Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

Kültür Atölyesi 21 Temmuz

21 Temmuz 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Les Cahiers - Hatıra Kutusu (2021) - Joana Hadjithomas & Khalil Joreige

Kanada, Fransa ve Lübnan ortak yapımı, Kanada'dan Lübnan'a uzanan bir coğrafya; günümüzden 1980'lere uzanan bir zaman yolculuğu sunan "Les Cahiers" haftanın vizyon filmlerinden.

MUBI'de gösterimde olan yapım, tarihin özel hayat üzerine düşen gölgesini ustalıkla sergiliyor.

Filmin senaryosu, Fadette Drouard ortaklığıyla Hadjithomas ve Joreige tarafından yazıldı.

Les Cahiers'in başrollerinde Rim Turki, Manal Issa ve Paloma Vauthier yer alıyor.

2021 Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı'ya aday gösterilen bu güçlü aile dramının 6 adaylığı daha var.

Variety'den Jay Weissberg, film için şunları söyledi: "Hadjithomas ve Joreige'in farklı ölçü ve dokuların anlamlı bir şekilde yan yana getirilmesi de dahil olmak üzere görüntüyü yaratıcı şekilde ele alışı, avangard uygulamalara alışık olmayan izleyiciler için hiç bu kadar erişilebilir olmamıştı ve bu son derece kişisel bir film olsa da çok sayıda izleyiciyle çok güçlü bir rezonansa sahip olacak."

Filmin konusu:

Montreal’de yaşayan anne-kız Maia ile Alex'e bir Noel günü Maia’nın 1980’lerde Beyrut’ta arkadaşına emanet ettiği bir kutu gelir. Kutunun içinde Maia'nın günceleri, kasetleri ve fotoğrafları vardır. Maia, geçmişini kurcalamayı hiç istemese de ergen yaşlardaki kızı Alex, annesinin Lübnan İç Savaşı dönemindeki çalkantılı, yoğun duygularla dolu gençlik günlerinin gizemini çözmek ister.

Les Cahiers, yirmi yılı aşkın geçmişten gelen bir kutu dolusu anının bir anne-kız ilişkisi üzerindeki etkisini konu alıyor. 80’li yıllarda, iç savaş atmosferinin hakimiyeti altındaki Lübnan’da gençliğini yaşamaya çalışmak zorunda kalan Maia, savaş ortamından kaçarak Paris’e taşınan arkadaşı Liza’ya düzenli olarak içerisine ses kayıtları ve fotoğraflar koyduğu mektuplar gönderir. Maia’nın gençliğini sergileyen küçük bir müze niteliğinde olan bu kutu, Liza’nın vefat etmesiyle Fransa’dan Maia’nın şimdiki adresine, yani Kanada’ya ulaşır ve Alex’e annesinin hiç bilmediği gençlik hâliyle tanışma fırsatı sunar.

Joana Hadjithomas ve Khalil Joreige, bu incelikli büyüme hikayesinde geçmişin hatıralarını günümüze taşıyor. Savaşın vurduğu 80’ler Beyrut’unda genç olmanın coşkusunu ve travmasını arşiv görüntülerinden ustaca faydalanarak aktaran Les Cahiers, izleyicisini kuşaklar arası sıcak ve sevgi dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Yapıtlarında yakın tarih yazımı ve görüntülerin hafızayla ilişkisini irdeleyen Hadjithomas ve Joreige, bugüne kadarki bu en yetkin ve olgun filmlerinin yapımında Hadjithomas’ın kendi günceleriyle Joreige’nin çektiği savaş fotoğraflarından yararlanarak deneysel tekniklerle harmanladıkları filmde hayal gücüyle gerçeği karıştırmayı amaçladılar.


RAFLARDA BUGÜN

Sibirya Hayali - Per Petterson

Norveçli romancı Per Petterson'ın 1996 yılında kaleme aldığı kitabı "Sibirya Hayali", (Orijinal adı: Til Sibir) ilk baskısıyla raflarda.

Metis Yayınları tarafından Petterson'un "At Çalmaya Gidiyoruz", "Lanet Olsun Zaman", "Nehrine", "Reddediyorum", "Benim Durumumdaki Erkekler" ve "Ardından"ından sonra yayımlanan 6'ncı kitabının Norveççe aslından çevirisi Banu Gürsaler Syvertsen tarafından yapıldı.

Tanıtım bülteninden:

“Yandaki bölmeyi dene,” diyor Jesper tahta perdenin arkasından seslenerek. “Dorit yatıyor orada, çok iyi huyludur.”

Aradaki yolda duruyor ve Jesper’in sakin sakin nefes alışını dinliyorum. Bakışlarımı bölmesinde uyuyan Dorit’e çeviriyorum, geniş sırtı karanlıkta giderek daha iyi seçiliyor. Eğilip Dorit’in sırtını okşuyorum.

“Konuş onunla,” diyor Jesper, ama ben ne diyeceğimi bilemiyorum, şu an dilimin ucuna gelenleri yüksek sesle söyleyemem. Bölme daracık, hiç boş yer yok, Dorit hafifçe dönse beni tahta perdeye yapıştırır. Hayvanın boynunu okşuyorum, sonra da kulağına eğilip cesur kurşun asker masalını anlatmaya başlıyorum. Masalın sonuna, kurşun askerin alevlere karşı koyarken yavaş yavaş eridiği bölüme gelince öne doğru yatıyor ve kollarımı hayvanın boynuna doluyorum, pencereden içeri dolan rüzgârın nasıl balerini havalandırıp alevlere doğru sürüklediğini, ateşe düşen balerinin nasıl kayan yıldız gibi parladığını ve alevlerin söndüğünü anlatıyorum, masalımı bitirdiğimde soluk bile almaktan korkuyorum.

1934 yılının Noel gecesini yaşıyoruz, Jesper ve ben her şeyin nefes aldığı bir ahırda iki ayrı bölmede, iki ayrı inekle sarmaş dolaş yatıyoruz, belki de uykuya dalıyoruz, çünkü gerisini pek hatırlamıyorum.


SAHNEDE BUGÜN

Aşık Veysel

Ankara Devlet Tiyatrosu'nun yaz temsilleri kapsamında bu akşam "Aşık Veysel" oyunu izleyiciyle buluşuyor.

Rejisör koltuğunda Alpay Ulusoy'un yer aldığı tek perdelik oyunun yazarı ve başrolü Osman Nuri Ercan.

Oyunun konusu:

Oyun, sazı ve sözüyle halka mal olmuş, ünü Türkiye sınırlarını aşmış bir büyük değerimiz olan Aşık Veysel'in küçük yaşta gözlerini kaybettiği için yaşadığı zorluğa rağmen hayata tutunmasını, bu zorlukları aşmak için verdiği mücadeleyi, yaşama olan bağlılığını, içindeki sevgiyi, hoşgörüyü, karşısındakine duyduğu anlayış ve saygıyı, gözleri görmediği için askere gidemediği halde milli mücadele yıllarında İstiklal Savaşı'na katılmak için nasıl can attığını, içindeki Cumhuriyet ve Atatürk sevdasını anlatmaktadır. Aşık Veysel, insanın içinde bulunduğu en zor durumda dahi isterse, inanırsa, çalışırsa ve azmederse neler başarabileceğini bizlere de tüm dünyaya da göstermiş ve kanıtlamıştır.

Gölge canlandırma tekniğinin kullanıldığı ve ünlü halk ozanının türkülerinin seslendirildiği oyun için Ercan, bağlama dersleri aldı.

Müzik ve sahne performansını birleştiren bu temsil, başkentliler için ilginç bir deneyim vadediyor. Aşık Veysel, bu akşam 20.30'da Ankara DT Macunköy Açık Hava Yaz Sahnesi'nde.


Bülent Ortaçgil

Türk müziğinin duayen ismi Bülent Ortaçgil, sanat hayatının 50'nci yılını sürpriz konuklarıyla kutladığı bir konsere imza atmak için bu akşam Muğla'da.

Ortaçgil, 1974 yılında "Benimle Oynar Mısın" ile başladığı müzik hayatında efsaneleşti ve kuşakları oyununa davet etti. Ada Müzik’ten yayınladığı "Elli Buçuk" albüm son çalışması ile yola devam ediyor. Usta müzisyenin yıllardır kendi kulvarında başarıyla ürettiği şarkıların her biri birer klasik olarak müzik tarihinde yerini aldı.

Sanatçının, müzik yolculuğundaki 50'nci yılının kutlamaları kapsamında yayınladığı son albümü "Elli Buçuk" albümü başta olmak üzere şarkılarından seçmeler, bu akşam dinleyiciyle bir araya geliyor.

50 yıldır dillerden düşmeyen şarkılarıyla Ortaçgil ve dostlarıyla müzik dolu bir gece geçirmek isteyenler bu gece saat 21.00'de Ayaklı Göl, Köyceğiz'de buluşacak.


GALERİDE BUGÜN

Aşina

Aşina Projesi sergisi, bugün İstanbulluların kültür-sanat duraklarından.

Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki kültürel diyaloğu ilerletmek amacıyla başlatılan Aşina Projesi, AB Çalışmaları Merkezi Derneği tarafından yürütülüyor. Türkiye’deki kültür üreticilerine açık bir çağrı ile başlamış olan çalışmada, bir araya getirilen bağımsız jüri tarafından başvurular değerlendirildi. Yaklaşık bir yıl süren bu üretim süreci sonucunda 6 sanatçının kitabı yayınlandı: "Fire Walk"-Burcu Yağcıoğlu&Ülgen Semerci, "Simetrinin Kırılması" (Breaking of Symmetry)-Efe Murad&Sina Zeytinoğlu, "The Book of Conversations"-Fatih Gençkal, "Good Deed Bad Deed "-İpek Aşıkoğlu&İpek Çınar, "Hakim Tepeler" (Commanding Heights)-Sevgi Ortaç ve "Görmenin Kenarında" (On the Edge of Seeing)-Sevil Tunaboylu. Aşina, üretimine destek olduğu her yayını, sanatçıların uzun zamandır paylaşmayı beklediği hikâyeleri ortaya çıkaran ve yıllar içinde oluşturduğu sanatsal pratiğinden beslenen bir sanat eseri olarak ele alıyor.

Türkiye’deki sanatçıların sanatçı kitabı üretimine destek olmak ve bu üretimlerin Avrupa’daki görünürlüğünü sağlamak için oluşturulan Aşina, üretimine tam destek verdiği altı sanatçının kitabını, Bilsart’ta gerçekleştireceği proje sonu sergisinde, sıra dışı bir interaktif video enstalasyonuyla kamuyla paylaşıyor. Sergi için sanatçılarla yakından çalışan Aşina ekibi, sanatçı kitaplarını sergilemenin yanı sıra, kitapların oluşum süreçlerinden ve içeriğinden beslenen çeşitli objeleri ortak bir alanda sergileyerek, duyusal bir alan yaratmaya çalışıyor. İzleyicinin kullanılması için yerleştirilen mikroskobik kameralar, sanatçıların sergilediği nesnelere mikroskobik seviyeden bakma imkanı sağlıyor ve objelerin dokusallığı, kitapların dokusallığını hatırlatmayı amaçlıyor. Elde edilen interaktif görüntülerin 3’lü video ekranında sergilenmesiyle oluşturulan enstalasyon, kitapların dokunulabilir ve kullanılabilir birer sanat objesi olmasını benimseyerek, izleyicisiyle farklı bir diyalog oluşturmayı amaçlıyor.

20 Temmuz'dan bu yana kapıları açık olan sergi, 30 Temmuz'a kadar Beyoğlu'nda izlenebilir.


KÜLT(ür)lenelim...

Donnie Darko - Karanlık Yolculuk (2001) - Richard Kelly

2001 Amerikan yapımı "Donnie Darko", yönetmen Richard Kelly'nin başyapıtı, bugünün kült filmi.

Kelly'nin ilk uzun metraj filmi olan Donnie Darko prömiyerini 2001 Sundance Film Festivali'nde yaptı. Filmin ilginç web sitesi, hayranların dikkatini çekmeyi başaran bir PR çalışması olarak değerlendirildi.

Senaryosunu da Kelly'nin kaleme aldığı yapımın başrollerinde Jake Gyllenhaal, Jena Malone ve Mary McDonnell yer alıyor. Donnie Darko, "Brokeback Mountain" ve "Zodiac" gibi filmlerle kariyerini sürdüren Jake Gyllenhaal'ın keşfedilmesinde önemli bir faktör oldu.

Gary Jules'ün Mad World şarkısı film müziği olarak seçilen Donnie Darko, 12 ödül ve 16 adaylığa sahip.

"Hayat uzun ve çılgın bir yolculuktur. Bazı insanlar sadece daha iyi yönlere sahiptir" sloganıyla gösterime giren Donnie Darko, 2000'li yılların en dikkat çeken yapımları arasında değerlendiriliyor.

Filmin konusu:

1980'lerin sonunda geçen öyküde Donnie Darko adındaki 16 yaşındaki sorunlu bir lise öğrencisi gerçek olmayan görüntüler görmeye başlar. Terapide, uyurgezerliğe meyilli ve hayali bir arkadaşa sahip olan Donnie, dünyanın yakın sonunu tahmin eden Frank adında bir altı metrelik bir tavşan gördüğünü anlatır. Tuhaf bir kazadan kılpayı kurtulan Donnie, bir yandan hayali arkadaşı Frank'in uyumsuz manipülatif talimatlarını takip ederken, bir yandan da banliyödeki genç yaşamına yön vermek durumundadır.

4 Columns yazarlarından Amy Taubin film için şunları söylüyor: "Donnie Darko'nun etkisi görsel olarak incedir, ancak Gyllenhaal'ın mahzun bakışlarında, çökmüş boyun ve omuzlarında yankılanan bir depresyon ve yaratılan endişe havası, Donnie'nin kafasındaki bilginin kaldırılamayacak kadar ağır olduğunu düşündürür. Donnie Darko, Gyllenhaal'ın performansı olmadan düşünülemezdi, hâlâ iyi bir kariyerin en unutulmazı."