Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Afyonkarahisar’daki 2.600 yıllık anıtın gizemi çözüldü
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Tarihin bilinen en eski alfabesi
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Gevaş İlçe Halk Kütüphanesi hizmete sunuldu
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı
123456789

Cindoruk: Yassıada'da Menderes değil Meclis yargılandı

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 17. Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Yassıada Mahkemesi'nin Meclis'i yargıladığını söyledi.

Mürşide Esmek

ANKARA- Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 17. Başkanı ve Yassıada yargılamalarında 18 milletvekilinin avukatlığını yapan Hüsamettin Cindoruk, Yassıada Mahkemesi'nin bir ihtilal mahkemesi olduğunu söyleyerek, "Herkes zannediyor ki mahkemede Adnan Menderes ve arkadaşları yargılandı. Hayır, Meclis yargılandı" dedi. Cindoruk, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu siyasi duruma değinirken, 27 Mayıs yargılamalarını sebep, başkanlık sistemi ise sonuç olarak değerlendirdi. Cindoruk, "Gelmek gibi gitmeyi de göze alacaksınız. Bizim siyasetteki sıkıntı, 27 Mayıs'ta da bugün de odur. Gelmeyi seviyoruz, gelmek için demokrasi istiyoruz, gitmeyi sevmediğimiz için demokrasiyi orada istemiyoruz" vurgusunu yaptı.

Eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümünde Yassıada yargılanmalarıyla ilgili GAZETE DURUM'a konuştu.

"Yassıada Mahkemesi bir ihtilal mahkemesidir. Mahkeme kimi yargıladı? Herkes zannediyor ki mahkeme, Adnan Menderes ve arkadaşlarını yargıladı, 3 kişiyi idam etti. Hayır, mahkeme meclisi yargıladı. Zabıtları bulup okuyunuz. Milletvekilleri yargılandı. Milletvekilleri yargılanır mı? Alparslan Türkeş'in başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi bütün milletvekillerin dokunulmazlıklarını kaldırdı. Ben 27 Mayıs'tan sonra Türkiye'nin derlenip toparlanacağını arzu ettim. Acaba dedim, gerçekten çözüm olur mu, 1876'dan beri yapamadığımızı yapacak mıyız? Ama ben Yassıada Mahkemesi kurulunca ümidimi kaybettim. Darbe olunca ahlaki vazifemizi yapmak için avukatlıklara soyundum. Benimki ahlaki vazifeydi Yassıada'da. Çünkü içlerinden geldiğimiz için biliyordum; kötü niyetleri yoktu ama Doğan Avcıoğlu'nun söylediği gibi "cici demokrasi" onlara bu otoriteyi getirmiştir.

27 Mayıs kararı sebep, başkanlık sistemi sonuç

27 Mayıs, Meclis'i yargılamıştır. Yüksek Adalet Divanı kanalıyla TBMM 11. Meclis Başkan Vekili İbrahim Kirazoğlu, 10 ve 11. dönem TBMM Başkan Vekili Agah Erozan, 1950-1960 tarihleri arasında Meclis Başkanı Refik Koraltan idama mahkum olmuştur. Onları, Milli Birlik Komitesi, muharebe Meclis müzakereleri idare biçimlerinden ötürü Yassıada'da Yüksek Adalet Divanı Başkanvekili Selman Yörük müebbet hapse çevirdi. Ama esas şu, Meclis'i yargılıyorsun, Meclis müzakereleri idare biçimlerinden ötürü üç Meclis Başkan Vekili ve başkanını idama mahkum ediyorsun. O idama mahkum edilen başkanvekili, başkan değil Meclis'tir. İddialı bir cümle söylüyorum. 27 Mayıs'ın yargılandığı mahkemenin kararı sebep, başkanlık sistemi sonuçtur.

Parlamento hapsedildi

Yürütmeyi yargılasaydılar, Başbakanı, Cumhurbaşkanını ve bakanları, sadece ihtilalci hedefini yargılamış olurdunuz. Hedefi genişlettiler parlamentoyu yargıladılar. Verdiği oylardan ötürü, 300 milletvekili mahkum oldu ve hapis cezaları aldı. Şimdi biz o Meclis'i tekrar kurmaya çalışıyoruz. Devleti kuran parlamentoyu, 27 Mayıs mahkum ediyor. Kimisini idama mahkum ediyor, kimisini 10-20 yıl müebbet hapse. Ondan sonra siz tekrar demokrasiye geçiş istiyorsunuz. Nasıl geçsin? Parlamento, başkan, başkan vekili mahkum edilmiş yargılanmışsa milli irade mahkum edilmiştir. Bu pratik hadisedir, siyaset bir pratiktir aslında. Orada parti kurmaya çalışırken o korkuyu aşabilir misiniz? Size çizilmiş o sınırları aşabilir misiniz? Bizim anayasa profesörleri burada duruyor. Türkiye, kendi kendine yaptığı yanlışlardan kurtulmaya uğraşıyor. Hadiseyi tam, objektif şekilde yerine oturtarak partici gözüyle bakmadan tespit etmek gerekir. Türkiye evvela Yassıada'dan kurtulup onları reddi inkar etmelidir. O zaman ortaya Meclis'in özü çıkacaktır. Meclis hata yapar mı yapar, yanlış kanun çıkarır mı çıkarır, ama mesuliyeti yoktur. Milletvekilinin mesuliyeti en temel demokrasi kuruludur. Dünyanın neresinde görülüyor parlamentonun mahkum edildiği? Parlamentonun çoğunluğunu mahkum ediyorsunuz...

Türkiye 'kararname devleti' oldu

Eleştiriye de tahammül edeceksiniz, gitmeyi de göze alacaksınız. Gelmek gibi gitmeyi de göze alacaksınız. Bizim siyasetteki sıkıntı, 27 Mayıs'ta da bugün de odur. Gelmeyi seviyoruz, gelmek için demokrasi istiyoruz, gitmeyi sevmediğimiz için demokrasiyi orada istemiyoruz. Zorbalık yapıyoruz. Demokrasi dışı kurallar koymaya çalışıyoruz, en mühimi hukuk devletinden kurtuluyoruz. Bugün de tenkitimiz o. Türkiye kanun devletiydi. Bugün kararname devleti oldu. Geçen gün bir istatistik okudum, son iki sene içinde Meclis'te 92 kanun çıkmış. Cumhurbaşkanı 95 kararname çıkarmış kanun kuvvetinde. Böyle bir demokrasi yaşatılabilir mi? Böyle bir demokrasi, insan hakları hukuku düzeni kurabilir mi? Böyle bir demokrasi, elli yıllık hedefi olan Avrupa Birliği'ne girebilir mi?"