Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Kültür Atölyesi 23 Ağustos

23 Ağustos 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Ooops! The Adventure Continues - Ooops! Sevimli Tayfa (2020) - Sean McCormack & Toby Genkel


Günün vizyon filmi, çocuklar kadar animasyon severlerin de sinematografisi, renk skalası, konusu ve karakterleriyle hayran kalacağı bir animasyon "Ooops! The Adventure Continues".

2020, Almanya-İrlada-Lüksemburg ortak yapımı filmin yönetmenliği, Sean McCormack ve Toby Genkel tarafından yapıldı.

Senaryosunu Richie Conroy ve Mark Hodkinson yazdığı Ooops! The Adventure Continues, Hollywood Medyada Müzik Ödülleri ve Ivor Novello Ödülleri'nde aday gösterildi.

Filmin konusu:

Büyük selden sonra devasa bir gemide yaşamaya başlayan hayvanlar, ayak basacak bir kara bulamazlar. Gemide gittikçe azalan yiyecek stokları nedeniyle durumun vahim olduğu ortadadır. Etoburlar ve otoburlar arasındaki kırılgan barış her an bozulabileceği bu ortamda en iyi arkadaşlar Finny ve Leah, oyun oynadıkları sırada kaza eseri gemiden denize düşerler. Bir sal üzerinde hayatta kalmaya çalışan ikili bu kez de fırtınaya yakalanır. Fırtına sonucu sal ikiye bölününce Finny ve Leah farklı yönlere savrulur. Finny, başka hayvanların da bulunduğu gizemli bir yere giderken Leah volkanlarla çevrili bir adaya varır. Sonunda karaya basmış olmanın mutluluğunu yaşasalar da birbirlerini bulup içine düştükleri durumdan kurtulmak için ellerinden gelen her şeyi yapmak zorundalardır.



RAFLARDA BUGÜN

Salambo - Gustave Flaubert


Eleştirmenler tarafından modern romanın kurucusu kabul edilen Fransız Yazar Gustave Flaubert'in 1862 yılında kaleme aldığı tarihi romanı "Salambo" (Orijinal adı: Salammbô), yeni baskısıyla yeni çıkanlar raflarında.

Sel Yayıncılık tarafından basılan kitabın, Fransızca aslından çevirisi Yaşar Avuç tarafından yapıldı.

Tanıtım bülteninden:

Aşkla şehvet, zulüm ve savaşın soğuk yüzüyle yoğrulmuş iki ayrı kutbu ve de onların getirdiği yıkımı ele alan, tasvirlerini Flaubert'in realizme duyduğu eşsiz sadakatle âdeta ilmek ilmek dokuduğu, üslubuyla Marcel Proust'a ön açan eşsiz bir tarihi romandır Salambo.

Hıncın ve kinin isyan ateşiyle harlanmaya yüz tuttuğu Kartaca'da, umulmadık bir anda filizlenen bir sevdanın hikâyesidir bu. Savaşın yaraları henüz sarılmamışken kan revan içinde bir başka hezimete kucak açanların, körleşmiş umutların ve beyhude cüretkârlığın, özgürlüğe ve sükûnete hasret kalanların hikâyesi...

İmkânsızın dile gelip kanlı canlı bir düşe dönüştüğü, derinlere gömdükçe köklenip yeşeren, engelleri yerle bir etmeye yeminli bir aşkın yoluna taş koyabilmek mümkün mü?..

Salambo Gustave Flaubert tarafından yazılmış bir romandır. Özet olarak Gustave Flaubert, 1851 yılında Roma'da bir kadına rastlar. O an, zihninde Salambo'nun fiziksel görünüşü canlanır. Romandaki tutkulu aşık Matho'nun anlatımıyla; gür kaşlarının altındaki iri gözleri, zafer taklarının altındaki güneşi andıran bir kadındır bu. Sözcüklerin ahengini yakalayabilmek için cümleleri bir kuyumcu gibi işleyen Flaubert, romanı altı yılda tamamlar. Yazar, Salambo'da kurmacanın yanı sıra tarihi bakımdan gerçek kabul edilen olaylara yer verir. Kartacalılar ile paralı askerler arasındaki heyecanlı, sürükleyici savaş sahneleri üzerine kurulu romanın en can alıcı noktası ise; Kartacalı komutan Hamilkar'ın güzel kızı Salambo ile paralı askerlerin elebaşı Matho arasındaki gönül ilişkisidir. Böylece, tarihi bir romandan öte, şiirsel anlatımıyla da dikkati çeken, etkileyici bir eser ortaya çıkar.



SAHNEDE BUGÜN

Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince, Ama Şimdi İyi


İngiliz Oyun Yazarı Lucy Kirkwood tarafından 2009 yılında kalem alınan "Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince, Ama Şimdi İyi" (Orijinal adı: It Felt Empty When the Heart Went At First But It Is Alright Now), bu akşam İzmir'de sahnede.

Halil Artur yönetmenliğindeki oyunun çevirisi Seçil Honeywood tarafından yapıldı.

Bilge Dalkara'nın oyunculuğuyla sahneye konan oyunda, ışık ve seste Doğuş Hüsmen yer alıyor.

Oyunun konusu:

Odessa'dan kalkan bir feribotla, hiç bilmediği bir ülkeye hayalleri peşinden sürüklenen Dijana, aslında hiç ummadığı bir hikâyenin daha ilk günden tam da içine sürükleniyordu.

Pasaportu elinden alınarak fuhuşa zorlanan Dijana, bu bataklıktan kurtulmak isteyen her kadın gibi pasaportu karşılığı belirlenen meblağı tamamlayıp özgürlüğüne kavuşacağı günü umutla bekliyordu.

Dijana, o sabah Karaköy İskelesi’ne yanaşan Odessa feribotundan indiğinde, hayallerinde daha iyi bir yaşam ve mutlu bir gelecek umudu vardı. Ama onun için planlananlar, hayallerinden çok başkaydı. İnsan tacirlerinin eline düşüp pasaportları ellerinden alınıp, evlerde kilitli tutularak fuhuşa zorlanan yüzlerce kadından yalnızca biri Dijana. Bize kendini zaman zaman dayanılması güç bir gerçeklik ve ironiyle anlatıyor.

Tek perdelik oyun, bu akşam saat 20.30'da Bi'nevi Sahne'de izleyicisiyle buluşuyor.



Tan Taşçı


Türkiye'nin en çok dinlenen pop müzik şarkıcılarından Tan Taşçı, bu akşam Balıkesirli dinleyicisiyle buluşuyor.

Hannover Hildesheim'de dünyaya gelen Taşçı, polifonik korolarda uzun süre şarkı söyler. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı korosuna katılır. Şan dersleri alır. 13 Mayıs 2005'te kendi bestelerinden oluşan "Rica Ederim" adlı ilk albümünü yayınlar ve kısa zamanda büyük bir dinleyici kitlesine ulaşır. Ardından 2'nci albümü "Sözümü Tutamadım"ı Erol Köse imzasıyla sunar. Kendi şarkılarının yanında bir de Sezen Aksu'dan "Geçer" adlı sevilen şarkıya da albümünde yer verir. 24 Mayıs 2008 tarihinde "Yıldızlar da Kayar" isimli sözü ve müziği Ferdi Tayfur'a ait olan şarkıyı coverlar. 1 Haziran 2009'da, "İşaret" adlı 4'üncü albümünü yayınlar ve "Sanma ki Yaşıyorum" adlı şarkıyı yeniden yorumlar.

Sanatçı 2010 yılında "Taş Yürek" adlı 5'inci albümünü, 2011 yılında Serdar Ortaç'la beraber seslendirdiği "Benim Gibi Olmayacak" adlı single'ı yayınlar. Tan 2012 yılında "İlk" adını taşıyan albümünü müzik severlerin beğenisine sunar. 2013 yılında aranjör Yasin Keleş ile birlikte, sözleri Aysel Gürel'e ait "Ara Ara" adlı şarkıyı yeniden yorumlar. Bu yıla "Paşa Paşa" adlı parçasıyla damga vurur.

Bayhan Prodüksiyon organizasyonuyla gerçekleştirilecek konser için Tan Taşçı saat 21.00'de Ayvalık Amfi Tiyatro Sahnesi'nde olacak.



GALERİDE BUGÜN

Renklerin Ötesinde

  

Bodrumluların bugünkü kültür-sanat durağı, Ressam ve Mimar Ayşegül Öngel'in "Renklerin Ötesinde" isimli resim sergisi.

2004 yılından günümüze kadar kişisel ve karma sergilerle eserlerini sanatseverle buluşturan Ayşegül Öngel, tuval üzerine akrilik boya kullanarak lekesel tarzda dışavurumcu 37 eserini sanatsevelerin beğenisine sundu. Sergisi hakkında açıklamalar yapan Ayşegül Öngel, asıl mesleğinin mimarlık olduğunu ifade ederek şunları söylüyor:

“İş hayatımın en yoğun olduğu dönemde dahi resimden hiç ayrı kalmadım. Resim yapmak ve yeni eserler keşfetmek en büyük tutkum oldu. Genel olarak tuval üzeri akrilik boya ve karışık teknik kullanarak lekesel tarzda dışavurumcu ve soyut çalışıyorum. Açık kompozisyon içerisinde kendi şekillerimi ve renk uyumunu yakalamak gayreti içerisindeyim. Resim yaparken adeta renklerin ve şekillerin macerasına ortak oluyorum. Bu heyecan verici yolculukta bir duygudan ötekine sürükleniyorum. Kimi zaman alabildiğine ferah, sonsuzluk kadar geniş. Daralıyorum bazen, yaptığım ne varsa bozmak istiyorum! İşte tam o anda, siyah bir inci gibi kendini ele veren bir imgelemin peşinden gidiyorum. Hani o, hayatın köşe bucak kaçtığımız lezzetsiz tarafları var ya, onlar, benzeri bulunmaz bir ilham kaynağına dönüşüyor. Ve her defasında ben susuyorum, renkler konuşmaya başlıyor. İnanın ki başlangıçta ne söyleyeceklerini ben de bilmiyorum. Her seferinde merakla bekliyorum. Benliğimde duyumsadığım soyut sözlüklerin varlığını kimseyle doğrulamam mümkün olmuyor. Bunun yerine renklerin ve şekillerin sesleri her ruhun derinliğinde başka türlü aksediyor.”

Açılışı 17 Ağustos'ta gerçekleştirilen Renklerin Ötesinde, 30 Ağustos'a kadar Osmanlı Tersanesi Kaymakamlık Sanat Galerisi'nde izlenebilir.