Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

İhanetle yüzleşme anı: Son Akşam Yemeği

Rönesans İtalya'sının en önemli ismi Leonardo da Vinci'nin 1495 yılında resmettiği "Son Akşam Yemeği" (Özgün adı: Il Cenacolo veya L'Ultima Cena), ressamın Mona Lisa'dan sonra en ünlü çalışması olarak kabul ediliyor. İsa'nın son akşam yemeğinin tasvir edildiği fresk, Rönesans ressamları tarafından çokça işlenen konunun en bilinen resimlerinden biri.

Gülara Subaşı


Leonardo da Vinci, eseri, Dük Ludovico Sforza'nın isteği üzerine 15'inci yüzyılda Milano'da, Santa Maria delle Grazie manastırının yemek salonuna yapar. Rahiplerin yemek yediği salona uygun bir resim olması için konusu, İsa’nın havarileriyle yediği son akşam yemeği olarak belirlenir.

Dört kanonik İncil'de de anlatılan bir sahneyi tasvir eden Son Akşam Yemeği, sanat tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. İncil’de İsa ve havarilerinin son akşam yemeği özetle şu şekilde geçer:

Yahudilerin Hamursuz Bayramı'nın birinci gününe denk gelen, Kutsal Cuma'dan önceki perşembe akşamında, Havariler sofranın nerede hazırlanacağını sorarlar. İsa, onlara yemek yiyecekleri evi söyler. Akşam olduğunda hepsi evde bir masa etrafında toplanır. Bu sırada, On İki Havari'den biri olan Yahuda İskariot, İsa’yı öldürmek isteyen baş rahiplere, otuz gümüş karşılığında Hz. İsa’yı ele vereceğine dair söz vermiştir.

İsa, hep birlikte yemek yerlerken şöyle der: "Size derim ki içinizden biri beni ele verecek!"

Çok üzülen havariler telaşlanarak "Ben miyim" diye sormaya başlar.

İsa şöyle cevap verir: "Benimle birlikte sahana ekmek banan biri, bana ihanet edecek. Tanrı’nın Oğlu alnına yazıldığı için gidiyor, ama Tanrı’nın Oğlu’na ihanet edenin vay haline! Hiç doğmamış olsaydı, onun için daha iyi olurdu."

İşte o zaman Yahuda İskariot, "Ben miyim" dediğinde İsa, "Ağzınla söyledin" der.

Yemekten sonra İsa ihanete uğrar, tutuklanır, yargılanır ve ertesi gün çarmıha gerilir.


Freskte, İsa tam merkeze konumlandırılırken havariler onun sağına ve soluna üçerli ve ikişerli gruplar halinde dağıtılır. İsa, kollarını iki yana açmış, üzgün ve çaresiz görünür.

Rönesans ressamları tarafından defalarca işlenen bu konuda, da Vinci'nin Son Akşam Yemeği'ni diğerlerinden ayıran ve tabloyu özel kılan bir yorum vardır.

Da Vinci, burada "anı" resmederek diğer son akşam yemeklerinden ayrılır. İsa’nın "İçinizden biri beni ele verecek!" dediği anı durağanlıktan sıyırarak canlandırmayı amaçlar. Havarilerin kendi aralarında tartıştığı, telaşlandığı o tarihi anı ve İsa'nın esnadaki üzüntüsünü ustalıkla yansıtır.


Eserde, sadelik ve kaosu bir arada veren da Vinci, düzen ve olayı harmanlayarak bir uyum yaratır. Bu uyum sayesinde izleyici el kol hareketleri, havarilerin duruşlarını ve daha birçok detayı izlemekten kendini alamaz. Seyirci, resme son bir kez bakıp kafasını çevirmek ya da sayfayı değiştirmek istediğinde gözü İsa figürüne takılır. Bu, şüphesiz Leonardo da Vinci’nin oluşturduğu mükemmel perspektif ve kompozisyonun bir sonucudur.

Son Akşam Yemeği, perspektif ve oran konusunda sanat tarihinin en meşhur tablolarından biridir. İsa'nın kafasını merkez olarak belirleyen da Vinci, onu resmin her köşesine eşit uzaklığa yerleştirir. Da Vinci'nin ustalıkla kullandığı perspektif sayesinde fresk, çizildiği duvarda içeri giren ayrı bir oda varmış gibi bir göz yanılsaması yaratır.


Basık bir tavana sahip odanın yeterince aydınlık resmedilmediği görünüyor. Merkeze yerleştirilen yemek masasından başka odada dikkati üzerine çeken hiçbir detay yok. İsa'nın tam arkasına yerleştirilen pencerelerin konumu da dikkati, eninde sonunda merkeze çeken önemli bir detay.

Tabloda da Vinci, Hristiyanlıktaki teslis inancını yansıtan "baba, oğul, kutsal ruh"a birçok yerde gönderme yapar. Arka plandaki pencereleri ve içinde bulunulan odanın kolanlarını her iki tarafta üçlü olarak gruplar. İsa'nın duruşu itibarıyla bir üçgen şekli çizmesinin yanında da Vinci, havarileri de üçlü gruplar halinde resmeder.


Tablonun en solunda yer alan üçlü grubu; Bartalmay, Alphaeus'un oğlu Küçük Yakup ve Andreas oluşturur. İlk üçlü, İsa'nın sorduğu soru karşısında son derece şaşırır, cevabı arayan sorgulayıcı bakışlarla resmedilir. Olayın ciddiyeti karşısında masadan kalkmış olan Bartalmay, İsa'yı işaret ederek onunla konuşmaya çalışan Küçük Yakup ve ellerini hayret içinde kaldırmış Andreas, da Vinci'nin yaratmak istediği şok etkisini izleyiciye geçirir.


Masanın sağ başında oturan üçlü grubu; Matta, Yahuda Taday ve Simun oluşturur. Matta ve Yahuda Taday, masanın en köşesinde oturan Simun'a dönerek olayı kendi arlarında tartışır vaziyette resmedilir.


Masanın sağ tarafındaki İsa'ya yakın üçlü grup; Tomas, Büyük Yakup ve Filipus'tan oluşur. Da Vinci, Şüpheci Tomas olarak bilinen İsa'ya en yakın havariyi işaret parmağı havada resmeder. İncil'de anlatılanlara göre, İsa çarmıha gerilip öldükten üç gün sonra dirilip havarilerinin yanına gittiğinde Tomas orada değildir ve diğer havarilerin "İsa’yı gördük" demelerine inanmaz. "Onu görmedikçe, elindeki çivi izlerine dokunup, karnındaki yaraya parmağımı batırmadıkça size inanmam" der. Bir gece sonra İsa geri gelir ve Tomas’a "Gel buraya, bak ellerime! Parmağını batır karnımdaki yaraya, şüpheci olma, inançlı ol!" der. Bu üçlü de farklı biçimlerde İsa'ya dönük halde ve bir açıklama bekler vaziyette resmedilir.

İsa'nın sol yanındaki son üçlü grubu oluşturan Petrus, Yahuda İskariot ve Yuhanna tablodaki en önemli figürlerdir. Ortada resmedilen Yahuda İskariot, olayın aktörlerinden biri olarak öne çıkan havaridir. Sakallı ve diğerlerinden koyu tenli olarak resmedilen Yahuda İskariot, sırrının açığa çıkmasının ardından korkarak geri çekilir. Da Vinci, Yahuda'yı, İsa’yı Romalılara ele vermesinin ödülü olan gümüş sikkelerin içinde bulunduğu bir keseyi, sağ elinde tutarken resmeder.


Hain havarinin sol eli, İsa'nın da uzanmakta olduğu masadaki bir tabağa yönelmiştir. Burada da Vinci, İncil'de geçen şu cümleye atıfta bulunur: "Benimle birlikte sahana ekmek banan biri, bana ihanet edecek." Da Vinci'nin karanlıkta bıraktığı yüzüyle Yahuda, havarilerden en aşağı seviyede konumlanarak "hain" kimliğini pekiştirir.


İsa çarmıha gerilmek üzere yakalandığında onun havarisi olduğunu 4 defa inkâr eden Petrus, Yahuda'nın sol yanında konumlanır. Da Vinci, beyaz saçları ve sakallarıyla diğer havarilerden yaşlı resmettiği Petrus'un eline bıçağı, Romalı askerlerin İsa'yı yakaladıklarında askerlerden birinin kulağını kesmesi olayını sembolize etmek için yerleştirir.


İsa'nın sol tarafında ona en yakın yerde oturan Yuhanna, onun en genç havarisidir. İncil'de "İsa'nın en sevdiği havarisi" olarak geçen Yuhanna, öğrendikleri karşısında kendinden geçmiş halde Petrus'a yaslanmış olarak resmedilir. Öyle ki İsa yakalandıktan ve çarmıha gerildikten sonra yas tutacak olan Yuhanna, çoktan matemine başlamıştır.

Eserin künyesi:

Orijinal adı: Il Cenacolo veya L'Ultima Cena

Ressam: Leonardo da Vinci

Konum: Santa Maria delle grazie Manastırı

Tarih: 1495-1498

Dönem: Rönesans

4,6 x 8,8 metre, fresk