Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

"Neyin haber olup olmayacağına da artık polisler mi karar verecek?"

Ünsal Ban'ın Adliye'ye getirildiği sırada fotoğraflarını çektikleri için odaları basılan genç gazetecilerin yaşadıklarını anlatan deneyimli yargı muhabiri Asuman Aranca, “Ben 14 yıldır bu Adliye'nin içindeyim. Böyle bir şey hiç yaşamadım. Gazeteciler olarak baskıya, zulme yabancı bir kesim değiliz ama neyin haber olup olmayacağına da artık polisler mi karar verecek?” dedi.

Burcu Yıldırım

ANKARA- Eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban'ın Adliye'ye getirildiği sırada fotoğraflarını çektikleri için odaları basılan genç gazetecilerin yaşadıklarını anlatan deneyimli yargı muhabiri Asuman Aranca, “Ben 14 yıldır bu Adliye'nin içindeyim. Böyle bir şey hiç yaşamadım. Gazeteciler olarak baskıya, zulme yabancı bir kesim değiliz ama neyin haber olup olmayacağına da artık polisler mi karar verecek?” dedi.

Sedat Peker’in rüşvet iddialarıyla gündeme gelen Zehra Taşkesenlioğlu ile boşanma aşamasında olan ve Peker’e gönderdiği iddia edilen video nedeniyle gözaltına alınan eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban’ın Adliye'ye getirilişini fotoğraflayan gazetecilerin bulunduğu basın odası, dün Gasp Büro Amiri tarafından basıldı. Olay sırasında Ankara Adliyesi'nde olan ve yaşananları anlatan gazeteci Asuman Aranca, “Ben 14 yıldır bu Adliye'nin içindeyim. Böyle bir şey hiç yaşamadım. Bir basın odasının Gasp Büro Amiri tarafından basılması, aynı zamanda ironik de. Gazeteciler olarak baskıya, zulme yabancı bir kesim değiliz ama neyin haber olup olmayacağına da artık polisler mi karar verecek? Geldiğimiz nokta bu mu yani?” diye sordu.

“Gazeteciler şüpheli gibi kapının önüne dizildi”

Ajans muhabirlerinin adliyenin kapısından giren şüphelilerden görüntü almasının standart bir uygulama olduğunu hatırlatan Asuman Aranca, yaşananları şöyle anlattı:

“Ünsal Ban, adliyeye geldiği sırada muhabir arkadaşlar görüntü alıyor. Bu, standart bir uygulamadır ve ajans muhabirleri bunu yaparlar. Arkadaşlar görüntü alıp sonra adliyeden içeri girdiklerinde basın odasının önünde polisler, 'Siz bir yere gitmeyin. Amirimiz gelecek' diye bunları şüpheli gibi kapının önüne diziyor. Bu arkadaşlar daha bir, iki yıllık genç gazeteciler. Polisler, arkadaşları sıraya dizip 'Nasıl fotoğraf çekersiniz? Bir yere gitmeyeceksiniz, yayınlayamazsınız. Amirimiz gelecek. O, izin verirse yayınlayacaksınız' diyor. Genç gazeteci arkadaşlar, 'Bizi odadan çıkarmıyorlar' diye mesaj attılar. Gittiğimizde üç tane polis kapıda, birisi ise basın odasında oturuyordu. İçeri girip ne olduğunu sorduğumda polisler, 'Ziyarete geldik' dediler. Sonra gazeteci arkadaşlardan biri, 'Ünsal Ban'ın fotoğrafını çektik. Amir izin verirse yayınlayacakmışız yoksa yayınlayamayacakmışız' dedi. Ardından Gasp Büro Amiri geldi. 'Nasıl pat diye fotoğraf çekersiniz? Biz burada gizli bir soruşturma yapıyoruz. Zaten haber değeri olan şeyi biz size veriyoruz' dedi. Ben de artık 'Bize gazetecilik mi öğretiyorsunuz? Siz mi karar veriyorsunuz, neyin haber değeri olup olmadığına? Siz istediğinizi vereceksiniz yazacağız, vermezseniz yazmayacağız o mu?' dedim.”

“Şaka gibi!”

Kendisinin bu soruları üzerine gazetecilerin hangi kurumdan olduğunu öğrenmeye çalışan amirin hızlıca odadan çıktığını ifade eden Aranca, “Ancak kapının önünde hâlâ oturup bekleyen polis vardı. Tam basın odamızın karşısında oturuyorlardı. Şikayetlerimiz ve gelen telefonlar üzerine bir süre sonra kalkmak zorunda kaldılar” dedi. Aranca, karşı karşıya kaldıkları durumu “şaka gibi” diye tanımlayarak, “Ben 14 yıldır bu adliyenin içindeyim. Böyle bir şey hiç yaşamadım. Bir basın odasının Gasp Büro Amiri tarafından basılması, aynı zamanda ironik de. Gazeteciler olarak baskıya, zulme yabancı bir kesim değiliz ama neyin haber olup olmayacağına da artık polisler mi karar verecek? Geldiğimiz nokta bu mu yani?” diye tepki gösterdi.

“Gazetecilik açısından bıçağın kemiğe dayandığı nokta”

Gazetecilerin üzerinde çok uzun zamandır baskı olduğunu ifade eden Aranca, “Zaten habercilik yapabilmek, ülkenin mevcut koşulları içerisinde çok zor. Ama artık bize neyi verip vermeyeceğine, kendilerinin karar verebileceğini düşünen bir sisteme geldik. Daha da kötüsü bu örnek, gazetecilik mesleği açısından bıçağın kemiğe dayandığı nokta. Memurlar polis veya amir olduğunu unutup görevlerinin de güvenliği sağmak olduğunu anımsamıyorlar” diye konuştu.

Ünsal Ban'ın her yerde onlarca fotoğrafı olduğuna ve yayınlandığına dikkat çeken Aranca, “Zaten mevcut fotoğrafı arama motoruna yazdığında onlarca fotoğrafı çıkan bir adamı gazeteciden korumaya çalışan ve gazeteciye habercilik öğretmeye çalışan bir anlayışın içine düşmüş durumdayız. Bu koşullar altında gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Kaldı ki oda basmak bir yana gazetecilerin güvenliğini sağlamakla da yükümlü olan memurlar bunlar. Basın odasının basılması mı, bize işimizin öğretilmeye çalışması mı daha üzücü bilmiyorum” dedi.

Aranca, habercilik öğretmeye çalışan bir polis amirinin olmasının Türkiye'de gazetecilik açısından çok yaralayıcı olduğunu ifade ederek, “Mesleklerinin başında genç gazeteci arkadaşlarımızın maruz kaldığı bu durum ne yazık ki açıklanabilir gibi değil. Sanki gazeteciler suçlu da bir yere firar edeceklermiş gibi davrandılar” ifadelerini kullandı.