanın zorluklarına işaret ederek, izleyicileri farklı bir açıdan bakışa yönlendiriyor.

Onat’ın 51 yıllık sanat hayatındaki dönüşüm ve gelişimin ikonik örneklerini bir araya getiren retrospektif sergisi, Beşiktaş Akatlar’da bulunan MKM Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi’nde, 20 Kasım'a dek görülebilir.