Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

Kültür Atölyesi 27 Eylül

27 Eylül 2022 - Günün filmi, kitabı, sahne etkinlikleri ve sergisi...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Aşk, Mark ve Ölüm (2022) - Cem Kaya


1961 yılında başlayan Almanya'ya işçi göçünün müzikle dirsek temasını daha önce hiçbir yerde görülmeyen arşiv görüntüleri ve sanatçı röportajlarıyla, tempolu bir akışla sunan "Aşk Mark ve Ölüm", günün vizyon filmi.

"Remake, Remix, Rip-Off" belgeseliyle başarı toplayan yönetmen Cem Kaya'nın 2022, Almanya yapımı yeni belgeseli, Aşk Mark ve Ölüm, dünya prömiyerini Berlin Uluslararası Film Festivali'nde gerçekleştirdi.

Senaryosunu Cem Kaya ve Mehmet Akif Büyükatalay'ın beraber kaleme aldığı yapım, Berlin Film Festivali'nde 3 dalda ödüle aday gösterildi.

Filmin konusu:

Aşk, Mark ve Ölüm, Almanya'daki Türk göçmenlerin son 60 yıldaki hikâyelerini müzikle kurdukları ilişkilerle bağlayarak eğlenceli bir dille izleyiciye yansıtıyor. Cem Kaya-Mehmet Akif Büyükatalay ortaklığıyla izleyicisiyle buluşan bu sıra dışı belgesel, Almanya’daki Türkiyeli göçmenlerin, çocuklarının ve torunlarının yaşattığı bağımsız müzik kültürünün eşi benzeri görülmemiş hikâyesini eğlenceli ve dolambaçlı bir dille, ilk defa gün yüzüne çıkan arşiv görüntüleri eşliğinde anlatıyor. Türkiyeli göçmenlerin bağımsız, dolayısıyla da pek bilinmeyen müzikal dünyası, Almanya için eşsiz nitelikler taşıyor. Türkiye’den Almanya’ya taşan müziğin 60 yıla dayanan mirasını kutlayan Aşk, Mark ve Ölüm, hem savaş sonrası için alternatif bir tarih hem de içinde yer alan Köln Bülbülü Yüksel Özkasap, Derdiyoklar, Cavidan Ünal, Muhabbet, Killa Hakan, Kabus Kerim, Erci E. ve Hatay Engin gibi isimlerle müzikal anlamda bir ünlüler geçidi niteliğinde.

Ara yazılar, Almanca ve Türkçe arşiv görüntüleri, fotoğraflar, röportajlar ve unutulmaz sanatçıları ustalıkla bir araya getiren Aşk, Mark ve Ölüm, Türkiye ve Almanya ortak tarihinin öncü bir belgesi olarak değerlendirilebilir. Temponun hiç düşmediği çarpıcı anlatıda, müziğin sevda, para ve şiddetle nasıl temas ettiğini ve nasıl bir olduğunu göreceksiniz.



RAFLARDA BUGÜN

Dönüş: Babalar Oğullar ve Aradaki Memleket - Hisham Matar


Amerika doğumlu Libyalı yazar Hisham Matar'ın 2016 yılında yayımlanan Pulitzer Biyografi veya Otobiyografi Ödüllü anı kitabı "Dönüş: Babalar Oğullar ve Aradaki Memleket" (Orijinal adı: The Return: Fathers, Sons and the Land in Between), Türkçe baskısıyla yeni çıkanlar raflarında.

Baskısı Siren Yayınları tarafından yapılan kitap, Yasemin Çongar çevirisiyle okurla buluştu.

Tanıtım bülteninden:

“Odysseus kayıp olduğu sürece Telemakhos evden ayrılamaz. Odysseus evde olmadığı müddetçe, bilinmeyen her yerdedir.”

Kayıp bir babanın, kaybedilen bir ülkenin ve bir diktatörün altında kayıp yaşamların öyküsü: Dönüş. Hisham Matar, Pulitzer ödüllü bu metninde Kaddafi rejiminin ondan aldığı babasının izini sürüyor, bir yapbozun parçalarını birleştirircesine ilerleyerek geriye bakıyor. Rejim tarafından kaçırılan babasının ardından yirmi iki yıl sonra ülkesi Libya’ya dönen Matar, bu anlatıda umudu ve umutsuzluğu, varlığı ve yokluğu, kaybı ve kaybın devamında süregiden yaşamı ele alıyor; edebiyatın ve sanatın rehberliğinde çatallı yollar takip ederek sabit olmayan bir değişkeni, geçmişi inşa ediyor. Yayımlandığında The New York Times, Washington Post, Financial Times, The Guardian gibi mecralarda büyük övgüler toplayarak Yılın Kitapları arasında anılan ve PEN/Jean Stein Kitap Ödülü’ne layık görülen Dönüş, edebiyatın ve sanatın açtığı soluklanma alanında kişisel travmayı toplumsal tarihle birleştiriyor.

“Parçalanmış bir ailenin dokunaklı ve azimli öyküsü.” - Kazuo Ishiguro, The Guardian

“Klasik olmaya aday.” - Colm Tóibín



SAHNEDE BUGÜN

Yalnız Kadın


Başkentte bu akşam Nobel Edebiyat Ödüllü İtalyan oyun yazarı Dario Fo'nun kaleminden çıkan "Yalnız Kadın" izleyicisiyle buluşuyor.

Yazarın 1981'de kaleme aldığı Kadın Oyunları (Orijinal adı: Female Parts) isimli eserinden bir parça sunan Yalnız Kadın, Füsun Demirel çevirisi, Ali Gökhan Taze yönetmenliği, Yiğit Can Yüksel rejisi ve Melike Aktaş'ın performansıyla sahneye konuyor.

Tanıtım bülteninden:

"...bir kadın kendi evinde rahat bir giysiyle ütü bile yapamıyor, bunların yüzünden paltoyla ütü yapacağız artık…"

İtalyan yazar Dario Fo'nun "Yalnız Kadın" monoloğunda yansıtmış olduğu; tek uğraşı ev işleri olan dört duvar arasında kapalı kalmış bir kadının, çevresindeki kalabalığa rağmen var olan büyük yalnızlığını ve bu yalnızlığına eşlik eden şiddet ve tacizin kadın üzerindeki etkilerini ve dönüşümünü izliyoruz.

Kocasından şiddet gören, kadınlığını, kimliğini, dişiliğini keşfedememiş, evde sürekli kilitli bırakılan yalnız bir kadın... Karşı apartmana yeni taşınmış komşusuyla, kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren, trajikomik halini anlatan sohbetiyle bu akşam saat 20.00'de Bergüzar Sahne'de.



Emma Rawicz Quartet


Ödüllü İngiliz saksafoncu ve besteci Emma Rawicz, 32'inci Akbank Caz Festivali kapsamında bu akşam, İstanbul'da sahnede.

Müzikle uğraşmaya çocuk yıllarında keman ve piyano çalarak başlayan Emma Rawicz, 15 yaşında cazla, sonraki yıl da enstrümanı saksafonla tanıştı. Kısa sürede Londra’nın prestijli caz mekânlarında adı duyulan bir isim oldu. Gitarist Ant Law eşlikli, tamamı orijinal kompozisyonlarından oluşan ilk albümü “Incantation”ı Bridge The Gap etiketiyle geçtiğimiz mayıs ayında yayımladı.

Chris Potter, Ari Hoenig, Chick Corea gibi isimleri ilham kaynakları arasında gösteren Emma Rawicz, ferahlatıcı melodiler ve funk numaralarıyla zengin bir palete sahip modern caz örnekleri sunuyor. 2022 Parliamentary Jazz Awards’tan “En İyi Genç Müzisyen” ödülüyle ayrılan Rawicz, kayıtları tamamlanan ikinci albümü için Ivo Neame, Ant Law, Conor Chaplin ve Asaf Sirkis’ten oluşan bir orkestrayla birlikte çalıştı. London Jazz News tarafından “hızla yükselen bir yıldız” sözleriyle tanımlanan müzisyen ekibiyle, bu akşam İstanbullu caz dinleyicilerine müzik dolu bir akşam yaratmaya geliyor.

Saksafonlar ve flütte Rawicz'e; piyanoda Ivo Neame, basta Conor Chaplin ve davulda Asaf Sirkis eşilk edecek.

Emma Rawicz Quartet, bu akşam saat 19.00'da Akbank Sanat'ta.



GALERİDE BUGÜN

Son 10 Yılın Çıkmış Soruları


Sanatçı Damla Sari'nin "Son 10 Yılın Çıkmış Soruları" başlıklı ilk kişisel sergisi, bugün İstanbullu sanatseverlerin uğrak noktalarından.

Küratörlüğünü İlayda Abdik’in üstlendiği sergide, fotoğraf, video enstalasyon ve kinetik yerleştirmelerin bir araya geldiği bir seçki sunuluyor.

Sergi, fiziksel anlamda iki boyutun içine sıkışmış bir beden olarak sanatçı ve sessizliklerini bozmuş nesnelerin bedenlerine yerleşmiş ruh formları olarak ikiye ayrılabilir. Sanatçı çalışmalarını psikolojik durumlarını ortaya çıkarmaya her zaman hazır olan dışa dönük karakterler üzerine yaptığı gözlemlerin etrafında toplayıp, bu karakterlerin davranışlarının sanatçının üzerinde doğurduğu izlenimlerden hareketle; kinetik sanat, yeni medya ve enstalasyon işler üretiyor.

Sari, kimi zaman karşılaştığı kişilerin ruhlarının peşine düşüyor, kimi zamansa bulduğu bir nesnenin üzerinden sahibinin ruhuna ulaşmaya çalışıyor. Bunu hicivli bir yaklaşımla gerçekleştiren sanatçı, ortaya çıkan kişinin geçmişi üzerinden geleceğini inşa ediyor.

Bir eskicide, sokak ortasında ya da bir rüyada yakalıyor sanatçıyı nesneler. Sanatçı da onlara kendi öykülerini anlatma, karakterlere bürünme, oyun oynama kabiliyeti veriyor. Tekniğin olanaklarını nesnelere kullanım değerleri dışında nitelikler kazandırma için seferber ediyor. İşlerine koyduğu karşıt anlamlı, çok anlamlı isimlerle sözcükleri de nesnelerin emrine veriyor.

Serginin omurgasını "nesnenin bakışı" ve "nesne olarak bakış" kavramlarının oluşturduğunu düşünmek mümkün. Nesnelerin bakış taşıyıcısı olmaları ve bakışın bizzat bir nesne olarak gözden bağımsızlaşması Lacan’cı psikanalizin temel tartışmaları arasında yer alır. Nesne, belli bir görüş noktasına konumlanmış özne için görüntüye dönüşür ama özne de nesnenin nazarı altındadır. Hatta o henüz bakmadan önce, çoktan görülmüştür. Damla Sari’nin işlerinde kullandığı nesneler de görürler, izler ve takip ederler. Hatta onlar bizzat gözden kurtulmuş bakışın gövdeleridir. Sanatçı özne bu bakışı teninde hisseder. Ve nazardan korunmak için iki zıt yöntem geliştirir; ya kendini örter, perdeler ya da soyunur, gözün tam bebeğine yerleşir.

Açılış 10 Eylül'de gerçekleştirilen Son 10 Yılın Çıkmış Soruları, 11 Ekim'e kadar Art On İstanbul'da izlenebilir.