Uludağ sömestir tatilinde doldu
Uludağ sömestir tatilinde doldu
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
TikTok yerine Rednote
TikTok yerine Rednote
123456789
Uludağ sömestir tatilinde doldu
Uludağ sömestir tatilinde doldu
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
Zahide Yetiş'in programındaki skandala inceleme
TikTok yerine Rednote
TikTok yerine Rednote
123456789

"Asgari ücret makul olmalı"

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, asgari ücrete yapılacak artışa ilişkin, "Asgari ücret taban ücrettir. Makul olması gerekir. İmkanı ve gücü olan işverenlerimizi, bunun üzerinde ücretler vermeye de teşvik ediyoruz" dedi.

Anadolu Ajansı

ANKARA- Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, asgari ücrete yapılacak artışa ilişkin, "Asgari ücret taban ücrettir. Makul olması gerekir. İmkanı ve gücü olan işverenlerimizi, bunun üzerinde ücretler vermeye de teşvik ediyoruz" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de asgari ücretli çalışan oranının yüzde 37 düzeyinde olduğunu belirterek, "Biz asgari ücreti artırdığımız zaman, reel ücretler de yeniden ayarlanıyor. Dolayısıyla ortalamayı yukarıya doğru taşıyan bir asgari ücret politikasını izlediğimizi belirtmek isterim" diye konuştu.

Bakan Bilgin ve Akkol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla ATO Congresium'da düzenlenen TİSK'in 28. Olağan Genel Kurulu'nda konuşma yaptı.

TİSK'in bugün hem 60. yaşını kutladıklarını hem de 28. Olağan Genel Kurulu'nu yaptıklarını belirten Akkol, TİSK'in 60 yıldır, Türk işverenlerini 40'ı aşkın ulusal ve 10'dan fazla uluslararası platformda gururla temsil ettiğini söyledi.

TİSK'in güçlü bir çatı kuruluş olmasında emeği geçenleri saygıyla anan Akkol, çok meşakkatli geçen son 3 yılın 2,5 yılında Kovid-19 salgınının tecrübe edildiğini, bunun ardından Rusya-Ukrayna savaşı, dünyayı etkisi altına alan enflasyon ve ülkeler arası ticaret savaşlarının yaşandığını hatırlattı.

Akkol, zor zamanları aslında en çok değerin üretildiği dönemler olarak gördüklerini belirterek, TİSK olarak 3 yılda konu ve problem ne olursa olsun, tüm taraflarla sürekli istişare ettiklerini ve 2 bini aşkın temasta bulunduklarını bildirdi.

"Çalışanlarımıza doğrudan 5 milyar lira nakdi destek sağladık"

Çalışma hayatına kazandırdıkları önemli hususlara değinen Akkol, şu ifadeleri kullandı:

"Birincisi, salgın döneminde kısa çalışma uygulamasını devletimizin liderliğinde hep beraber hayata geçirdik. Devletimiz, işçimiz ve işverenimiz için gerekeni yaptı. Biz de kanunen zorunlu olmasa da, örnek işverenler olarak, 'Devletimizin verdiği kısa çalışma ödeneğinin üzerini tamamlayalım.' dedik. Çalışanlarımız, fabrikalarımız ve iş yerlerimiz kapalıyken evde de olsa tam maaş aldı. TİSK camiası dışında da uygulamayı teşvik etmek için devletimiz ile birlikte çalıştık, bunu kamuoyuyla da paylaştık. Pandeminin en sert geçtiği dönemde, çalışanlarımıza doğrudan 5 milyar lira nakdi destek sağladık. Dünya genelinde milyonlarca insan işini kaybetmişken ülkemizde işten çıkış yasağı tüm tarafların mutabakatı ile getirildi. İşletmelerimizde huzur vardı. Geçmişi bazen hızlı unutuyoruz. Ama 2-2,5 yıl önce bir kaos ortamı vardı dünyada. Bizim işletmelerimiz çalıştı, işçilerimiz memnun oldu, tam maaş aldı. Sendikalarımız memnun oldu. Hep söylediğim gibi tüm tarafların kazandığı bir uygulama hayata geçti. Hafızalarımız bizi sık sık yanıltıyor ama böylesine zorlu bir dönemden hasarsız geçtik. Bu dönemde de bizi dinleyen, gerekli desteği bizlerden esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın bakanlarımıza ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum."

Yıl başında asgari ücrette tarihi bir mutabakata imza attıklarını ve asgari ücretten artık vergi alınmadığı anımsatan Akkol, asgari ücretten vergi almayan Avrupa'daki sadece 2 ülkeden birinin Türkiye olduğuna işaret etti.

Akkol, 30-40 yılın hayalinin devlet, işçi konfederasyonları ve TİSK'in ortak bilinciyle gerçeğe dönüştürüldüğünü belirterek, 6 ay sonra yine 3'lü mutabakatla çalışanların emeğini enflasyona karşı koruduklarını ifade etti.

Bu mutabakatı tüm dünya karışıklıklar içindeyken çok önemsediklerini vurgulayan Akkol, "Bunun devamı için elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ayrıca her zaman ifade ediyoruz. Asgari ücret taban ücrettir. Makul olması gerekir. İmkanı ve gücü olan işverenlerimizi, bunun üzerinde ücretler vermeye de teşvik ediyoruz. Sizin huzurunuzda bunu bir kez daha söylüyorum." dedi.

"Ayrı gemilerde değiliz"

En önem verdikleri ve çözmek için sonuna kadar çaba gösterdikleri konulardan birinin çalışma hayatındaki kutuplaşma olduğunu dile getiren Akkol, devlet, işçi ve işverenin ayrı olduğu bir algıyı keskinleştiren söylem ve aksiyonların halen bulunduğuna dikkati çekti.

TİSK olarak, bu ayrıma inanmadıklarını kaydeden Akkol, konuşmasına şöyle devam etti:

"Devlet bizim devletimiz, işçi bizim işçimiz, girişimci bizim girişimcimiz. 4 yıldır, kamu, işçi ve işveren temsilcilerini bir araya getirdiğimiz Ortak Paylaşım Forumu'nda, sosyal diyaloğu burada tekrar tesis ettiğimizi memnuniyetle görüyoruz. Burada halen gidecek yolumuz var. Ancak 3-4 yıl öncesine göre çok daha iyi bir yerde olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Biz ayrı gemilerde değiliz. Farklı düşündüğümüz konular var ve olacak da bundan sonra ama üçlü sac ayağı dediğimiz, devlet, işçi ve işverenlerin bir araya geldiği her konu, imkansızı başardığımız, herkesin kazandığı sonuçlar doğurdu. Bu yaklaşım yurt dışı temsilimizde de karşılık buluyor. Yine somut bir örnek vereyim. Kamu, işçi, işveren yapıcı ilişkilerinin tesis edilmesi sonucunda, ülkemiz 2 yıldır Uluslararası Çalışma Örgütünün gri derler, kara derler bu listesinde yer almıyor. İşçi, işvereni şikayet etmiyor, işveren, işçiyi şikayet etmiyor, devlet arkamızda. Bu da bizim için önemli bir gurur."

TİSK'in projeleri hakkında da değerlendirmede bulunan Akkol, konfederasyonun her sorunda devletinin ve milletinin yanında olduğunu, bundan sonra da olacağını söyledi.

Muğla'daki yangın söndürme çalışmalarına tırlarla destek olduklarını, 10 milyon ağaç diktiklerini ifade eden Akkol, yaşanan sel afetlerinde evlere beyaz eşya temin ettiklerini, konut yaptıklarını ve bağışta bulunduklarını anlattı.

Akkol, Kovid-19 salgınında sadece maske üretmediklerini, hastane bağışladıklarını belirterek, terör saldırıları ve terör operasyonlarına ilişkin de birlikteliği vurgulayan açıklamalar yaptıklarını bildirdi.

Gençlere yönelik projelere değinen Akkol, TİSK camiasının her ay 10 binin üzerinde öğrencinin eğitimine destek olduklarını, TİSK Mikrocerrahi Vakfı ile ihtiyaç sahibi yüzlerce tıp öğrencisine burs verdiklerini söyledi.

TİSK'in bursiyerlerine ilişkin hazırlanan videonun izlenmesinin ardından Akkol, "Yarının Sağlıkçıları"na desteklerinin artarak devam edeceğini bildirdi.

"İlk odağımız, işimizin devamı için"

Yeni dönem vizyonu ve taahhütleri kapsamında, TİSK'in yarına da yeni hedeflerle hazır olduğu belirten Akkol, şunları kaydetti:

"İlk odağımız, işimiz için, işimizin devamı için. Yeni iş modelleriyle istihdamı artırmak ve devletimizin kayıt dışı ile mücadelesine destek olmak ana hedefimiz olacak. İkinci odağımız, çalışanlarımız için. İş sağlığı ve güvenliği hep ilk ve en öncelikli konumuz olarak kalmaya devam edecek. Üçüncü odağımız ise sürdürülebilirlik için. Çalışma hayatını, dijital ve yeşil dönüşümü birlikte ele alan ikiz dönüşüme hazırlayacağız. Tüm bu hedeflerin temeli, küresel boyutta daha güçlü, daha rekabetçi bir Türkiye yaratmak."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destekleri dolayısıyla şükranlarını sunan Akkol, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'e, işçi ve memur konfederasyonlarının başkanlarına, işçi sendikalarının başkanlarına ve TİSK ailesine teşekkür etti.

Akkol, "TİSK ailesini, tek kelime ile tanımlarsam samimiyet sözcüğünü kullanırım. Biz, projeleri hayata geçirmeyi seven bir aileyiz. Biz rapor yazmaktan çok sonuçla ilgilenen bir aileyiz. Biz, az evvel çoğunu sayamadığım onlarca güzel uygulamayı ülkemize, Türk çalışma hayatına armağan etmeyi seven bir camiayız. Konuşmaktan çok, yapmayı tercih eden samimi bir aileyiz. Aynı samimiyetle, ülkemizin yeni yüzyılına açılacak 2023 yılının, ülkemiz için güzel gelişmeler getirmesini temenni ediyorum." diye konuştu.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin, TİSK 28. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu:

"Asgari ücretli oranı şu anda yüzde 37"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de asgari ücretli çalışan oranının yüzde 37 düzeyinde olduğunu belirterek, "Biz asgari ücreti artırdığımız zaman, reel ücretler de yeniden ayarlanıyor. Dolayısıyla ortalamayı yukarıya doğru taşıyan bir asgari ücret politikasını izlediğimizi belirtmek isterim" dedi.

Bilgin, bir ülkede işveren sendikasının 60. kuruluş yılını kutlamasının son derece önemli olduğunu belirterek, Türkiye gibi sanayileşme tarihi kısa olan bir ülke için 60 yılın az olmadığını söyledi.

Bakan Bilgin, işçi ve işveren sendikalarını birlikte ele almak gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"İşverenler TİSK'i kurduğu zaman, onların karşısında üretim sürecinin diğer vazgeçilmezi emeği görüyoruz. TÜRK-İŞ var. HAK-İŞ var, DİSK var. İşçi ve işveren sendikaları günümüzün kurumsal işletme yapısı içerisinde fevkalade önemli bir barışı tesis eden kurumlardır. Nedir bu barış? Sosyal barış. Sosyal barış, bir mücadelenin sonunda inşa edilir. Dolayısıyla sosyal barışı inşa eden bir taraf olarak TİSK'i, diğer taraf olarak da emeği yani işçi sendikalarımızı eşit eksende görüyoruz. Sosyal devlet, bu iki kuruluşu birlikte ele alan, bu iki kuruluş arasındaki mevzuatı düzenleyen ve sosyal politikaları geliştiren bir yerdedir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın öncülüğünde geçen yıl uyguladığımız asgari ücret politikası fevkalade önemlidir. 'Asgari ücret temel ücret oldu' diye bir eleştiri var. Bu bilgisizliğe dayanan bir eleştiri. Asgari ücretli oranı şu anda yüzde 37. Asgari ücretin şöyle bir etkisi var. Biz asgari ücreti artırdığımız zaman reel ücretler de yeniden ayarlanıyor. Dolayısıyla ortalamayı yukarıya doğru taşıyan bir asgari ücret politikasını izlediğimizi belirtmek isterim."

"Türkiye'yi tehdit eden hiçbir vesayet unsuru kalmamıştır"

İşçi ve işverenler arasındaki işbirliğinin Türkiye'nin demokratikleşmesiyle paralel seyreden bir durum olduğuna işaret eden Bilgin, Türkiye demoratikleştikçe özgür sendikacılık, özgür sendikal mücadelesi, emek mücadelesi, işçi ve işveren arasındaki barışın gerçek temelleri üzerine kurulabileceğini vurguladı.

Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde başkanlık sisteminin tarihi bir adım olduğunu bu açıdan bakıldığında görülebileceğini dile getiren Bilgin, "Artık Türkiye'yi tehdit eden hiçbir vesayet unsuru kalmamıştır. Türkiye'nin başarması gereken şey, dışardan gelen saldırılara karşı milli birliği güçlendirerek, sendikalarımız, çalışanlarımız ve işverenlerimizle toplumsal ve sosyal barışı inşa ederek geleceğe yürümektir" diye konuştu.