Hali vakti yerinde iyi bir yurttaş, başarılı bir iş insanıydı.
II. Dünya Savaş sona erene kadar Nazi Partisi üyesi olarak kaldı.
Buna rağmen Yahudi Soykırımı başlayınca sıra dışı bir şey yaptı. Tüm tehlikeleri göze alarak ve hayatını hiçe sayarak 1200 Yahudi'nin hayatını kurtardı.
Sahip olduğu fabrikalarda çalışan Yahudi işçiler için elinden gelen her şeyi yaptı. Onları Polonya'daki fabrikalarında istihdam etti. Böylece Nazilerin ellerinde sınır dışı edilmekten ve idam edilmekten korunmalarını sağladı.
8 Mayıs 1945'te savaşın sonuna gelindiğinde Schindler tüm servetini işçilerini hayatta tutmak için rüşvet ve karaborsa alımlarına harcamıştı.
Savaş bitince Yahudilerin yardımıyla eşiyle birlikte ülkeden kaçtı ve Arjantin'e yerleşti.1957'de iflas etti; 1958’de eşinden boşandı ve ertesi yıl tek başına Batı Almanya'ya gitti. Burada çimento işine girdi fakat başarısız oldu. Schindler hayatının geri kalanını Yahudi cemaatlerinden gelen bağışlarla desteklenerek geçirdi.
9 Ekim 1974'te Hildesheim'de hayata gözlerini yumdu. Vasiyetine uygun bir biçimde Kudüs'teki Siyon Dağı'nda bulunan Katolik Mezarlığı'na defnedildi.
*
Adı Oskar Schindler (1908-1974) idi.
Yaşam öyküsü filme çekilince dünya çapında tanındı. Filmi hatırlayanlar olacaktır: “Schindler’in Listesi”
1993 yapımı film, Oscar Ödülleri’nde 7 ve BAFTA Ödülleri’nde 7, toplam 14 ödül kazandı. Film, en fazla izlenen ve beğenilen filmler listesinde üst sıralara yerleşti.
Steven Spielberg’in siyah beyaz tasarlayarak çektiği filmin başrollerinde Liam Neeson, Ralph Fiennes ve Ben Kingsley oynadı.
Fiennes, Plaszów çalışma kampının inşasından sorumlu Nazi felsefesine derinden bağlı, acımasız ve sadist bir Nazi askeri olan Goeth rolünde muazzam bir oyunculuk sergiliyor.
Filmde renkli bir iki sahne mevcut. Özellikle kırmızı hırkalı kız, önemli bir detay.
Dönemin savaş atmosferi altında, ötekine karşı beslenen nefret, yapılan zulüm ekseninde yine de en kötü durumlarda bile bir umut ışığı olabileceğini, bir insanın çok şeyi değiştirebileceğini, hiçbir şeyin sonsuza kadar süremeyeceğini anlatan eserlerden biri.
*
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yakın arkadaşıydı.
Türk Kurtuluş Savaşı'nın liderlerinden biriydi.
1934'te Soyadı Kanunu kabul edildikten sonra, doğru kararlar alabildiği ve başkalarının baskısına dayanabilme yeteneğine sahip olduğu düşünüldüğü için Atatürk tarafından önerilen ve "özgür adam" anlamına gelen Erkin soyadını aldı.
1939 yılında Fransa Büyükelçisi olarak atandı.
Almanlar Paris'i işgal ettikten ve hükümet Vichy'ye taşındıktan sonra Türk Büyükelçiliği de Paris'ten Vichy'ye taşındı.
Paris'te bulunan ve tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya olan 5000'den fazla Türk Yahudisi için endişeleniyordu.
Şehirdeki Türk Yahudilerini korumak için Paris'te beş çalışanı olan küçük bir konsolosluğu açık tutmakta ısrar etti. Ne kadar uzakta olursa olsun, Türkiye ile bağlantısı olan her Yahudi'ye yardım etmeye kararlıydı.
Yahudilere Türk pasaportları ve tüm mal varlıklarının Türkiye'ye ait olduğunu ve el konulamayacağını belirten resmî belgeler sağladı.
Giderek daha fazla Parisli Yahudi toplama kamplarına sürülürken, Almanya'nın Vichy Başkonsolosu ile üst düzey görüşmeler yaptı.
Almanları, Türk Yahudilerinin tahliye edilmesi gereken son tarihi birçok kez ertelemeye ikna etmeyi başardı.
Planlaması ve güvenlik tertibatı sayesinde, kalabalık Yahudi grubu Fransa'dan güvenli bir şekilde ayrılabildi ve on bir gün sonra Türkiye'ye, Edirne'ye ulaştı.
Kurtardığı Yahudilerin çoğunun Türkiye'yle ya hiç ya da çok az bağlantısı vardı.
5000 kadar Yahudi’yi kurtardığı tahmin edilse de sayının tahmin edilenden de yüksek olabileceği söylenmektedir.
*
İsmi Behiç Erkin (1876-1961) idi.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altında olan Fransa'da, Yahudilere yardım eli uzatan bir avuç Türk diplomatının hikâyesini anlatan bir belgesel var.
İsmi “Türk Pasaportu” (2011), yönetmeni, Burak Cem Arlıel.
İzleyip hatırlayalım.
*
II. Dünya Savaşı, tüm dünya için büyük bir yıkım oldu.
Naziler tarafından soykırıma maruz bırakılan 6 milyon Yahudi de dahil olmak üzere 60 ila 80 milyon insanın hayatına mal olarak tarihteki en ölümcül uluslararası savaş olarak tarihe geçti.
Savaşta ölenlerin 50-55 milyonunu sivillerin, 21-25 milyonunu ise askerlerin oluşturduğu söyleniyor. Milyonlarca kişi yaralandı ve daha fazlası da evlerini ve mülklerini kaybetti. Savaş sırasında yaklaşık 50 milyon insanın yerinden yurdundan olduğunu da unutmamak gerekiyor.
*
Schindler ve Erkin ve onlar gibi tarihe not düşülmüş, filme alınmış ya da keşfedilmeyi bekleyen daha niceleri var.
Onların hikâyesi bize ne anlatıyor?
Kendileri ile aynı inanca sahip olmasa da aynı ideolojiyi, hayat görüşünü, kültürü paylaşmasalar da zorda kalmış insanlara yardım eden ve sırf insanca muameleyi hak ettiklerini düşündükleri için eyleme geçen, insanı insan yapan değerleri korumak için kendi hayatlarını riske atan bu insanların erdemli eylemleri üstüne düşünelim.
*
İnsan çabuk unuttuğu için geçmişine arada bir dönüp bakmalı.
İyi ile kötünün gölgesinde umut ışığını söndürmeden doğru bir hayat yaşamak için mücadele etmeli.
Joeby Ragpa
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyAlexander Samokhin
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
ReplyChris Root
This template is so awesome. I didn’t expect so many features inside. E-commerce pages are very useful, you can launch your online store in few seconds. I will rate 5 stars.
Reply