Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Ankara’nın medya yüzü AKK Medya Çalışma Grubu
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Victoria's Secret, ikonik defilesi Cher'in sahne alacağı etkinlikle geri dönüyor.
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Telefon patlatması 21 yıl önce Kurtlar Vadisi'nde işlenmiş
Robert De Niro'nun mezar taşı
Robert De Niro'nun mezar taşı
123456789

Kültür Atölyesi 14 Haziran

14 Haziran 2022 - Günün filmi, kitabı ve sahne etkinlikleri...

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Vortex - (2021) - Gaspar Noe

Fransız bağımsız yapımlarının cüretkâr yönetmeni Gaspar Noe'den psikolojik sınırları zorlayan bir dram, "Vortex".

Son filmi Lux Æterna ile izleyicisini gerilimin "climax"ine ulaştıran Noe, yine deneyselliğin uç noktalarında gezinen bir yapıma imza attı. Kamera açıları ve kurguyu klasik anlatıdan epey farklı yorumlayan Noe, adeta seyircisinin zihniyle oyun oynuyor.

Dünya prömiyeri 74. Cannes Film Festivali'nde Cannes Premiere bölümünde yapılan Vortex, bu hafta vizyonda olan filmler arasında.

Vortex, Dublin Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü dahil, aday gösterildiği 6 ödülün 5'ini kazandı. Başrollerinde gerilim ve korku türünün ustalarından Dario Argento ve Françoise Lebrun, ayrı düşen hayatlara müthiş bir uyumla imza atıyorlar.

Noe, demansa uğrayan yaşlı bir çiftin son günlerini Lux Æterna'da denemesini yaptığı, alışılmış Hollywood sinemasının dışında, belgeselvari bir görsel tasarım kullanarak, ekranı ikiye bölerek ampirik bir kurguyla veriyor.

Filmin tanıtım bülteninden:

Noé’nin önceki filmleri gibi prömiyerini yine Cannes’da yapan Vortex, hayata, yönetmenin kendi ölümlülüğü üzerine de düşündüğü son derece kişisel bir pencereden bakıyor. Gaspar Noé, kıl payı ölümden döndüğü bir beyin kanaması atlatıp pandemide de COVID’e yakalanmasının ardından gerçekleştirdiği bu projede, “her yaşam formunun kendi tünelinde yaşadığını” anlatmak üzere neredeyse baştan sona, bölünmüş ekran tekniği kullanıyor; filmdeki iki kameradan birinin arkasında bizzat kendisi yer alıyor. Gerilim-korku türünün ustalarından Dario Argento’nun başrolünü paylaştığı film, yaşlılık ve bunamadan mustarip sevgi dolu bir çiftin son günlerine odaklanıyor. Gaspar Noé filmini, “yüreklerini yitirmeden önce akıllarını yitiren tüm insanlara” adıyor.

Seyircisinde olumlu bir etki bırakmayı amaçlamayan Noé sinemasının son çıktısı, yaşlılık üzerine kurgulanmış klastrofobik ve deneysel bir sanat yapıtını keşfetmek isteyen izleyici için bulunmaz fırsat.

KÜLT(ür)lenelim

La vita è bella - Hayat Güzeldir (1997) - Roberto Benigni

İtalyan yönetmen Roberto Benigni'nin "La vita è bella"sı İkinci Dünya Savaşı'nı anlatan sayısız filmden belki de en ince fikirli olanı.

Başarısını ödülleriyle de kanıtlamış kült bir film olan La vita è bella, aday gösterildiği 72 ödülün 52'sini kazandı. Yönetmen koltuğundaki başrol oyuncusu Benigni, ortaya koyduğu baba rolüyle, Oscar'da 1999 yılının En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'ne layık görüldü. En İyi Özgün Müzik Akademi Ödülü ve En İyi Yabancı Film Oscarlarını da kazanan film, Yahudi soykırımını aile kurumu üzerinden dramatize ediyor.

Filmin konusu:

İkinci Dünya Savaşı’nın sivillerin üzerindeki yıkıcı etkisini beyaz perdeye en iyi uyarlayan filmlerden biri olan La vita è bella, özgür düşünceli bir Yahudi garson ve oğlunu konu ediniyor. 1930'ların İtalya'sında Guido adındaki tasasız, kaygısız bir Yahudi kitapçı, yakın bir şehirdeki güzel kadına kur yapıp onunla evlenerek bir peri masalı başlatır. Guido ve karısının bir oğulları olur ve İtalya'yı Alman güçleri istila edene kadar birlikte mutluluk içinde yaşarlar. Guido, ailesini bir arada tutabilmek ve oğlunu Yahudi toplama kamplarının dehşetinden elinden geldiğince uzak tutmak çabasıyla bu yıkımı bir oyuna çevirir. Bu oyunun kazanına verilecek ödül ise bir tanktır...

Film, baba ve oğul, holokostun kurbanı olduğunda, çocuğunu kampın etrafındaki tehlikelerden korumak için mükemmel bir irade, mizah ve hayal gücü sergileyen bir babanın hikâyesini ekrana taşıyor.

La vita è bella, savaşın yıkıcılığını örtmek isteyen bir babanın fedakârlığını izlerken hem ince bir hüzünle doluyor hem de kahkaha atıyorsunuz. Soykırım gibi büyük bir gerçeğin, çocuk kadar küçük ve kırılgan bir canlının psikolojisini alt üst etmemesi mümkün mü? Zeki bir babanın dik duruşuyla belki...


RAFLARDA BUGÜN

Kreuzberg Blues - Wolfgang Schorlau

Alman yazar Wolfgang Schorlau'nun pandemi günlerinin boğucu havasında geçen polisiyesi "Kreuzberg Blues"u raflarda yerini aldı.

Almanya Polisiye Edebiyat Ödüllü yazar Schorlau'un konut spekülasyonu ve barınma hakkı mücadelesi etrafında şekillendirdiği heyecan dolu siyasî polisiyesi, Hulki Demirel tarafından Türkçeye çevrildi ve İletişim Yayınları tarafından basıldı.

Wolfgang Schorlau’nun özel dedektifi Georg Dengler, bu defa konut spekülasyonu yapan dev firmaların kıskacındaki dar gelirli kiracıların yardımına koşuyor. Firmaların, ellerindeki konut stoğunu sürekli daha pahalıya kiralamak amacıyla kiracıları yıldırarak evlerinden çıkartmaya dönük stratejilerinin artık dehşet verici noktalara ulaştığı bir vaka var karşısında.

Uluslararası sermayeyle bağlantılı bu saldırgan firmaların hırslı yöneticilerinin dünyasına giriyor roman. Kamuoyunu ile devleti sol ve muhalif etkilere karşı yönlendirmeye çalışan “derin” yapıların dünyasına da adım atıyor.

Romanın arka planında, COVID-19 pandemisinin hüküm sürdüğü günler yaşanıyor. Dedekti Dengler, en yakın arkadaşları arasında bile komplo teorilerine ve aşı karşıtlığına kapılanların çıktığını görüyor.

Almanya'nın Münih kentinde çıkan Abendzeitung gazetesi tarafından “Schorlau hızlı ve rahat, bir sosyal röportaj havasında yazıyor. Güncel bağı çok güçlü bir siyasi gerilimin saf örneği” cümleleriyle değerlendirilen roman, geride bırakılan pandemi günlerinin edebiyatta yerini almasının en yeni örneklerinden biri.


SAHNEDE BUGÜN

Harem Kabare

Oyunculuğu, yazarlığı ve yönetmenliğini Okan Bayülgen'in üstlendiği "Harem Kabare" bu akşam İstanbul'da sahne alıyor.

Oyuncu kadrosunda Bayülgen ve 5 başarılı kadının yer aldığı tiyatro, "canlı müzik eşliğinde, fena halde tanıdık, seksi, şuh, dramatik ve komik" olarak lanse ediliyor.

Melda Gür, Merve Sev, Ödül Turan, Selin Atasoy ve Kayra Ural, birbirinden farklı 5 kadını canlandırıyor. 4 eski eşin bir olup yeni müstakbel eşi sorguladığı, müzik ve tiyatronun bir arada olduğu oyun, sahnede bir müzikal havası estiriyor.

Seyircisine kahkahalarla dolu bir kabare deneyimi yaşatacak olan oyun, İstanbul Trump Sahne'de saat 20.30'da başlayacak.

İşte tanıtım bülteni:

"Bu kadınlar siz, arkadaşlarınız, geçmişteki ya da gelecekteki haliniz gibi. Fena halde tanıdık, korkunç, şuh, dramatik ve komik.

Bu adamı tepelesinler mi, sevsinler mi, öldürsünler mi?

Hep beraber karar vereceğiz."


Nil Karaibrahimgil

Bursalı müzikseverler bu akşam çok canlı bir sahne performansına şahit olacak, akıllara kazınmış şarkıları ve canlı kişiliğiyle Nil Karaibrahimgil, Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda.

25 yıla varan kariyerine reklam metin yazarlığı, film ve dizi müziği, söz ve beste yazarlığı gibi birçok deneyimi sıkıştıran Karaibrahimgil, farklı, renkli, ışıltılı sahne performansı ve sloganlaşmış sevilen şarkılarıyla sevenlerine müzik ve keyif dolu bir gece yaşatacak.

60. Uluslararası Bursa Festivali bünyesinde gerçekleşecek konser için Karaibrahimgil, 21.00'de sahnede olacak.

Farklı konser performanslarıyla albüm kayıtlarından ayrı bir çizgide duran ünlü şarkıcı, Nil Dünyası (2002), Nil FM (2004), Tek Taşımı Kendim Aldım (2006), Nil Kıyısında (2009), Ben Buraya Çıplak Geldim (2012) albümlerinin yanı sıra çeşitli televizyon ve sinema yapımlarında rol aldı.

Türk müzik dünyasının en renkli, en farklı, en ilham verici karakterlerinden olan Karaibrahimgil'in sahne performansını canlı seyretmek ve şarkıcının özgün yorumuna eşlik etmek isteyen Bursalılar için bu akşam adres belli...


GALERİDE BUGÜN

dévoyé

İstanbullu sanatseverlere son çağrı! Ev sahipliğini Martch Art Project'in yaptığı, "dévoyé" isimli karma sergiyi ziyaret etmek için bugün son gün.

Beyoğlu'nda 10 Mayıs'ta kapılarını açan sergi; kâğıt kesme, resim, heykel ve video olmak üzere farklı eserlere yer veriyor. 4 farklı sanatçının tek boyutlu bir beden tahayyülü üzerine odaklanıyor. Eserleri sergilenen sanatçılar şöyle: Serra Duran, Murat Önen, Metehan Törer ve Sonja Yakovlena.

Tanıtım bülteninden:

Fransızcada “baştan çıkarma” anlamına gelen “dévoyé” günümüzde siyasallaşan insan bedeninin araçsallığı, haz ve hazzın temel ilkelerini sorgular. “Bedenimiz öyle bir sermayedir ki, tek bir hareketle işgücüne enerji veren beden ile günümüzde arzunun ve bilinçdışının, ruhsal enerji ile itkinin tapınağı olarak hayal ettiğimiz bedeni yaratabilir. Pasolini'nin Sodom'un 120 Günü adlı eserinde her tür tersinirlik acımasız bir mantık uyarınca ortadan kaldırılır. Orada her şey, geri dönüşü olmayan bir biçimde eril ve ölüdür. İşkencede bile cellatlarla kurbanların suç ortaklığı ve iç içeliği yok olmuştur. Her şey cansız bir işkenceden, duygusuzca işlenmiş bir suçtan, soğuk bir entrikadan ibarettir. Haz, yatağından çıkarılan bir maden, bedenlerdeki makine sisteminin teknolojik bir ürünü, zevklere dair bir lojistiktir. Pornografik imgeyle karşılaşılan ilk an şok edicidir, etkisi tıpkı bir Déjà vu anının vuruculuğuna ve sersemleticiliğine benzer. Nadir bulunan bu (sözde) maden güçlü ışıklar altında çok yakından kaydedilmiştir. Öyle ki o artık bedenin kendisi değildir, aşırı detaylandırılmış ve net, nahoş bir peyzaja dönüşmüştür.”

Bireysel olarak insan bedeninin aslında politik bir gönderme taşıdığına dikkat çeken sergi, başkaldırı olarak değerlendirilirken, sıradanın çok dışında bir deneyim sunuyor.