Kültür Atölyesi 24-25 Eylül

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE HAFTA SONU

Reflection - Akis (2021) - İlker Savaşkurt

Harlem Uluslararası Film Festivali’nden "En İyi Film " ödülüyle dönen yerli film "Reflection", beyaz perdede.

Ödüllü ilk filmi “Damat Koğuşu”yla adından söz ettiren İlker Savaşkurt’un yönetmenliğini üstlendiği Reflection, yönetmenin ikinci uzun metraj sinema filmi.

2021, Türkiye yapımı Reflection'un senaryosu, Mehmet Kala'nın 2012 yılında kaleme aldığı tiyatro oyunundan Savaşkurt ortaklığında uyarlandı.

Başrollerinde Selçuk Yöntem ve Taro Emir Tekin'in yer aldığı yapım, yerli filmlerinden ayrılan sıra dışı senaryosuyla İngilizce olarak çekilen bir Türk filmi olma özelliğini taşıyor.

Dünya prömiyeri, New York'ta düzenlenen 16'ıncı Harlem Uluslararası Film Festivali'nde gerçekleştirilen film, festivalden "En İyi Film" ödülüyle döndü.

Türkiye'de ilk kez 28'nci Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde gösterilen Reflection ayrıca, Sofya’da gerçekleştirilen Uluslararası CineLibri Film Festivali’nin de resmi seçkisi kapsamında izlendi.

Filmin konusu:

İstanbul'un popüler bir bölgesinde oteli bulunan Ashu, özel konukları için son hazırlıkları yapmaktadır. Birbirinden tamamen farklı karakterde olan konuklar, otele yavaş yavaş giriş yapmaya başlarken her şey yolunda gözükür. Zihinsel engelli bir adam olan Sisto ve kız arkadaşı Domino, gezgin üniversite öğrencileri Peso ve Sandra, mutlu bir aile olan Mary, Steve ve kızları, genç çift Raven ve Shadow otele geldiklerinde, rahat ve huzurlu bir akşam geçirmeyi planlar. Ancak Ashu'nun onlar için bambaşka bir planı vardır. O, bilge görünümlü bir adam olan Sodom'u konuklarla bir araya getirerek, misafirlerini hayatta seçimleriyle yüzleştirir ve onların gizli yaşamlarını gün yüzüne çıkarır.

İstanbul'un turistik açıdan popüler bir noktasında yer alan bir otelde geçen fantastik dram ve gerilim türündeki film, aynı otelde bir araya gelen farklı milletlerden insanların yalanlar, yüzleşmeler ve erken bir kıyamet etrafında birleşen hikâyesini anlatıyor.

RAFLARDA HAFTA SONU

Emilia Galotti - Gotthold Ephraim Lessing

Aydınlanma çağının önde gelen temsilcilerinden Alman eleştirmen, yazar Gotthold Ephraim Lessing'in 1772 yılında kaleme aldığı, "Emilia Galotti" (Orijinal adı: Emilia Galotti. Ein Trauerspiel in fünf Aufzügen) isimli tiyatrosu, yeni çıkanlar raflarında.

Can Yayınları'nın kısa klasikler kategorisinden çıkan kitabın Türkçe çevirisi, Anıl Alacaoğlu tarafından yapıldı.

Kitabın konusu:

Emilia Galotti, Prens Gonzaga’nın saplantılı arzusunun nesnesi haline geldiğinde, Kont Appiani’yle evlenmek üzeredir. Prens bu evliliğe engel olmak için her yola başvurmayı göze alınca Appiani’ye düğün yolunda pusu kurulur.

Alman edebiyat ve sanat eleştirmeni G.E. Lessing’in ilk kez 1772’de sahnelenen Emilia Galotti’si, farklı aşk ve evlilik anlayışlarını karşı karşıya getirmenin ötesinde, politik bir burjuva dramı olarak öne çıkar. Lessing’in erdem ve ahlakı egemenlerin inisiyatifinden kurtardığı oyun, toplumdaki adaletsizliğin ve yükselen orta sınıfın mutsuzluğunun nedenini yönetenlerin keyfî iktidarına bağlar.

SAHNEDE HAFTA SONU

Rüya Oyunu

Avrupa ve Amerikan tiyatrosu üzerinde derin etkileri olan İsveçli oyun yazarı August Strindberg'in 1901 yılında kaleme aldığı, Alman dışavurumcu tiyatrosunun temellerini attığı eseri "Rüya Oyunu" (Orijinal adı: Ett drömspel), bu hafta sonu Başkentli tiyatroseverler için sahnede.

Öncü Alper uyarlaması ve yönetmenliğiyle izleyicisiyle buluşan oyun, Gül Ekşi ve Rukiye Ateş performanslarıyla sahneye konuyor.

Oyunun konusu:

Oyundaki ana karakter olan Vedik dininin tanrısı Indra'nın kızı Agnes, insanlığın sorunlarına tanıklık etmek için dünyaya iner. Tanrının kızı, insanın her türlü ıstırabını yaşadıktan sonra, insanlara acınması gerektiğini anlar. Sadece rüyayı yaratan şairin, insan acılarından etkilenmemiş olduğunu görür. Sonunda cennete dönen Agnes, yaşadıkları sonrasında uzunca düşünecektir.

Tanıtım bülteninden:

Modern Batı uygarlığı, tarihte, gerçek bir anomali olarak ortaya çıkar: Az çok bütünüyle bilebildiklerimiz içinde tamamen maddi yönde gelişmiş tek uygarlık, Batı uygarlığıdır. Rönesans denen olayla aynı anda başlayan bu canavarca gelişme, kaçınılmaz olarak, karşılığında, zihinsel bir gerilemeyi de beraberinde getirmiştir; eşdeğerli demiyoruz, çünkü söz konusu bu iki alan arasında, hiçbir ortak yan yoktur. Bu gerileme öyle bir noktaya varmıştır ki bugünkü Batılılar, saf zihnin ne olduğunu bilemez, hatta böyle bir şeyin varlığına bile ihtimal veremez olmuşlardır. Bu yüzden de sadece doğu uygarlıklarını değil, artık en az bu uygarlıklara olduğu kadar, ruhunu kavrayamadıkları Avrupa Orta Çağı'na da tepeden bakmaktadırlar.

Aklı, yalnızca maddeye üstünlük kurmada ve onu pratik amaçlara uydurmada kullanan, bilimi kendi kısır döngüsü içinde, sanayide ürüne dönüştürüldüğü ölçüde değerli bulan insanlara, tamamen kuramsal bir bilginin yararını nasıl anlatmalı?

Strindberg'in en beğenilen ve etkili dramalarından olan Rüya Oyunu, cumartesi akşamı 20.00'de ve pazar günü 15.00'te Yakîn Sahne'de.

Pera & Mavi Gri

Ankara kökenli, alternatif rock gruplarının öne çıkanlarından Pera, cumartesi akşamı Başkent'te. Pera, cumartesi akşamını sevilen şarkılarıyla seslendirecek ve son dönemlerin öne çıkan alternatif müzik gruplarından Mavi Gri ile sahneyi paylaşacak.

Vokal ve gitarda Gökhan Mandır, davulda Hakan Ünalan, gitarda Barış Ceylan ve bas gitarda Hüseyin Deniz ile alternatif Türk rock'ının öne çıkan gruplarından Pera, 10 yıllık kariyerinin sevilen ürünlerini dinleyicisiyle birlikte seslendirecek.

2012 yılından itibaren profesyonel kariyerlerine başlayan Pera, geride kalan 9 yıla 6 stüdyo albümü ve her biri büyük beğeni kazanan 14 tekli sığdırmayı başardı. Birçok üniversitede "yılın grubu" unvanını kazanan, reytinglerde öne çıkan dizlerde parçaları çokça duyulan, her yıl verdikleri konserlerle 350 binden fazla dinleyicisiyle buluşan Pera, Başkentli dinleyenlerine müzik dolu bir gece yaşatmaya geliyor.

Pera ve Mavi Gri'nin IF ve Atlantis Yapım iş birliğiyle Ankaralı müzikseverlerle buluşacağı cumartesi akşamında program, saat 21.00'de Armada AVM Açıkhava Sahnesi'nde başlayacak.

GALERİDE HAFTA SONU

Kibele’nin Gözünden

İstanbullu sanatseverler bu hafta sonu, genç kuşağın öne çıkan isimlerinden sanatçı Belmin Pilevneli'nin "Kibele'nin Gözünden" başlıklı 4'üncü solo sergisinde buluşuyor.

Sergide, dünyayı ve doğal kaynakları tehdit eden, başlangıcı Sanayi Devrimi’ne dayanan ancak önemi yeni yeni kavranan ve ülkeleri birbirine düşüren en elzem sorunlardan biri, küresel ısınma sanatçının bakış açısıyla izleyiciye sunuluyor.

Pilevneli, çokça işlenen bu konuyu, farklı bir perspektifle mitolojik, naif ve romantik bir açıdan görsellere döküyor. Tüm canlıları tehdit eden bu gerçeğin nedenlerini, etkilerini ve hissettirdiklerini analığı, üremeyi, dişiliği, bereketi simgeleyen, doğayla özdeşleştirilmiş eski inanışlardaki ana tanrıça Kibele’nin gözünden resmediyor. Zaman içinde geliştirdiği kendine özgü gofraj baskı tekniğiyle kabarttığı ya da topladığı atıklarla kendi yaptığı kağıtlara akrilik, mürekkep ve kara kalemle soyut ve yarı-soyut resimler yaparak oluşturduğu bu çağdaş sergide, yazdığı şiirler de izleyicinin karşısına çıkıyor.

Konunun, yumuşak hatlı resimlerle soyutlaştırarak aktarılma sebebi olarak insanlığın her zaman bir dualite içinde yaşadığı ve ülkelerin ve bireylerin yapıp etmelerinin umut doğuran sonuçlarının olabileceğini hatırlatmak olarak aktarılıyor.

Sergide, Kibele bugün gördüklerinden her ne kadar memnun kalmasa da onun bereketinin yani doğanın gücünün yadsınamaz olduğu ve atılan doğru adımların gelecek için büyük umutlar doğurabileceği gösteriliyor.

Açılışı 10 Eylül'de gerçekleştirilen Kibele'nin Gözünden, 8 Ekim'e kadar pazar-pazartesi hariç her gün 11.00-19.00 saatleri arasında Galeri FE'de izlenebilir.