Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

Yıldırım: Otobüsler 'zararına' değil 'iflasa' çalışıyor!

Tüm Otobüsçüler Federasyonu Genel Başkanı olan Mustafa Yıldırım, akaryakıt fiyatlarındaki yüksek artış ve döviz kurundaki dalgalanmalar sebebiyle otobüslerin zararına değil iflasa çalıştığını söyleyerek, "Yolcu sayısı azalırken maliyetler artıyor. Sektörde sürdürülebilirlik kalmadı" ifadelerini kullandı.

İlknur Yağumli

ANKARA- Tüm Otobüsçüler Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Yıldırım, karayolu yolcu taşımacılığında artan maliyetlerin sektörü iflasın eşiğine getirdiğini belirterek, otobüs seferlerinin birçoğunun artık yapılamayacağını söyledi. Yıldırım, "Bir taraftan yolcu sayısı azalırken bir taraftan maliyetler artıyor. Bilet fiyatını artırıyoruz, vatandaş bilet alamıyor. Azaltıyoruz biz zarardayız. Artık zararına değil iflasa çalışıyor otobüsler" ifadelerini kullandı. Türkiye'de sağlıklı bir yolcu taşımacılığı modeli olduğunu ancak bunun yok olma riskiyle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Yıldırım, bu modeli yeniden oluşturmanın ve sektöre yatırım çekmenin çok zor olduğunu kaydetti. 

Mustafa Yıldırım, akaryakıt fiyatı ve döviz kurundaki artışın karayolu taşımacılığına etkilerini GAZETE DURUM'a değerlendirdi. Yıldırım, akaryakıt zamlarından en çok etkilenen sektörün taşımacılık olduğunu, akaryakıtın toplam giderlerdeki payının yüzde 75'e çıkarak tüm hasılatı aldığını kaydetti. Bin kilometrelik yolun gidiş-geliş masrafının 25 bin liraya çıktığını ifade eden Yıldırım, bu maliyetin yolcudan toplanmasının mümkün olmadığını anlattı. Yıldırım, gelirler azalırken giderlerin arttığını ve bu tezatlık içinde sektörde sürdürülebilirlik kalmadığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

Akaryakıta art arda gelen zam karayolu taşımacılığını nasıl etkiledi?

Temmuz ayında kadar akaryakıtın 30 lira olacağını, bundan dört ay önce söyledim. Dünya piyasalarında ham petrolün 150 dolar seviyesine çıkması, doların 20 lirayı bulması demek geçmiş olsun Türkiye, geçmiş olsun otobüslere anlamına geliyor. Sadece biz değil, otobüsler, minibüsler, servisler… İflaslar olacak, seferlerin birçoğu yapılamayacak. Yapılması mümkün değil. Vatandaşın alım gücü giderek düşüyor, seyahat kat sayısı düşüyor, bir taraftan yolcu sayıları azalırken diğer taraftan bizim maliyetlerimiz artıyor. Hem gelirler azalıyor hem giderler çoğalıyor. Böyle tezat bir ilişki içinde karayolu yolcu taşımacılığının sürdürülmesi imkansız, sektörde sürdürülebilirlik kalmadı.

Ulaşım ve karayolu yolcu taşımacılığı insanın temel ihtiyaçlarından bir tanesi. Yani uçak ve otobüs fiyatının eşit olduğu bir dönemden geçiyoruz. Zararına değil iflasa çalışıyor otobüsler. Bilet fiyatını artırıyorsunuz vatandaş alamıyor, azaltıyorsunuz siz zarardasınız. Okullar kapanacak, gidişte yolcu var dönüşte boş kalacak otobüs. Eskiden dolu gidip boş dönebiliyorduk maliyetler düşük olduğu için. Vatandaşın ulaşım talebini karşılayabiliyorduk, az da olsa kâr ediyorduk. Dolu gidip boş geldiğiniz zaman yüzde 50 zararınız var.

Tatil sezonunun başlaması, öğrencilerin evlerine dönmesi sektörü nasıl etkiler?

İşimiz zor, okul servislerinden tutun da halk otobüslerine kadar her şey sıkıntı içinde. Okullar kapanıyor, işçiler, emekliler, memurlar, veliler tatile gidecekler. Ayvalık'a, Edremit'e, Akçay'a, Bodrum'a, Marmaris'e vs. ama artık gidemeyecekler. İstanbul Otogarı, Türkiye’nin barometresidir, ölçeğidir. İstanbul Otogarı'ndan bugünlerde 2 bin 500 otobüs çıkması lazım, şu anda bin 100 araç civarında sayımız. Yani yarı yarıya, ölçek bu…

Yaz ayını bir tarafa bırakalım, öğrenciler kış aylarında da haftada bir gün evlerine giderlerdi. Bir hareketlilik olurdu. ‘Hafta sonu olsa da eve gitsek’ diyen öğrenciler şimdi ‘hafta sonu gelmese de gitmesek’ diye düşünüyor çünkü paraları yok. Bu maliyetlerle öğrencilerin seyahat imkanları ellerinden alınmış oluyor. Bırakın haftada bir gitmeyi ayda bir kere bile gidecek imkan kalmadı öğrencilerde. Çünkü onları destekleyen velilerin de imkanları daraldı, yeme-içme, ulaşım parası aklınıza gelen her şey, hayatın her alanı çekilmez bir hal aldı.

Sektörde düzlüğe ne zaman çıkılır?

Ben 50 senedir bu işin içindeyim, hiçbir zaman önümü bu kadar karanlık görmedim, nereye gideceğimizi bilmediğimiz bir ortamda çalışmamıştım daha önce. Hiç bu kadar umutsuz kalmadık biz sektör olarak. Hep geleceğe, umuda yolculuk yaptık ama maalesef umutlarımız tükendi. Enerji sorunu... Türkiye’nin sorunu olmasının ötesinde dünyanın da sorunu. Ne oldu birden bire akaryakıt fiyatları aldı başını gidiyor? Ulaşım hayatın her alanını etkiler. Akaryakıta yaptığınız her zam, hayatın her alanında zam demektir. Onun için Türkiye plansız bir dönemden geçiyor, ulaşımda yanlış yatırımlar yapılıyor, planlama yapılmıyor.

Türkiye ölçeğinde bir ülkenin ekonomisi plansız yönetilemez. Hani 5 yıllık kalkınma planları ne oldu? Uygulama oranları nedir? Bunların bir gözden geçirilmesi lazım. Enerji fiyatları dünya piyasasında artarken Türkiye’de doların üç katına çıkması da bizi çok olumsuz etkiledi. Bir taraftan dolar tırmanıyor, diğer taraftan petrol tırmanıyor, yaşanmaz bir hal alıyor. Ulaşım cehennemine döndü ülke. Devlet sübvansiyonla yürütüyor, nereye kadar yürütebilir. Devletten bir şey istiyorsunuz, nereye kadar yapabilir? Kaynak yok ki…

Artan maliyetler ve düşen yolcu sayısı için çözüm önerileriniz, devletten beklentiniz nedir?

İş işten geçti ama hâlâ yapılabilecek şeyler var, tabii kurtuluş reçetesi değil. Sektörün ihtiyacı olan şeyler var; atıl kapasitenin önlenmesi lazım, yatırımların durdurulması lazım, seferleri azaltmak lazım, sefere giden arabayı doldurmak lazım, otobüs bilet parasının otobüste kalacağı yatırım düzenlemelerine ihtiyaç var mesela… Yolcu bilet alırken nerden bilet alıyorsa hizmet bedelini oraya ödemesi lazım, otoyol ve köprülerde indirim, gelir vergisinde düzenleme yapılması lazım, birçok konu var aslında. KDV’nin yüzde 1’e çekilmesi olabilir, indirimli akaryakıt olabilir, ÖTV iadesi yapılabilir. Ama bunların hiçbiri yüzde yüz çözüm değil.

İsteyeceğimiz ufak tefek desteklerin de artık bize katkısı olmayacağını görüyoruz. Daha doğrusu katkısı olacak da sorunu çözemeyeceğini görüyoruz. Salgın sürecinin yarattığı sorunlar, ertelenmiş borçları çözmeye çalışırken nereye geldik biz? Yönetilemez duruma geldik, iflaslarla karşı karşıya kaldık. Türkiye’nin çok sağlıklı bir yolcu taşımacılığı modeli var, bunu yok edeceğiz. Bunu yeniden oluşturmak ve bu sektöre yeniden aktör çekmek çok zor, meşakkatli, riskli, yatırımı büyük, getirisi az bir iş. Bir taraftan pazar daralıyor, bir taraftan maliyetler artıyor, yatan otobüs sayısı çoğalıyor, sefere gidenin zararı çok. Bu sürdürülebilir bir durum değil."