Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Ücretlerde spekülatör artış beklentisi....

Prof. Dr. Erinç Yeldan, hükümetin seçim öncesinde asgari ücrette, memur ve emekli aylıklarında ciddi bir zammı gündeme getireceğini belirterek, “Elimizdeki siyasi mesajlara dayalı veriler, yılbaşında ücretlerde spekülatör bir artış olabileceği yönünde” dedi.

Deniz Dalgıç

ANKARA - Milyonlarca çalışan, 2023'te ücretlerinin ne kadar artacağını merakla bekliyor. Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, hükümetin seçim öncesinde asgari ücrette, memur ve emekli aylıklarında ciddi bir zammı gündeme getireceğini belirterek, Türkiye “Elimizdeki siyasi mesajlara dayalı veriler, yılbaşında ücretlerde spekülatör bir artış olabileceği yönünde. Bunun için mali kaynakların, İşsizlik Sigortası Fonu'nun, yurt içi ve dışı borçlanmanın sonuna kadar kullanılacağını düşünüyorum” dedi. 

Yeldan, GAZETE DURUM'a ekonominin genel durumunu değerlendirdi, ücretlere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yeldan'a sorduğumuz sorular ve yanıtları şöyle:

Ekonominin genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hükümet seçim öncesi ne tür hamleler yapacak?

Hükümetin seçim öncesi kredi musluklarını açacağını düşünüyorum. Bu Orta Vadeli Program'da (OVP) da neredeyse yılın ilk 7 ayında yani eylülde yayınlanan veri takvimine göre, bütçe dengesinde ve faiz dışı dengede mütevazı bir fazlalık varken, 2022'nin geri kalan bölümünde ciddi anlamda bir bütçe açığı tasarlanmaktaydı. Ön tahminler böyle. Resmi olarak da böyle. Hükümet, büyük olasılıkla ciddi bir asgari ücret, memur ve emekli zammını gündeme getirecek. Sosyal yardımlar adı altında çok yüksek destek paketi sunulacak. Ekonominin durgunluğuna karşı da özel sektör ile küçük ve orta boy işletmelere vergi indirimleri, ek teşvikler, istihdam teşviklerini gündeme taşıyacak. Hükümet, asgari ücretin artışından doğacak olan zararlara karşı sigorta primlerinin ödenmesi, yeni işe alımlarda iş gücü maaşlarının ödenmesi gibi mekanizmaları yüksek meblağlar ile devreye sokacak.

Fonda herhangi bir gelir kaldığından emin değiliz. Ama İşsizlik Sigortası Fonu şu ana kadar kullanılmadıysa, bu dönemde iştah açıcı bir şekilde orada duruyor. Ve o sonuna kadar istihdamı, büyümeyi ve yatırımları teşvik gibi kalemler altında eritilecek. Eğer eritilmediyse kağıt üzerinde orada 130 milyar liralık bir gelir var. Ama birçok iktisatçı bunun defalarca tüketildiği kanısını da taşıyor. Fon ve borçlanma olanakları sonuna kadar sürdürülecek. Türkiye çok ciddi bir mali genişlemeden geçecek. Bu mali genişlemenin yaratacağı bir coşku ortamı olacak. Bunun yaratacağı enflasyon, risk ve bundan kaynaklanacak durgunluk ile gerileme seçim sonrasına taşınacaktır.

Sizce yılın ikinci yarısında enflasyon ne olacak? Ücretlere ne kadarlık artış yapılmasını bekliyorsunuz?

Hatırlarsanız eylül ayı içinde peş peşe elektrik ve doğal gaza zamlar geldi. Bunlar kasım, aralık, ocak aylarında olası fiyat ayarlamalarını önceden yapıp, seçime doğru herhangi bir zam yapmadan durumu idare etmek için yapılan önden yüklemeli zamlardı. Ancak, şu an dünya ve Türkiye ekonomisindeki dengeler çok hızlı bozuluyor. Ocak ayında enflasyon oranı yüzde 45'e çıkmıştı. Yüzde 45 artışın üzerinde yüzde 80-90'lık bir artışın gelmeyebileceği ve enflasyonun baz etkisi nedeniyle düşebileceği hesaplanıyor. Bütün bu beklentiler boşa çıkabilir. Tabii yapışkan dediğimiz enflasyonist beklentileri dizginlemek, enflasyonun önüne geçmek ancak çok sert inatlarla mümkün. Türkiye'de şu an büyük bir risk var ve kumar oynanıyor. Hükümetin bu beklentileri boşa çıkabilir.

Hiperenflasyonu temel alıp, şubat-mart aylarında enflasyonun daha çok hızlandığı bir konjonktüre girebilir. Bu noktada ortada büyük bir belirsizlik var. Bu, Merkez Bankası'nın, enflasyonun ciddiye alınacak bir problem değilmiş gibi hareket etmesinden kaynaklanıyor. Bunun ciddiye alınması demek, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi bilim dışı sloganların geçersizliğini ve “Bugüne kadar neden tedbir almadınız?” sorusunu gündeme getirecek. Bu tamamen hükümetin kendi kendine yarattığı bir tuzağa dönüştü. Vazgeçilemiyor. Ciddiye alınamıyor. Sorunların kendi kendine çözüleceği varsayılıyor. Elimizdeki siyasi mesajlara dayalı veriler, yılbaşında ücretlerde spekülatör bir artış olabileceği yönünde. Bunun için mali kaynakların, İşsizlik Sigortası Fonu'nun, yurt içi ve dışı borçlanmanın sonuna kadar kullanılacağını düşünüyorum.