Devlet Tiyatroları, Avrupa Tiyatro Konvansiyonu'na yeniden katıldı
Devlet Tiyatroları, Avrupa Tiyatro Konvansiyonu'na yeniden katıldı
Kapadokya ziyaretçi rekoru kırdı
Kapadokya ziyaretçi rekoru kırdı
Türkiye’ye Musul daveti
Türkiye’ye Musul daveti
Atatürk anısına özel konser
Atatürk anısına özel konser
123456789
Devlet Tiyatroları, Avrupa Tiyatro Konvansiyonu'na yeniden katıldı
Devlet Tiyatroları, Avrupa Tiyatro Konvansiyonu'na yeniden katıldı
Kapadokya ziyaretçi rekoru kırdı
Kapadokya ziyaretçi rekoru kırdı
Türkiye’ye Musul daveti
Türkiye’ye Musul daveti
Atatürk anısına özel konser
Atatürk anısına özel konser
123456789

Prof. Gülçubuk'tan "kara kış" uyarısı!

Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, tarımsal girdi maliyetlerindeki artışa dikkat çekerek, “Ben kışa girerken tarım ürünleri fiyatlarının biraz daha yükseleceği kaygısını taşıyorum. Bu kış, bir 'kara kış' olarak karşımıza çıkabilir” dedi.

Deniz Dalgıç

ANKARA- Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, yaklaşan kış mevsimi öncesi sebze ve meyve fiyatlarında artış yaşanabileceğini söyledi. Tarımsal girdi maliyetlerindeki artışa dikkat çeken Gülçubuk, “Küçük aile çiftçilerinin üretimden giderek vazgeçme eğiliminde olduğunu görüyoruz” dedi. Meyve sebze fiyatlarının düşmesi için üretimin artması ve maliyetlerin düşmesi gerektiğini belirten Gülçubuk, “Türkiye'de maliyetler düşmüyor. Meyve ve sebzede belli bir oranda üretim artışımız var. Fakat, pariteden dolayı ihracata yönelim var. Böyle olunca yurt içinde satışa konu olan ürün miktarlarında daralma olabilir. Ben kışa girerken tarım ürünleri fiyatlarının biraz daha yükseleceği kaygısını taşıyorum. Bu kış, bir 'kara kış' olarak karşımıza çıkabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Gülçubuk, GAZETE DURUM'un gıda ve tarıma yönelik sorularını şöyle yanıtladı:

Üretim maliyetleri ne durumda?

Çiftçinin gündemini meşgul eden konuların başında üretimde girdi maliyetlerinin artması geliyor. Çiftçi bir yandan girdi maliyetleriyle uğraşırken diğer yandan kendi hayatına dair enflasyonla uğraşıyor. En son açıklanan rakamlara göre, genel enflasyon yüzde 80'i, gıda enflasyonu da yüzde 90'ı geçti. Çiftçi, kendisi de bir tüketici olduğu için gıdaya daha fazla pay ayırmak durumuna geliyor. Kamuoyunda, “Çiftçi tükettiği her şeyi üretiyormuş” gibi bir algı var. Çiftçi tükettiğinin en fazla yüzde 10'unu üretebiliyor. Bunun içerisinde meyvesi, sebzesi, yağı, eti var. Diğer taraftan çiftçinin karşılaştığı maliyetler var. En son ağustos ayında çiftçinin üretim maliyeti Tarım-ÜFE yüzde 142 çıktı. Bir de girdi fiyat endeksi var. Bu genelde iki-üç ay geriden açıklanıyor. Eğer ağustos ayında Tarım-ÜFE yüzde 142 artmışsa, girdi maliyet endeksi en az yüzde 170 olarak açıklanacaktır. Bu, çiftçinin 100 liralık bir gelir elde etmek için en az 120-130 liralık bir maliyete katlanmak durumunda olduğu anlamına geliyor. Demek ki çiftçimiz kazanmak için daha fazla para sarf ediyor. Çiftçinin borçları giderek artıyor. Çiftçinin borçları neredeyse 250 milyar TL sınırına varmış durumda. Burada çiftçinin ürettiğiyle maliyetlerini karşılayamadığı anlamı ortaya çıkıyor.

Ayrıca, çiftçimizi en ikilemde bırakan durum dünya piyasalarının belirsiz olması. Çünkü bir yanda Ukrayna-Rusya Savaşı diğer yanda enerji krizi var. Giderek artan girdi maliyetleri var. Bazı ülkeler gübre üretimini ve satışını durduruyor. Peki biz çiftçimize karşı nasıl bir politika izleyeceğiz? Çiftçimize, “Sen yeter ki üret” diyoruz ama “Ürettiğinin karşılığında kazanacaksın” güvencesini vermemiz lazım. Bunu yapabildiğimiz zaman gıda güvencesi açısından tüketiciler olarak rahat edeceğiz.

Üretici üretimden çekilmeyi düşünüyor mu?

Üretici, maliyetle birlikte daha fazla kazanacağı farklı yollar arayışına girdi. Bu yıl bunu bu şekilde telafi etse bile, gelecek yıl üretim maliyetlerinin artışı, dünya piyasalarındaki konjonktür, çiftçiye bu açıdan güvence verecek mi? Onu bilmiyoruz. Türkiye'de küçük aile çiftçiliği sayısının giderek azaldığını görüyoruz. Çiftçilerin üretimden giderek vazgeçme eğiliminde olduğunu, buna karşılık büyük işletmelerin tarıma girmeye çalıştığını görüyoruz.

Son 10 yılda Türkiye'de Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıtlı çiftçi sayısı, 1 milyon 30 binden 500 binin altına düşmüş. Bu veriyle, son 10 yılda çiftçinin üretimden ne kadar vazgeçtiği ortaya çıkıyor. Bir yandan girdi maliyetleri diğer yandan yaşam maliyetleri bu şekilde artmaya devam ederse ben Türkiye'de aile çiftçiliği açısından iyimser bir ortam görmüyorum.

Yüksek maliyetler sebze, meyve fiyatlarını nasıl etkileyecek?

Fiyatların düşmesi için üretimin artması ve maliyetlerin düşmesi lazım. Türkiye'de maliyetler düşmüyor. Meyve ve sebzede belli bir oranda üretim artışımız var. Fakat pariteden dolayı ihracata yönelim var. Böyle olunca yurt içinde satışa konu olan ürün miktarlarında daralma olabilir. Bu fiyat artışlarının temel nedeni olarak karşımıza çıkabilir. Ben kışa girerken tarım ürünleri fiyatlarının biraz daha yükseleceği kaygısını taşıyorum. Çünkü üretim maliyetleri düşmüyor ve üretim miktarlarına yönelik belirsizlikler var. Bu kış, bir kara kış olarak karşımıza çıkabilir. Enerji maliyetlerini unutmamak lazım. Kırsaldaki insanların ısınması, seraların ısınması açısından önemli. Ayrıca, belki hayvancılıkta enerji kullanımı açısından ön plana çıkabilir. Bunları üst üste koyduğumuz zaman kış aylarında gıda fiyatlarının biraz daha yükseleceğini öngörüyorum.

Vatandaş için sebze meyve alınabilir olmaktan çıktı mı?

Vatandaş kendi içinde denge kuruyor. Ben bu yıl bazı pazarları ve marketleri dolaştım. Ortaya çıkan sonuç, meyveye talebin azaldığı yönünde. Bir zincir market, “Biz eskiden iki günde bir meyve sebze reyonumuzu yenilerken bu yıl 3-4 güne çıktığı zamanlar oluyor” dedi. Bundaki temel neden, meyve sebze fiyatlarının yüksekliği. Biz yaz aylarında yani üretimin çok olduğu dönemlerde talebi azaltmışken, bu kış aylarında daha fazla olacak. Bu, tüketici olarak gıdaya daha fazla pay ayıracağımız ama o payla daha az gıda alabileceğimiz anlamına geliyor. Umarım bunun etkisi çok şiddetli bir şekilde hissedilmez. Bizler de daha fazla ve daha sağlıklı gıdaya erişebiliriz.

Fiyatların kontrol altına alınabilmesi için ne yapılabilir?

Bizim ilk olarak, destekleme politikalarını değiştirmemiz lazım. İkincisi, biz çiftçinin üretim maliyetini biliyorsak, bu üretim maliyetinin üzerine refah payı koyarak çiftçiye gelir güvencesi sağlamamız gerekiyor. Önümüz kış, kış aylarında çiftçinin gelecek yılın ekim döneminde daha rahat karar verebilmesi ve geleceğe daha umutla bakabilmesi için bu yaklaşımı destekleme politikalarına yansıtmak lazım.