Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

ABD Ortadoğu'ya dönüyor: Biden'ın S. Arabistan ve İsrail ziyareti

Bahadır Selim Dilek

Önce küresel salgın, sonrasında Rusya'nın Ukrayna'yı işgali.

Deyim yerindeyse dünyanın iliği kemiği yerinden oynadı.

Enflasyon bütün dünyada artıyor.

Yasadışı göç, iklim değişikliği, giderek dramatik boyutlara ulaşan gelir dağılımı bozukluğu ve bölgesel çatışmaların yarattığı istikrarsızlık açık açık küresel sistemi tehdit ediyor.

Buna enerji ve gıda krizinin eklenmesiyle dünya yeni bin yılın ilk çeyreğinde adeta nefes alamaz oldu! 

Çıkış yolu aranıyor.

Tünelin ucunda şimdilik ışık görünmüyor.

İşte bütün bu ahval ve şerait altında Amerikan Başkanı Joe Biden, 13-16 Temmuz tarihleri arasında İsrail ve Suudi Arabistan’ı ziyaret etti.

Bu, Biden'ın Beyaz Saray'a yerleşmesinin ardından yaptığı ilk Ortadoğu turu olması açısından önemliydi.

Ziyaretin olası küresel gelişmeler bağlamında önemli sonuçlara gebe olduğu yorumları ön plana çıktı.

Biden'ın temasları, Kaşıkçı cinayetinin gölgesi altında geçekleşti.

Amerikan Başkanı, Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesini sert bir şekilde eleştirmişti.

Eleştirmekle kalmamış, Prens Muhammed bin Salman’ın bu cinayette rolü olduğunu açık açık dile getirmişti.

Eskilerin “büyük lokma ye, büyük laf etme” sözünün ne kadar haklı bir noktaya işaret ettiği Biden’ın bin Salman ile yumruk tokuşturduğu sahne ile hafızalara kazınmış oldu.

Diğer yandan küresel piyasaların dikkati, Biden'ın özellikle Suudi Arabistan'daki temaslarına çevirmişti.

Acaba, Amerikan Başkanı, giderek artan petrol ve doğalgaz fiyatlarının dizginlenmesi için Suudi Arabistan'ı ikna edebilecek miydi?

Suudi Arabistan'ın üretimini arttırması, petrol fiyatlarındaki artışı dizginlemesi, dünyanın biraz olsun rahat nefes alması öngörülüyordu.

Ama tabii Biden açısından asıl mesele, petrol fiyatlarındaki artışın Amerika'daki enflasyona tarihi zirve yaptırmış olmasıydı.

Biden, bu konuda bir ilerleme sağlayabilirse, Kasım'daki seçimlere eli biraz olsun güçlenmiş olarak gideceğinin hesabını yapıyordu.

Evde yaptığı bu hesap çarşıya uymadı demeyelim.

Kısmen de olsa, Prens Muhammed bin Salman'ı ikna etmeyi başardı.

Suudi Arabistan'dan petrol üretimini arttıracaklarını ve 13 milyon varile çıkaracakları sözünü aldı.

İsrail ziyaretine gelince...

Öne çıkan gündem maddesi, doğal olarak İran ve İran'ın nükleer dosyası oldu.

Biden, İran’a karşı İsrail ile birlikte güçlü bir mesaj verdi.

“Nükleer silah edinmesine engel olacağız”

İmzalanan Kudüs Deklarasyonu iki ülkenin İran’ın nükleer silah geliştirmesine karşı güçlü bir işbirliği yaptığı anlamına geliyor.

Biden'ın gezisindeki en önemli mesaj Amerika'nın Ortadoğu'dan çekilmeyeceğini açıklamasıydı.

Yani Amerika, Ortadoğu'da Çin, Rusya ve İran tarafından doldurulacak bir boşluk yaratmayacaklarını vurgulayarak, bir anlamda ön alma gereksinimi duymuştu.

Biden, rakiplerinin bu bölgede etki alanı yaratmalarına karşı stratejik bir hamle yapmış oldu.

Yani, Amerika Ortadoğu'yu yeniden hatırladı.

Bunun, Türkiye için ne anlama geldiğini, Amerika'nın Ortadoğu'da güç kazanmasının Türkiye'nin bölge politikalarını nasıl etkileyeceğini bir başka programın konusu yapacağımızı söyleyerek, şimdilik noktamızı koyalım.