Kültür Atölyesi 10 Haziran

Gülara Subaşı

BEYAZ PERDEDE BUGÜN

Das Mädchen und die Spinne - Örümcek ve Kız (2021) - Ramon Zürcher&Silvan Zürcher

Yenilikçi bir sinema diline sahip yönetmen ikiz kardeşler Ramon ve Silvan Zürcher'in 2021 yılında çektiği "Örümcek ve Kız" bu hafta vizyonda.

Örümcek ve Kız, Ramon Zürcher’in ilk filmi Tuhaf Kedicik (Das merkwürdige Kätzchen) ile birlikte insanların bir aradalığına dair üçlemenin ikinci filmi olarak tanımlanıyor.

Film, yollarını ayırmak üzere olan iki ev arkadaşının hikâyesini konu ediyor. Lisa taşınıyor, Mara geride kalıyor. Kutular paketlenip, dolaplar boşaldıkça iki kadın arasındaki uçurum derinleşiyor. Atmosfer özlemle doluyor ve duygusal bir gel-git başlıyor. Trajikomik sonuçlarla dolu olan film, değişim, fanilik, yakınlık ve ayrılık acısı üzerine şiirsel bir anlatım sunuyor. Aralarında arkadaşlıktan da farklı bir ilişki bulunan bu iki kadının yaşadığı gerilim, Lisa’nın annesinin, bir usta ve çırağının, komşunun ve evin sessiz üyesi örümceğin kurguya girmesiyle kâh azalıyor kâh artıyor.

Kanadalı film eleştirisi sitesi Screen Anarchy'den eleştirmen Benjamin Umstead, Örümcek ve Kız için şunları söylüyor:

"Bu eşit derecede şiirsel ve natüralist mikrokozmoslar içinde hareket eden kardeşler, hem Krzysztof Kieslowski'nin ızdırap çeken insan destanlarını hem de Angela Schanelec'in çarpıcı opak sinemasını hatırlatarak, nihayetinde neredeyse akıl almaz, sinir bozucu derinliklere açılan varoluşsal bir ölçeği keşfediyorlar."

İnsanların birlikteliği hakkındaki bu Alman filmini izlerken iki kadının arasındaki gerilimin sanatsal boyutunu görecek ve o duygu yoğunluğuyla birlikte keyif ve şaşkınlığı aynı anda hissedeceksiniz.

RAFLARDA BUGÜN

Yitik Paradigma - İnsan Doğası - Edgar Morin

Asırlık Fransız filozof Edgar Morin'in ilk baskısı 1973 yılında yayımlanan çalışması "Yitik Paradigma – İnsan Doğası"nın (Orijinal adı: Le paradigme perdu: la nature humaine) ikinci baskısı bu hafta raflardaki yerini aldı.

Antropoloji, biyoloji, sosyoloji, kültür tarihi gibi çok farklı disiplinler arasında dolaşarak, “insan-hayvan ve doğa-kültür zıtlığı” paradigmalarını altüst eden bir kült olma özelliğini hâlâ koruyan kitabın Türkçe çevirisi, Devrim Çetinkasap tarafından yapıldı.

İnsan-hayvan, doğa-kültür zıtlığına, farklı akademik disiplinlerin kesişme alanlarını gözeterek, hatta aradaki sınırları reddeden disiplinlerarası bir tavırla bakmak isteyen okuyucu için Morin'in sosyolog ve filozof gözlüğünü takabilmek, bu kitapla mümkün.

Kitabın arka yüzünden:

“Bugün ölmekte olan insan kavramı değil, tabiattan ve kendi doğasından kopartılmış, yalıtılmış bir insan kavramıdır; son bulması gereken şey, kendi akılcılığının şatafatlı imgesine hayran kalan insanın kendini putlaştırmasıdır.”

SAHNEDE BUGÜN

Piraye

Rejisörlüğü ve oyunculuğunu Murat Çidamlı'nın üstlendiği Piraye, 10 Haziran saat 20.30'da tiyatroseverlerle buluşuyor. Ankara - Dört Mevsim Tiyatro Salonu'nda sahneye konulacak oyun, Eylül Kuzgunbay tarafından uyarlandı.

İşte oyunun konusu:

Nazım Hikmet'in en büyük ilham kaynağı, ölümsüz aşkı "Piraye" seyircisi ile buluşmaya devam ediyor. Türk dilinin en büyük şairi Nazım Hikmet, karısı Piraye’ye 1933’ten 1950’ye kadar, aralıklı olarak hapishanede geçirdiği 17 yıl boyunca yüzlerce mektup yazdı. Bu mektuplar aracılığıyla aşkını, kavgasını, hasretini en duru haliyle Piraye ile paylaştı. Piraye, bu mektupları Nazım’ın Çankırı Hapishanesi’nde kendi elleriyle yaptığı tahta bir bavulda, yıllar boyu sakladı. Nazım’ın zorlu tutsaklık yıllarında hayata tutunmasını sağlayan şey aşkın, kavganın ve hasretin yüreğinde bir bütün halindeki varlığıydı. Usta şair Nazım Hikmet’in yüreğinin bütün gücüyle yazdığı mektup ve şiirlerden oluşan, onun iç dünyasına yapılan bu yolculukta, aşkın, şiirin, müziğin evrensel ve ölümsüz yönüyle tanışmaya ve yüreğinizin kapılarını açmaya hazırlanın.

Nazım&Piraye aşkının derinlerine inip, şiirlere konu olmuş bu sevdayı, kalem ehli bir adamın penceresinden izlemek isteyen izleyiciler için cuma akşamı gidilecek adres belli. Piraye, Nazım Hikmet şiirini okumayı ve dinlemeyi değil, onu seyretme deneyimini tiyatrosevere yaşatacak.

Melike Şahin

Ankaralı müzikseverler bu akşam müziği "başka yerde arama"yacak!

Ünlü şarkıcı Melike Şahin, Türkiye turnesi kapsamında 10 Haziran akşamı Ankara-Armada AVM Açık Hava Sahnesi'nde olacak. Şahin, Ankaralı hayranlarına müzik şöleni yaşatacak.

Saat 21.00'de sahnede olacak Şahin İF ve Atlantis Yapım iş birliğiyle Ankaralılar ile buluşacak.

Çocukluğundan itibaren müziğe büyük ilgi duyduğunu belirten ünlü şarkıcı, lise yıllarında Çağdaş Müzik Merkezi'nde Timur Selçuk'tan şan dersleri aldı. 2012'de mezun olduğu Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji eğitiminin ardından 2017'ye kadar Baba Zula ile vokalist olarak çalıştı. 2017’de solo kariyerine başlayan Melike Şahin, bugüne kadar “Deli Kan”, “Tutuşmuş Beraber”, “Kara Orman”, “Sevmek Suçsa Suçluyum”, “Sakla Beni” ve “Geri Ver” gibi birçok teklisini yayımladı. Kutiman ve Boom Pam gibi isimlerle yaptığı ortak çalışmalarla dünya müzik sahnesinde de adından söz ettirdi. Prodüktörlüğünü ve sanat yönetmenliğini üstlendiği ilk albümü “Merhem”i 2021’in başında dinleyicisiyle buluşturan Şahin; albümde Mabel Matiz, Sabi Saltiel, Uri Brauner Kinrot, Can Güngör, Emre Malikler, Elif Dikeç ve Dijf Sanders gibi önemli isimlerle iş birliği yaptı.

Duygu yüklü güfteleriyle seyircisini hüzünlendirirken canlı sahne performansıyla coşturan Melike Şahin, cuma akşamını müzikle değerlendirmek isteyenler için tercih edilebilecek etkinliklerden...

John O'Conor

50 yıllık müzik kariyeri ile günümüzün önde gelen Beethoven yorumcularından dünyaca ünlü İrlandalı piyano virtüözü John O'Conor, İstanbul Resitallerinin muhteşem sezon finali için 10 Haziran Cuma akşamı İstanbul'da klasik müzikseverlerle buluşacak.

Dinleyenleri farklı bir dünyaya götürecek O'Conor, saat 20.00'de Sakıp Sabancı Müzesi The Seed'de sahne alacak.

"Beethoven zirvesinde en yüksek kalibredeki kayıtlar" şeklinde yorumlar alan büyük Beethoven yorumcusu olarak tanınan sanatçının; Mozart, Schubert, Haydn, ve John Field seslendirdiği 30'dan fazla albümü bulunuyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük okuyucu sirkülasyonuna sahip gazetelerinden Chicago Tribune, O'Conor için şu sözleri kullanıyor:

"Piyano virtüözlüğü çeşitli biçimler alabilir, ancak en ender olanlardan biri John O'Conor'a aittir... [o], teknik olarak karmaşık pasajlarda gösteri ve cesaret yerine içsel ifadeyi ve atmosferi tercih eden, kaybolmaya yüz tutmuş bir geleneği temsil ediyor."

Beethoven'ın 19'uncu yüzyıl dünyasına yolculuk yapmak isteyen müzikseveler için Cuma akşamı adres belli.

GALERİDE BUGÜN

Yıldız Sineması Sergisi

Nostaljik bir atmosferde sinema tarihini görmek, gezmek ve hissetmek için bugün gidilebilecek yerler arasında İzmir'deki Yıldız Sineması Sergisi var. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve 23 Haziran 2021'den bu yana açık olan etkinlik, hafta içi 10.00-16.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

Sergi; adını, artık yerinde olmayan loca bölümü girişinin yıpranmış duvarında asılı kalmış ve el yazısıyla hazırlanmış bir tabeladan alıyor: “Loca memuru yoksa lütfen zili çalınız.” Serginin ana malzemesini sinema günlerinden geriye kalan ve adeta bir arkeoloji kazısı yapar ya da toz ve rutubet içinde bir tavan arasını, bir bodrumu temizler gibi gün yüzüne çıkarılan çeşitli “kalıntılar” oluşturuyor. Sergi, bu kalıntıları, gazete gibi çeşitli arşiv ve koleksiyonlardan temin edilen malzemelerle destekleyerek, Yıldız Sineması’nın 35 yıllık serüvenini yeniden görünür kılmayı ve toplumsal-kentsel hafızamızın kalıcı bir parçası haline getirmeyi hedefliyor.

İzmirliler, Türk ve dünya sinemasının klasikleri, sinema makinelerinin ve eski film makaralarının bulunduğu sergide, geçmişe duyduğu özlemi bir nebze hafifletirken, canlanan anılarıyla tatlı bir hüzün hissedecekler.