Vitor Pereira'dan Ferdi Kadıoğlu iddiası
Vitor Pereira'dan Ferdi Kadıoğlu iddiası
Boca Juniors'tan Medina için Fenerbahçe açıklaması
Boca Juniors'tan Medina için Fenerbahçe açıklaması
Edirne Sarayı rıhtımı gün yüzüne çıkıyor
Edirne Sarayı rıhtımı gün yüzüne çıkıyor
Az gören çocuklara okul uygulaması
Az gören çocuklara okul uygulaması
123456789
Vitor Pereira'dan Ferdi Kadıoğlu iddiası
Vitor Pereira'dan Ferdi Kadıoğlu iddiası
Boca Juniors'tan Medina için Fenerbahçe açıklaması
Boca Juniors'tan Medina için Fenerbahçe açıklaması
Edirne Sarayı rıhtımı gün yüzüne çıkıyor
Edirne Sarayı rıhtımı gün yüzüne çıkıyor
Az gören çocuklara okul uygulaması
Az gören çocuklara okul uygulaması
123456789

Kültür Atölyesi 18 Ağustos

18 Ağustos 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Sous le ciel d'Alice - Lübnan Semaları (2020) - Chloé Mazlo


Lübnan asıllı yönetmen Chloé Mazlo'nun ilk uzun metraj filmi, "Sous le ciel d'Alice", MUBI'de gösterimde.

2020, Fransa yapımı filmin senaryosu Yacine Badday ve Chloé Mazlo tarafından kaleme alındı.

Başrollerinde Alba Rohrwacher, Wajdi Mouawad ve Isabelle Zighondi'nin yer aldığı yapım, Lumières Ödülleri'nde En İyi İlk Film; San Francisco Uluslararası Film Festivali'nde Yeni Yönetmen ödülüne aday gösterildi.

Filmin konusu:

Ellili yıllarda genç Alice, doğum yeri olan İsviçre dağlarını terk ederek Beyrut'un güneşli ve hareketli kıyılarına gider. İlk Lübnanlıyı uzaya göndermeyi amaçlayan ilginç bir astrofizikçi olan Joseph'e delicesine aşık olur. Alice, Joseph'in akrabalarına çabucak uyum sağlar, ancak yıllarca süren "tatlı hayattan" sonra iç savaş, çiftin "cennet bahçesini" talan etme tehdidiyle tüm ağırlığını hissettirir.

Chloé Mazlo'nun kendi aile destanından esinlenen büyüleyici ilk filmi, savaş zamanı güvencesizliğinin üzerinde yükselen aşkın gücüne kararlı bir inanca sahiptir. Alba Rohrwacher'den büyüleyici bir dönüşle film, canlı aksiyon ve animasyon arasında kayar ve tarihin yeniden anlatımına yeni bir yaklaşım önerir.

Cineuropa yazarlarından Fabien Lemercier, Sous le ciel d'Alice için şunları söylüyor: "Böylesine dramatik bir tarihsel konuyu ele alırken, Chloé Mazlo, savaşın aile mikrokozmosu üzerinden incelendiği birçok filmin işaret ettiği yolları takip edebilirdi. Ama animasyon dünyasından gelen bu yönetmen, özgün kişiliğe sahip bir sanatçı ve çok kişisel bir filmi benzersiz bir tarzda sunuyor."



RAFLARDA BUGÜN

Korkunun Krallığı - Attilâ İlhan


Türk şiirinin kasketli şairi Attilâ İlhan'ın 1987'de kaleme aldığı şiir kitabı "Korkunun Krallığı" yeni baskısıyla yeni çıkanlar raflarında.

İş Bankası Kültür Yayınları tarafından baskısı yapılan kitap, okuyucusuyla buluştu.

Tanıtım bülteninden:

İnsana, insanlığa has duygulardan; aşktan, özlemden, acıdan, öfkeden şiirler yaptı bize. Yaşadığımız dünyayı değiştirebileceğimizi söyledi mısra mısra. Bu yüzden de korkuttu “kral”ları Attilâ İlhan…

Bu kitapta okuyacağınız şiirler, bu ülkenin kocaman bir “Korku Krallığı”na dönüştüğü 12 Eylül döneminde yazılmış ve o dönemin baskıcı, her türlü özgürlüğü yok eden, sindirici, kanatıcı, çürütücü ortamını anlatıyor. Sirenler çalıyor mısralarında; zincir şakırtıları kol geziyor, sokaklardan kan sızıyor, bir insan ağlıyor bazen, bir kadın acıdan sarhoş oluyor…

Attilâ İlhan (1925-2005), Menemen’de doğar. Lisede bir kız arkadaşına yazdığı Nâzım Hikmet şiirleriyle yakalanıp 16 yaşında tutuklanır ve okuldan uzaklaştırılır. 1944’e kadar okuma hakkı elinden alınır. İstanbul’da Işık Lisesi’nde eğitimini tamamlayıp İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydolur. Yığın ve Gün gibi dergilerde şiirleri yayımlanır. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar yayımlanır. 1949’da, Nâzım Hikmet’i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris’e gider. Bu harekette aktif rol oynar. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturur. Türkiye’ye dönünce yine izlenmeye başlar. Sansaryan Han’daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynar. 1951’de Gerçek gazetesindeki yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Paris’e gider. Fransa’daki bu dönem Attilâ İlhan’ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmaya başlar. On beşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza atar. Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürütür. Aynı yıllarda Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlar. 1973’te Ankara’ya taşınır. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazar. 1981’den sonra İstanbul’da yaşayan Attilâ İlhan gazetecilik serüvenine Milliyet, Gelişim Yayınları ve Cumhuriyet’te devam eder. Türkiye’nin en üretken yazarlarından olan İlhan’ın genç yaşlarında başladığı düşünme ve yazma serüveni ölümsüzlüğe göçene kadar sürer.



SAHNEDE BUGÜN

Metin Akpınar ile Muhabbet


Başkentliler bu akşam, Türk tiyatrosunun dev ismi Metin Akpınar ile sohbet etme deneyimi yaşayacak.

Selçuk Metin yönetmenliğinde gerçekleştirilecek 2 perdelik oyunun moderatörlüğünü Zeynep Miraç üstleniyor.

Tanıtım bülteninden:

“Keşke bir kere sohbet edebilseydim.”

Metin Akpınar denince en çok kurulan cümlelerden biri… Artık mümkün!

Metin Akpınar yeniden seyircisiyle buluşuyor.

Mizahtan siyasete, müzikten yemeğe, umuttan aşka konuşacak çok konu var.

O anlatacak, biz dinleyeceğiz. Biz soracağız, o cevaplayacak. Belki geçmişin tatlı anıları arasında dolaşacak, belki gelecekten konuşacağız.

Sonra da “Dün akşam neredeydin?” diye soranlara gururla söyleyeceğiz:

“Metin Akpınar ile sohbet muhabbette!”

Bu değerli dakikaları sahnede seyircisiyle paylaşacak olan Akpınar, bu akşam saat 21.00'de ODTÜ MD Vişnelik Çim Amfi sahnesinde olacak.



Edis&Gazapizm


Fanta Fest ile Türkiye'yi dolaşan Edis ve Gazapizm'in ilk durağı Ankara.

Pop müzik alanında son dönemin en sevilen ve yetenekli isimleri arasında gösterilen Edis'in birbirinden güzel şarkılarını unutulmaz sahne şovlarıyla birleştireceği Fanta Fest'te, rap müzik dünyasının önemli isimlerinden Gazapizm, en beğenilen parçalarını sevenleri için seslendirecek.

8 yıl aradan sonra sonra tekrar başlayan Fanta Fest, bu akşamki Ankara durağından sonra farklı şehirlerde devam edecek.

Londra'da doğan Edis Görgülü, İzmir'de büyür. Lise ve üniversite yıllarında okul eğitiminin yanı sıra müzik eğitimi de alır. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni kazanınca İstanbul'a yerleşerek albüm hazırlamak için hemen çeşitli kişilerle iletişim kurmaya çalışır ancak başarılı olamaz. Bunun üzerine oyunculuğa başlar.

Mart 2018'de ilk stüdyo albümü "Ânı" piyasaya sürmeden önce çıkardığı teklilerle ün kazanır. Aralık 2014'te çıkış teklisi "Benim Ol" ile eleştirel başarı yakalar ve şarkı, Türkiye'de bir hit olarak MusicTopTR Resmî Listesi'nde iki numaraya kadar ilerler. Ardından yayımladığı "Dudak" (2016) ve "Çok Çok" (2017) teklileri de benzer şekilde Türkiye'de iki numara olurken "Roman", bir numaraya yükselir.

Anıl Murat Acar, sahne adıyla Gazapizm, 1988’de Elazığ’da dünyaya gelir. Rap müziğe 2003 yılında başlayan Acar, 2012'de Konak, İzmir'de "Argo İzmir"i kurar. 2014'te "Yeraltı Edebiyatı" albümünü yayınlar. Sokak ağzıyla bestelediği parçalarıyla ilgi görür. 2016'da "Bir Gün Her Şey" adlı albümünü yayımlar. Çukur adlı dizide "Heyecanı Yok" adlı şarkısının yer bulmasıyla büyük kitleler tarafından tanınır. Şarkı, Türk dizilerinde rapin daha fazla görünür olduğu bir döneme denk gelir ve etkili olur. "Unutulacak Dünler" (2020) adlı şarkısı Türkiye'de en çok dinlenen şarkılar arasında yer alır.

Müzik dolu bir akşam için Edis ve Gazapizm, bu akşam saat 21.00'de Ankamal Otopark sahnesinde olacak.



GALERİDE BUGÜN

Yaz


İstanbulluların bugünkü kültür-sanat durağı, "Yaz" Karma Resim Sergisi.

İç mimari tasarımında sanatın iyileştirici gücünden ilham alan, sağlık ve sanatın iç içe geçtiği Memorial Bahçelievler Hastanesi, “Yaz” isimli karma resim sergisine ev sahipliği yapıyor.

Memorial Sağlık Grubu ve Bahariye Sanat Galerisi iş birliği ile hazırlanan “Yaz” Karma Resim Sergisi, Memorial Bahçelievler Hastanesi Sanat Galerisi’nde sergilenmeye başlandı. Resim sanatçıları; Abdurrahman Kaplan, Ali Rıza Özkale, Aylin Menekşe, Aynur Yalçıner Sencan, Ayşe Ülker Usman, Başak Demirci, Benan Çokokumuş, Betül Ketenci, Bilge Akon, Dagmar Göğdün, Deniz Deniz, Esra Nurten Gül, Funda İyce Tuncel, Ecevit Üresin, Nur Ulubil, Nurten Kocagözoğlu, Özlem Akalın, Saadet Bakır, Serap Elver, Şebnem Altuntaş, Şule Aktaş, Ümit Gezgin, Ünsal Toker’in eserlerinden oluşan “Yaz” Karma Resim Sergisi’nde, farklı tekniklerle hazırlanmış birçok eser sanatseverlere sunuluyor.

Yazın pozitif renklerinden ağırlıklı olarak mavi, yeşil ve sarının hüküm sürdüğü, meraklılarına görsel şölen sunan eserler; mavinin sakinleştirici, yeşilin doğayla bütünleştirici ve çekiciliği temsil eden sarının heyecan verici etkisiyle ziyaretçileri büyüleyici ve farklı duyguları harekete geçiren bir ambiyans oluşturuyor. Özgün baskılar, yağlı boya, sulu boya ve akrilik teknikleriyle hazırlanmış Yaz adlı sergi, renklerin insan ruhunda uyandırdığı olumlu duyguları ön plana çıkarıyor.

Açılışı 11 Ağustos'ta gerçekleştirilen Yaz, 1 Eylül’e kadar Memorial Bahçelievler Hastanesi Sanat Galerisi’nde sanatseverlerin içini ısıtacak.



KÜLT(ür)lenelim...

Witness for the Prosecution - Beklenmeyen Şahit (1957) - Billy Wilder


7 Oscar'lı Amerikan yönetmen Billy Wider'ın 1957, ABD yapımı "Witness for the Prosecution", günün kült filmi.

"Zamanımızın en heyecan verici eğlencesi!" sloganıyla gösterime giren film, Polisiye edebiyatının en önemli isimlerinden İngiliz yazar Agatha Christie'nin 1925 yılında yazdığı "Traitor Hands" adlı kısa hikâyesinin 1953 tarihli tiyatro uyarlamasına dayanır.

Senaryosunu Billy Wilder ve Harry Kurnitz'in birlikte uyarlayıp yazdıkları filmin başrollerinde Tyrone Power, Marlene Dietrich ve Charles Laughton yer alıyor.

IMDb listesinde "En İyi 100 Film" arasında 64'üncü sırada yer alan Witness fo the Prosecution, En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülleri dahil tam 6 dalda Oscar'a, 5 dalda Altın Küre'ye ve BAFTA'ya aday gösterildi.

Filmin konusu:

Yatılı hemşiresi ve doktorları tarafından emekli olmaya zorlanan Londralı yaşlı ve deneyimli avukat Sir Wilfrid Robarts, ağır hastalığına rağmen cinayetle suçlanan genç bir adamın ilginç bulduğu davasını üstlenir. Mahkeme süreci ilerledikçe davanın seyrini değiştirecek çok ilginç ve beklenmedik gelişmeler yaşanır.

Bazı olayların geriye dönüşlerle anlatıldığı filmin dönem için yenilikçi biçimsel tekniklerle dolu olduğu söylenebilir.

Sürprizli bir sonu olan bu mahkeme geriliminin sonunda yazılar akarken duyulan bir dış ses, seyircilerden filmin konusunu ve sonunu dostlarına ve yakınlarına anlatmamaları için ricada bulunur.

Alfred Hitchcock filmlerinin tematik özelliklerini barındıran Witness for the Prosecution için Hitchcock bir röportajında insanların bu filmi Billy Wilder'ın değil de kendisinin çektiğini sandıklarını söyler.