Sinem Kobal'a beğeni ve yorum yağdı
Sinem Kobal'a beğeni ve yorum yağdı
Pınar Deniz ve Kaan Yıldırım evleniyor
Pınar Deniz ve Kaan Yıldırım evleniyor
Ünlü aktör zirveden en dibe düştü
Ünlü aktör zirveden en dibe düştü
Polat Alemdar ortaya çıktı
Polat Alemdar ortaya çıktı
123456789
Sinem Kobal'a beğeni ve yorum yağdı
Sinem Kobal'a beğeni ve yorum yağdı
Pınar Deniz ve Kaan Yıldırım evleniyor
Pınar Deniz ve Kaan Yıldırım evleniyor
Ünlü aktör zirveden en dibe düştü
Ünlü aktör zirveden en dibe düştü
Polat Alemdar ortaya çıktı
Polat Alemdar ortaya çıktı
123456789

El Cem

M.S. 238 yılında yapılan El Cem amfitiyatrosu çağlara gösterdiği dayanıklılık ve mimari yazınına katkısıyla UNESCO dünya mirası listesinde yerini buldu.

İlhan Deliktaş

İnsanlığın kadim geleneği olan tiyatro sanatı eskiden dağ yamaçlarına kurulan sahnelerde icra edilirdi. Bunlar oturma düzeni ahşap malzemeler kullanılarak oluşturulan dayanıksız yapılardı. Günümüze kalan taş yapılarsa bizden sonraki kuşakların bile görebileceği kadar sağlam.

Tarih boyunca tiyatro öyle ciddi, görkemli ve önemliydi ki seyircilerin yaşayacağı ruhani etkiyi fiziksel nedenlerin bozmasına izin verilemezdi. Meşhur Romalı mimar Vitruvius tiyatro mimarisi için seçilecek yerin güneye bakmasına dikkat edilmesi gerektiğini söyler. Çünkü güneş tiyatronun yuvarını doldurunca kavisinde sıkışıp kalan hava kendine dolanacak yer bulamayacağından artarak ısınacak, oturan kişilerin vücutlarının nemini emecektir. Seyircinin dikkatinin tamamını sahne çukuruna verebilmesi tiyatro mimarisinin özünü oluşturur. 

Roma ve Yunan tiyatroları bazı mimari özelliklerle birbirinden ayrılırlar. Yunan tiyatrosunun orkestra çukuru tam dairedir Roma tiyatrosununki yarım daire. Seyircilerin giriş çıkışları için kullandığı kapılar Roma tiyatrosunda daha düzenlidir. Temsil bittikten sonra izdihamı önlemek için oturma yerlerinin (Cavea) arasında onu yatay olarak bölen geniş bir yürüyüş yolu (Diazoma) oluşturmuşlardır. Böylece seyirciler tiyatro binasını daha rahat terk edebilirler.


 


Üçüncü Yüzyıl Krizi 

Thysdrus, günümüz adıyla El Cem, basit bir Kartaca kasabasıydı. El Cem amfitiyatrosu Roma’nın çalkantılı döneminde inşa edilmişti. Tarihçiler tarafından Üçüncü yüzyıl krizi yahut İmparatorluk Krizi olarak adlandırılan dönem 235- 284 yılları arasına tekabül eder. Bu kısa zamanda imparatorluğun başına yirmiden fazla insan geçti. Kendi birlikleri tarafından öldürülen Maximinus Thrax, suikast sonucu öldürülen 1. Gordian, savaşta ölen 2. Gordian, Roma İmparatorluğu’nun muhafız birlikleri olan Praetorianlar tarafından öldürülen Pupienus Maximus, onunla aynı kaderi paylaşan Balbinus örnek verilebilir. Aynı yıl (238) gelen altıncı imparator olan 3. Gordian döneminde El Cem amfitiyatrosu hayata geçti. Yaklaşık yarım yüzyıl süren bu dönemde Roma istilalar, iç savaşlar ve mali problemlerle boğuştu. İmparatorluk yıkılma tehlikesiyle yüzleşti. İmparator Diocletianus 284 yılında bazı reformlar yaparak sorunu bertaraf etti. Diocletianus imparatorluğu Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayırmayı düşünüyordu. Reformu Roma’nın sonraki yüzyılını kurtardı. Diocletianus’un vergi sistemini yıkılışına kadar Osmanlı’nın da kullandığı düşünülürse nasıl büyük bir devlet adamı olduğu anlaşılabilir.

Meşhur Gladyatör filminde geçen bir sahnede “Roma’nın tarihi senatonun mermer taşlarında değil Kolezyum’un kumlarında atar” denir. Roma tiyatrolarını gören pek az insanın aklına meşhur oyun yazarı Plautus’un Çömlek’i, Terentius’un Andros Güzeli oyunları gelir. Çoğunlukla aklımızda beliren gladyatörlerdir. El Cem amfitiyatrosunda da gladyatörler savaşmış, Roma’nın kan, ihtiras ve entrika dolu tarihinin parçası olmuşlardır. Burası Roma’daki Kolezyum kadar seyirci alamasa da (Kolezyum 50 bin insan alabiliyor) 35 bin insanın birlikte izlediği gladyatör karşılaşmaları kendi tarihlerinin de küçük bir örneği sayılabilir.

Aynı Taşlar Farklı İnançlar

Peki bu yapının bir diğer özelliği nedir desem? Kayrevan, kervan anlamında bir kelime. Tunus’un 7. Yüzyılda islam toprağı olmuş bir parçası. Meşhur bir Ulu Cami’si var. 1600’lere kadar sağlam kalmış olan El Cem Amfitiyatrosu’nun taşlarıyla yapıldı. Bir zamanlar Jüpiter ya da Minerva’nın (Roma tanrıları) adlarının çınladığı taşlarla yapılmış camide şimdi başka bir dinin merasimleri yapılıyor. Amfitiyatro 1979’da UNESCO tarafından dünya mirası ilan edildi. Kayrevan Ulu Cami de birkaç yıl sonra aynı kaderi paylaştı, dünya mirası listesine girdi.


                    


Yolunuz Tunus’a düşerse iki yapıyı da ziyaret edin. Aynı taş, farklı zamanlarda, tarihi yeniden yazıyor. Romalı bir asker yahut müslüman bir tüccar gelip geçiciliğin ağırbaşlılığı içinde bize sesleniyor. Tarihin parçasıyız, isimlerimiz ve çağlarımız farklı olsa da hepimiz insan ailesinin fertleriyiz. Terentius’a kulak verelim: “İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildir.” Duyuyor musunuz? İçinden geçtiğimiz ve ellerimizle inşa ettiğimiz çağımızın sesi uzak bir gelecekte çınlıyor. Tarih, biz ne yaparsak o olacak!