Oğluna Icardi'nin adını verdi
Oğluna Icardi'nin adını verdi
Volkan Demirel'in acı günü
Volkan Demirel'in acı günü
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
123456789
Oğluna Icardi'nin adını verdi
Oğluna Icardi'nin adını verdi
Volkan Demirel'in acı günü
Volkan Demirel'in acı günü
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Asena yıllar sonra Bodrum'da
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
Şevval Sam’a 'sınıf farkı' tepkisi
123456789

Üstün Dökmen: Çalışıyor ama yetmez ahlaklı da olacak

Prof. Dr. Üstün Dökmen: "Mafya da çok zeki ve çalışkan. Hitler, Napolyon, bunlar çok zeki, çalışkan insanlar. Napolyon bir deha. Ama bir şey eksik. Ne eksik? Dürüstlük eksik. Zeka ve çalışkanlık toplumu ileriye götürmek için gereklidir, yeterli değildir."

Devrim Hacısalihoğlu

Psikolog, Prof. Dr. Üstün Dökmen Gazete Durum’da Üstün Dökmen’le Sıra Dışı Sohbetler programımızda bu hafta toplumları oluşturan bireylerin zeka ve çalışkanlıklarının kurumların oluşturduğu devlet yapısının işleyişinde ne kadar önemli olduğunu yorumladı.

Dökmen, zeka ve çalışkanlık kadar ahlaka ve adalete dayalı yönetim anlayışının gerekliliğini dünya tarihindeki önemli olaylardan ve liderlerin davranışlarından örneklerle, kendine özgü üslubu ile açıkladı.

Cumhuriyet akla mı çalışkanlığa mı önem verir?

"Bugün biz şuna inanıyoruz: Bir toplumun ileriye gidebilmesi için pek çok şey gerekiyor ama en önemlisi, toplumda sistemin iyi olması, kuvvetli olması gerekiyor.

Ama bireysel zekalar toplumu ileriye götürmüyor. Teşkilatçı olması gerekiyor. Kadim kültürümüzde, Türklerin tarihte teşkilatçı olduğu biliniyor. Bu olmazsa, münferit gayretler genel bir ileriye gidişe yol açmıyor.

Genel olarak, bilebildiğimiz kadarıyla, Türk çocuklarının zekası iyi. Arap ve Hintli çocuklarını zekası iyi. Bizimkilerin zeka gelişiminde ivme yüksek. Zeka iyi, peki neden dünyanın en ileri toplumlarından biri değiliz? Zeka tek başına yetmiyor. Bir toplumda sistem genelde iyi olursa, bir kişi vasat zekalı ya da çok zeki.. O kadar önemli değil.

"Sistem çok güçlü olursa bireysel zekalar çok önemli değildir"

Eğitim sistemi, ülkenin sistemi, ülkenin yönetilme biçimi, üretim sistemi…Hepsi birden… Tarımı, hayvancılığı, ekonomisi, ticari sistem, hukuk sistemi… Hukuk sistemi olmalı. Yargıcın birinin çok adil olması bir şey ifade etmez. Öyle sistem olacak ki adil olmayan yargıcın hükmü orada geçerli olmayacak. Hukuk sistemi güçlü olmalı.

Sistem kuvvetli olduğu zaman bireysel zekalar çok önemli değil. Sistem, her türlü zihinsel hatayı tolere eder, ileriye götürür. Tartışılır bu görüş, ama ben böyle olduğunu zannediyorum.

Atatürk’e atfedilen bir söz: “Bana zeki değil, çalışkan öğrenci lazım.” Yine, rivayete göre. Yani okuyoruz bir yerlerde ama çok fazla karışıklık olduğu için de Atatürk’e ait olmayan sözlerin ona atfedilmesine karşıyız. Çünkü o kadar güzel ve çok söz söylemiş ki bir de şimdi, durup durup, 2000’li yıllarda ona bir söz eklememize ihtiyacı yok.

“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” İyi geliyor insanlara. Bir zamanlar morgun kapısına bile yazdılar: “Vazifenin yükü ölümden bile ağırdır” Orası ölü yeri. İlla bir Atatürk’ün sözünü denk getirmek gerekmiyor. Yeni duydum, itfaiyeciler için de “Bana itfaiyecinin şöyle şöylesi lazım”…Herkes ondan duygusal nemalanmak istiyor. Diş hekimleri ile ilgili bir sözü var mı? Bildiğim kadarıyla yok. Ama diş hekimleri de bizimle ilgili de “böyle” demiştir diyorlar…

“Bana zeki değil çalışkan öğrenci lazım”

Bu sözün arkasında, sisteme önem vermek var. Ülkenin sistemi, hukuk sistemi, pozitif bilimin sistemi, ticari sistem. Hepsi var. Çalışkan olacağız önce. Bir düzen önerisi var. Cumhuriyet, demokrasi bunu getirmiştir. Tek adamın, içinden gelen bir şeyi yapması değil.

Rivayet, Atatürk bir gün Orman Çiftliği’nde dolaşıyor. O zamanlar şehir dışı. “Buraya kurtlar inerdi” denilen yerlerden. Yaverleri ile dolaşıyor. İki genç görüyor, iki genç, şehrin çok uzağında.

“Kimsin nesiniz”

Rivayet o ki “Biz Gazi Eğitim Enstitüsü öğrencisiyiz” diyorlar.

“Bu saatte ne işiniz var”

Anlaşıldı. Tarih dersinden kaçmışlar.

Atatürk’ün tepesinden ısı çıkmaya başlıyor. Yaverler “eyvah” diyor, şimdi bir kıyamet kopacak….Çok sinirleniyor. Bir şey demiyor çocuklara. Adlarını ve sınıflarını soruyor. Ertesi gün kalkıp gidiyor. Çok kibar insan. Tam bir, Batılı ifade ile, centilmen. Bildiğim kadarıyla kurşuna dizdirdiği kişi yok savaşta, hatası falan var diye…Askere el sürmüyor. Hatta Yunanlı esirlerden birini, bir komutan Çankaya’da, sigara çalmış, bu esiri dövmeye kalkıyor, Atatürk, “Ne yapıyorsun” diyor, “İnsana vurulur mu” Böyle yazılıyor. Fakat kızdığı zaman orada bulunmayacaksın. Gözü, bakışı, tarzı… Yutuyor, bir güneş gibi yutuyor.

Sınıfını, bölümlerini, isimlerini soruyor. Ertesi gün okula gidiyor. Çocuklardan birinin adını söylüyor.

“Tahtaya kalk, bize büyük taarruzu anlat” diyor. Genç kalkıyor, ama durum vahim, çocuk ağzıyla kuş tutsa, o savaşı yapan kahramanı mutlu edecek bir şey söyleyemez. O işin allame-i cihanı (dünyadaki en bilgili kişi) gelse, allamesi gelse, profesörü gelse tarihin, o savaşı yapan kişinin istediği düzeyde bir şey anlatamaz. Mümkün değil

Bu öğrenci ise şimdiki tabirle inanılmaz özgüvenli. Assertive, yani girişken. Ve resilience sahibi, yılmazlık sahibi. Eski deyimle, medeni cesareti yüksek bir genç. Müthiş özgüven var. Demez mi Atatürk’e, “Efendim, siz gittikten sonra da Büyük Taarruz’u anlatabilirim ben arkadaşlarıma, ama hazır siz buradayken, bu Savaş’ı yapan büyük kahramandan savaşı dinlemek bizim için unutulmaz hatıra olur, siz anlatsanız da dinlesek”

İnanılmaz bir şey. Bence bir puanı aldı genç.

Atatürk durur: “Çok zekisin” der. Onun zeki olduğunu kabul eder. Ama “Bana zeki değil, çalışkan öğrenci lazım” der. Bunu dediği yazılı. Gerçekten demiş mi? Dememiş bile olsa Atatürk’e çok yakışıyor. Çok zeki olabilir. Çok zeki insanlar olabilir. Yetmiyor. Sistem iyi olacak. Zeki kişiler orada olacak. Çalışkan gerekli.

Zeka şart, aptallar bir iş başaramazlar, kuramazlar. Çalışkanlık gerekli, yetmez. Bir de üçüncü faktör, dürüstlük gerekli.

"Zeki ve çalışıyor ama yetmez ahlaklı da olacak"

Mafya çok zeki ve çalışkan bence. İnanılmaz. Hitler, Napolyon, bunlar çok zeki, çok çalışkan insanlar. Napolyon bir deha. Ama bir şey eksik. Ne eksik? Dürüstlük eksik. Zeka ve çalışkanlık toplumu ileriye götürmek için gereklidir, yeterli değildir. Bir de dürüstlük gereklidir. Dürüst olmadığı için, zeki ve çalışkan Napolyon, toplumunu ileri götürememiştir. Mahvetti, o kadar askeri perişan oldu. Moskova’yı aldı Fransa ordusu, Fransız askeri eridi. Ya da milleti eritti Hitler. 13 yaşındaki çocukları askere aldı. El insaf! Bir adam çok zeki, çok çalışmış olabilir ama ahlak yoksa işe yaramaz.

Şöyle bir bakınca yanılmıyorsam, Cumhuriyet’in kurucusu ve onun yanındakiler zeki ve çalışkan insanlardı ama ahlaklı insanlardı. Dürüst insanlardı."


Üstün Dökmen'in Atatürk'ün ziyaretini aktardığı Gazi Eğitim Enstitüsü'nün o günkü binası günümüzde Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılıyor. 8 Ağustos 1927'de  "Gazi

Mustafa Kemal Paşa Muallim Mektebi" olarak temeli atılmış olan bina, Birinci Ulusal Mimarlık akımının en önemli temsilcilerinden Mimar Kemaleddin tarafından tasarlandı.

Cumhuriyet'in en önemli eğitim kurumlarından Gazi Eğitim Enstitüsü'nün tarihi ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ziyareti ile ilgili görüntüler Gazi Üniversite'nin hazırladığı belgeselde yer alıyor.