Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Esma Sultan Namazgâhı

"Namazgâhlar", Osmanlı İstanbul'unun hemen her yerine yayılmış "açık hava ibadethaneleri" olma özelliği taşır.

İlhan Deliktaş

III. Ahmed’in kızı Esma Sultan doğduğunda takvimler 1726’yı gösteriyordu. Bu tarih Osmanlı Devleti için bir dönüm noktasıdır. Osmanlı ilk kez Avrupa’ya geçici elçiler göndermişti. Esma Sultan bir yaşına geldiğinde Paris elçisi 28 Mehmet Çelebi’nin oğlu Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika ilk matbaayı kurdular. Esma Sultan’ın doğumunu izleyen dördüncü yıl Patrona Halil İsyanı baş gösterdi. 1718’de Pasarofça Anlaşması ile başlayan Lale Devri’nin sonu gelmişti. III. Ahmet tahttan indirildi. I. Mahmut tahtın yeni sahibi oldu. Ardından III. Osman ve III. Mustafa tahta çıktılar.

Esma Sultan’ın üç evliliği oldu. 1743’te kuzeni Yakup Paşa ile evlendi. Ne var ki Yakup Paşa aynı yıl ölünce Adana Valisi Yusuf Paşa ile evlilik yaptı. Yusuf Paşa’nın ölümünün ardından Muhsinzade Mehmed Paşa ile evlendi. Muhsinzade Mehmed Paşa, III. Mustafa döneminde Sadrazam olarak görev yaptı. Esma Sultan’ın kardeşi I. Abdülhamid, tahtın sonraki sahibi oldu.

Bir Osmanlı geleneği olarak payitahttaki kişiler ve akrabaları adlarını sürdürecek yapılar inşa ettirdiler. Bu yapıların estetiği kendi dönemlerinin zirvesi sayılabilecek nitelikteydi. Öyle ki Osmanlı tarihi mimari üzerinden okunabilir. Osmanlı'da sosyal yaşam kent mimarisiyle değerlendirilebilir.

“Gelen abdest alub çıksın"

İstanbul’un hemen her yerinde tarihi yapılara rastlamak mümkün ancak önünden geçtiğimiz ve büyülendiğimiz hanlar, camiler, saraylar kadar farkına varılmayan küçük ve önemli mimari eserler de var. Çeşme ve namazgâhlar bunların başında geliyor.

İstanbul’un çeşitli yerlerinde bilinen 152 namazgâh bulunuyor. Bunlardan biri de I. Abdülhamid’in kardeşi Esma Sultan tarafından yapılan Esma Sultan Çeşmesi ve Namazgâhı.

Esma Sultan 1781’de Kadırga’da Küçük Ayasofya’ya birkaç yüz metre mesafede küçük bir çeşme ve namazgâh yaptırdı. Esma Sultan Namazgâhı, İstanbul’un hemen her yerinde rastlanılabilecek sade çeşme ve açık havada ibadet edilebilen yapılardan yalnızca biri. Barok bir üslupla inşa edilmiş namazgâhın etrafında kuzeyde üç, diğer yönlerde birer çeşme var. Bu çeşmelerden birinin yanından yirmi basamaklı bir merdivenle namazgâhın üzerine çıkılıyor.

Namazgâhların, camiler gibi kapalı alanlar olmadığı için, gökkubbenin altında dünyanın tamamını bir ibadethane gibi görmenin manevi anlamıyla inşa edildiklerini söyleyebiliriz. İbadet edilen alanı yerden yüksekte tutmanın sağladığı temizlik ve manevi anlamı da iç içe geçiyor. Namazgâhların üst kısımları oldukça sade olsa da çeşme kısımları dönem sanatının niteliklerini yansıtıyor. 

Namazgâhın üzerinde kıbleyi gösteren bir taş var. Çeşme kısmının üzerineyse altı beyitlik bir kitabe bulunuyor. Kitabede Muhsinzade Mehmed Paşa’nın adıyla birlikte Esma Sultan’ın kardeşi I. Abdülhamid de anılıyor.

Kitabede “Gelen abdest alub çıksın, musallada dua itsün ide ömrün füzun Abdülhamid Hanın hemen Mevla” yazıyor.

Bugün yapıyı görmek isteyen kişiler Çemberlitaş’ta tramvaydan inip At Meydanı’ndan aşağı yürüyüp Kadırga Parkı’nın hemen girişinde bu özel yapıyla karşılaşabilir.