Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

TBB'den "Kavala" çağrısı: "AİHM kararı derhal uygulanmalı!"

Türkiye Barolar Birliği'nden yapılan açıklamada, AİHM'in Osman Kavala kararının, hukuk devleti olmanın gereği olarak derhal uygulanması gerektiği kaydedildi.

Haber Merkezi

ANKARA- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tutuklu iş insanı Osman Kavala kararının icrasına ilişkin aldığı yeni kararın ardından, Türkiye Barolar Birliği'nden (TBB) de bir çağrı geldi. "Hukuk devleti olmanın gereği olarak AİHM kararı derhal uygulanmalıdır" başlığıyla yapılan açıklamada, "Türkiye’nin AİHM kararını uygulamamakta ısrar etmesi; Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar uzanan yaptırımlar uygulanmasına yol açacaktır" uyarısı yapıldı.

AİHM, 18 Ekim 2017'den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala davasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını açıkladı. AİHM, Kavala davasında Türkiye'nin "AİHM kararlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği" gerekçesiyle AİHS'nin 46/1'inci maddesini ihlal ettiği hükmüne vardı. Kavala'ya 7 bin 500 euro mahkeme masrafı ödenmesi kararlaştırıldı.

"İhraca kadar uzanır"

Söz konusu karara ilişkin olarak, TBB'den bir açıklama geldi. "Bir hukuk devleti olmanın gereği olarak AİHM kararı derhal uygulanmalıdır" başlığıyla yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'yi bekleyen yaptırımlara dikkat çekildi. Açıklamada, "Türkiye’nin AİHM kararını uygulamamakta ısrar etmesi; Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar uzanan yaptırımlar uygulanmasına yol açacaktır" uyarısı yapıldı.

Türkiye Barolar Birliği'nden yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:

"AİHM'in Büyük Dairesi, Sözleşme’nin 46/4 maddesi çerçevesinde aldığı kararla Türkiye’nin Osman Kavala ile ilgili 10.12.2019 tarihli AİHM kararını uygulamadığını ve bu nedenle 46. maddenin ihlal edildiği sonucuna vardığını açıklamıştır.

Hatırlanacağı üzere, AİHM 2019 yılında aldığı kararla; Osman Kavala’nın tutuklanmasının, suç işlendiğine dair bir kuşku doğuracak verilere dayanmadığından Sözleşme’nin 5/1 maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin Kavala başvurusunu gereken süratle incelemediği için 5/4 maddesinin ve yine tutuklamanın aynı zamanda Türkiye’deki insan hakları savunucularını susturmak gibi bir siyasal amacı olduğu saptandığından 18. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş ve Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını talep etmişti.

Kararı uygulamakla sorumlu Bakanlar Komitesi de Kavala’nın serbest bırakılmasını ve AİHM kararının uygulanmasını öngören birçok karar kabul etmiş, ancak bütün bu kararlara rağmen tahliye kararı verilmeyip AİHM kararının uygulanmaması üzerine Bakanlar Komitesi, “ihlal prosedürünü” başlatmış ve kararı AİHM’e göndermişti.

Bu arada yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmiş ve Mahkeme, 25 Nisan 2022’de Osman Kavala’yı TCK md. 312’den yani Gezi olayları nedeniyle, cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirmeye kalkmak suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etmişti. Burada dikkati çeken nokta, AİHM’in 2019 yılındaki kararıyla Kavala’nın suç işlediğine dair makul bir kuşku bile oluşturmadığı sonucuna vardığı olgularla, müebbet hapis cezasına yol açan olguların aynı olması ve hiçbir yeni kanıtın bulunmamasıdır.

AİHM’in 11 Temmuz 2022 tarihinde açıklanan kararı kesindir. Şimdi yapılması gereken, AİHM kararlarının uygulanarak Osman Kavala’nın serbest bırakılması ve eski halin iadesidir. Eski halin iadesinden anlaşılması gereken, atılı suçların kayıttan silinmesi ve buna ilişkin mahkeme kararlarının bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıdır.

AİHM kararının uygulanması, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan bir yükümlülüğü olduğu kadar hukuk devleti olmanın da gereğidir. Türkiye’nin AİHM yeni kararını uygulamamakta ısrar etmesi, Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar uzanan yaptırımlar uygulamasına yol açacaktır.

Türkiye Barolar Birliği olarak AİHM kararının derhal uygulanmasını; hukukun üstünlüğü ilkesinin, Anayasa’nın 90/5 maddesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46/1 ile 19. maddelerinden doğan taahhütlerimizin gereği olarak gördüğümüzü belirtiriz."