Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

Kültür Atölyesi 24 Ekim

24 Ekim 2022 - Günün filmi, kitabı, sahne etkinlikleri ve sergisi...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Bandırma Füze Kulübü (2022) - Ömer Faruk Sorak


Türk sinemasının son dönemde öne çıkan yönetmenlerinden Ömer Faruk Sorak'ın, oyuncu kadrosuyla dikkat çeken yeni filmi "Bandırma Füze Kulübü", beyaz perdede.

2022, yerli TRT ortak yapımı filmin gerçek bir hikâyeden esinlenen senaryosu, Mustafa Uslu, Mert Dikmen ve Ayberk Olgay tarafından kaleme alındı.

Filmin başrollerinde son zamanların popüler isimlerinden Alinaz Boz, Deniz Can Aktaş ve Erkan Kolçak Köstendil yer alıyor.

Filmin konusu:

Bandırma Füze Kulübü, "Otur oturduğun yerde!" diyenlere inat, hayalleri çalınsa da pes etmeyen, kısıtlı imkânlara ve karşılaştıkları tüm engellere rağmen, ülkelerinden uzakta, dünyanın bir ucu NASA’da hayallerine ulaşıp gökyüzüne füze göndermeyi başaran Bandırmalı lise öğrencilerinin gerçek hikâyesini konu alır.

60 yıl kadar önce, dünyayı kasıp kavuran bir bilinmez vardı: Uzay. Böyle bir dönemde, Balıkesir, Bandırma'da bir grup lise öğrencisi, bu bilinmezin üstüne giderek Bandırma Füze Kulübü isimli bir kulüp kurar. Grubun hayali, uzaya bir roket göndermektir. Sputnik'ten ilham alınarak hayalleri fezaya taşımak için kurulan Bandırma Füze Kulübü, ne uzay programı, ne devlet desteği, ne de maddi güçleri olmadan imkânsızı başarmak isteyen bir grup öğrencinin eseridir.



RAFLARDA BUGÜN

Medya Gerçeği - Noam Chomsky


Modern dilbilimin babası Amerikan dilbilimci, filozof, bilim insanı, yazar, eleştirmen ve politik aktivist Noam Chomsky'nin 1989 yılında kaleme aldığı kitabı "Medya Gerçeği" (Orijinal adı: Necessary Illusions Thought Control In Democratic Societies), günün yeni çıkan kitabı.

Baskısı Alfa Yayınları tarafından gerçekleştirilen kitap, Osman Akınhay ve Abdullah Yılmaz ortak çevirisiyle okurla buluştu.

Tanıtım bülteninden:

Yıllar önce, zavallı bir kuşun petrole bulanmış, çaresiz görüntüsü karşısında dehşete kapılıp lanetler yağdıracak kadar hassas olduğumuz günlerde, çoğu kadın ve çocuk 100 bine yakın insanın gökyüzünden yağan bombalar altında ölümünü, sıcak odalarımızda kahvemizi yudumlayıp havai fişek gösterileri gibi izlemiştik.

Anlaşılan Guy Debord'un 1968'lerde öngördüğü “Gösteri Toplumu” gerçekleşmişti. 11 Eylül saldırısının hemen ardından ABD’nin bir “cezalandırma eylemi” olarak giriştiği Afganistan operasyonu, Şaron'un bütün pervasızlığıyla Filistin şehirlerini yakıp yıkması ve Arafat’ı kuşatma altında tutmasının yanı sıra “Irak operasyonu”, o günlere hem ne kadar uzak hem de ne kadar yakın olduğumuzu gösterdi.

Bu süreç içinde, medyanın “rızanın üretilmesi”ndeki ve “güdümlü gerçeklik yaratılması”ndaki rolü hiç değişmedi. Medya daha incelikli yöntemlerle düşmanları şeytanlaştırırken, yandaşlarını melekleştirmekten vazgeçmedi. Medyanın sermaye ve iktidarla ilişkisi her geçen gün tarafların meşruiyetini daha çok kemiren bir sorun olarak ortaya çıktı.

Noam Chomsky, bu kitabında, medyanın hükümet, sermaye ve elit kesimlerle sıkı fıkı bağları ve çıkar ilişkileri temelinde işleyiş mekanizmasını, özellikle Orta Doğu, Filistin ve Nikaragua’dan zengin örneklerle gözler önüne sermektedir.



SAHNEDE BUGÜN

Yastık Adam


İrlandalı çağdaş oyun yazarı, Oscar ödüllü film yönetmeni ve senarist Martin McDonagh'ın 2003 yılında kaleme aldığı oyun "Makasçı" (Orijinal adı: The Pillowman), haftanın ilk gününde prömiyeriyle Başkentli izleyicisiyle buluşuyor.

Ozan Demircioğlu yönetmenliğinde ve Yusuf Eradam çevirisiyle sahneye konan ödüllü Yastık Adam, Tansel Aytekin, Göktuğ Metin, Burgaç Döğüşcü ve Hüseyin Oçan'ın performanslarıyla izleyici karşısına çıkıyor.

Oyunun konusu:

Genellikle çocuklara yönelik şiddeti anlatan kısa öyküler yazan Katurian, öykülerinden bazıları yakın zamanda yaşanan çocuk cinayetlerine benzediği için iki dedektif Ariel ve Tupolski tarafından tutuklanır. Kardeşi Michal'in cinayetleri itiraf ettiğini ve Katurian'ı suçladığını duyduğunda, idam edilmek için istifa eder, ancak hikâyelerini yıkımdan kurtarmaya çalışır. Oyun, Katurian'ın, ebeveynleri tarafından işkence gören Michal'in seslerini duyarak rahatsız edici hayal gücünü nasıl geliştirdiğini anlatan otobiyografik "Yazar ve Yazarın Kardeşi" de dahil olmak üzere, Katurian'ın birçok hikâyesinin hem anlatımlarını hem de canlandırmalarını içerir.

Oyun, gerçekle hayal dünyası arasındaki var olan öykülerin sorgulanmasıyla başlıyor. Çocuklar baş kahramanlar. Peki, şimdi hangi öykü gerçek? Hangi öykü kurmaca? Öfke, kimlik, birey, polis şiddeti ve aile; bütün bunlar masumiyet ve özgürlük içerisinde… Ölmenin ve öldürülmenin başa çıkılmaz denklemi bozuluyor.

Soluksuz bir gerilim, sorgulama…

Yastık Adam, bu akşam saat 20.00'de Bambu Sahne'de.



İlkay Akkaya


Yüreklere dokunan parçaların müzisyeni İlkay Akkaya, 30 yılı aşan sanat hayatının sevilen çıktılarını dinleyicisiyle birlikte seslendirmek için bu akşam Başkent'te sahnede.

Profesyonel müzik çalışmalarına Grup Yorum'a katılarak başlayan İlkay Akkaya, bir süre İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na devam eder. Ayrıca özel şan dersleri alan sanatçı, Grup Yorum ile "Berivan/Haziranda Ölmek Zor" ve "Türkülerle" albümlerinde çalışır. 1989'da Tuncay Akdoğan ile birlikte Grup Yorum'dan ayrılır.

10 Ocak 1990'da Tuncay Akdoğan ve İsmail İlknur'la birlikte Grup Kızılırmak'ı kuran Akkaya, Grup Kızılırmak ile şu ana kadar on üç albüm çıkarır. Türkiye içi ve dışında konserlere çıkan müzisyen, çeşitli gazete ve dergilerde haftalık yazıları yayınlanır.

Grup Kızılırmak'la çalışmalarını sürdürürken bir yandan da solo çalışmalar yapar. 1990-1992 yılları arasında Ankara Birlik Tiyatrosu tarafından sahnelenen Pir Sultan Abdal oyununun müziklerini yapan Grup Kızılırmak'ın bu oyuna diğer katkısı, Tuncay Akdoğan'ın ve İlkay Akkaya'nın oyuncu olarak sahnede yer almasıydı.

Akkaya, 1990'da Tarık Akan ve Füsun Demirel'in oynadığı "Bir Küçük Bulut" filminin müziğini yapar.

Birçok müzisyenin ve grubun albümlerine konuk sanatçı olarak destek verir. İlk solo albümü olan "Kül"ü 1997'de yayınlar. 1999'da "Salkım Söğüt" adlı ortak bir çalışmada yer alır. Daha sonra 2000'de "Unutma" adlı ikinci solo albümü yayınlanır. Üçüncü solo albümü olan "Yine" 2003'te yayınlanır. Aralık 2005'te piyasaya sürülen solo albümü olan "Yalnız" ile bir müddet albüm çalışmalarına ara verir. Bu süreçte Grup Kızılırmak içindeki anlaşmazlıklar sebebiyle İsmail İlknur'un ayrılmasıyla grup dağılır. Akkaya, 2010 yılında "Gelmedin Diye" albümüyle dönüş yapar. 2013 yılında "Umut" albümü çıkar. 2015 yılında "Hayat" albümünü piyasaya sürer.

İlkay Akkaya, bu akşam saat 20.00'de Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde sahnede olacak.



GALERİDE BUGÜN

Arada - Abode And Point To The Eye


Su altı fotoğrafçılığındaki özgün çalışmalarıyla bilinen sanatçı Saygun Dura'nın Van Gölü'nde sürdürdüğü 5 yıllık çalışmasını izleyicisiyle buluşturduğu "Arada" başlıklı sergi, İstanbullu sanatseverleri ağırlamaya devam ediyor.

Küratörlüğünü Prof. Dr. Ergin Çavuşoğlu'nun üstlendiği Arada, göç ve terk edilmişlik kavramlarını, su altında inci kefali ve mikrobiyalitlerle sembolleştiriyor.

Tanıtım ve reklam fotoğrafçılığındaki kariyerini kendi atölyesinde su altı fotoğrafçılığına taşıyan Saygun Dura’nın "Arada" adlı sergisi, sanatçının Van Gölü’nde çektiği ve beş yıl boyunca üzerinde titizlikle çalıştığı inci kefalinin göçü ve Van Gölü’nün mercanları diye bilinen -gerçeküstü heykelleri andıran- mikrobiyalitleri kapsıyor.

Van Gölü’nün eşsiz florasında yaptığı su altı çekimlerinde; göç kavramını inci kefalinin yeni yuvalar arayışıyla; terk edilmişlik kavramınıysa doğal su altı oluşumları mikrobiyalitlerle sembolleştiren Saygun Dura, sanatseverlere büyülü dünyalar sunuyor.

İnci kefalinin hayatta kalmak ve türünü devam ettirmek için çıktığı göç yolculuğunu içeren sergi, aynı zamanda bazı yerlerde 40 metreden başlayan dünyanın en büyük mikrobiyalitlerine sahip Van Gölü’nün eşsiz florasına da odaklanıyor.

Su üzerindeki "yaşam" ve "canlılık" ile suyun altındaki terk edilmiş bir antik kenti andıran "kimsesizlik" olguları Dura’nın fotoğraflarında izleyiciyi sürreel tablolar hissiyle sarmalıyor.

Açılışı 22 Eylül'de gerçekleştirilen Arada, 5 Kasım'a kadar pazartesi hariç her gün 12.30-19.00 saatlerinde Pera Palace Hotel, Galata Fuaye’de izlenebilir.