En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
123456789
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
123456789

Artık temelli Orta Doğu'da

Dünyanın iddialı bir süper gücü olmaya doğru ilerleyen Çin, yüzünü, enerji arz ve talebi bakımından büyük önem taşıyan Orta Doğu'ya ve Pakistan'a döndü. Devlet Başkanı Xi Jinping'in içeride iktidarını pekiştirmesinin ardından Suudi Arabistan'a yaptığı son gezi, Çin'in artık Orta Doğu'ya temelli olarak girdiğini göstermesi bakımından önemliydi.

Hale Tuna Kuterdem

ANKARA- Dünyanın iddialı bir süper gücü olmaya doğru ilerleyen Çin, yüzünü, enerji arz ve talebi bakımından büyük önem taşıyan Orta Doğu'ya ve Pakistan'a döndü. Devlet Başkanı Xi Jinping'in içeride iktidarını pekiştirmesinin ardından Suudi Arabistan'a yaptığı son gezi, Çin'in artık Orta Doğu'ya temelli olarak girdiğini göstermesi bakımından önemliydi.  

Çin’in nereye doğru evrildiğini, son Komünist Parti Ulusal Kongresi’ni nasıl okumamız gerektiğini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Çin dış politikası ve Orta Doğu üzerine ders veren Selim Öterbülbül ile konuştuk.

Diğer klikleri tasfiye etti

Hale Tuna Kuterdem: Komünist Parti Kongresi'nde daha önce 68 yaşına gelenler emekliye sevk ediliyordu. Bu kongrede ise Xi’nin, çok yaşlı olmasına rağmen babasının devrim arkadaşının oğlunu yardımcılığına getirdiğini, muhaliflerin tamamını Politbüro'dan temizlediğini görüyoruz. Teknoloji alanında çalışanlar da üst düzey görevlere getirildi. Bunu nasıl okumalıyız?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Komünist Parti içinde farklı farklı klikler var. Bu, farklı ideolojilere sahip oldukları anlamına gelmiyor, belli başlı liderler üzerinden şekillenen belli klikler bulunuyor. Bunların kendi aralarında mücadeleleri var. Kliklerin gençlik örgütlerinden başlayarak partinin liderliğine kadar uzanan bir tabanları ve bunlar arasında mücadeleleri oluyor.

Fakat biz bugüne kadar şunu görüyorduk, gelen devlet başkanı bu klikler arasında bir denge gözetiyordu. Ve birini ortadan kaldırmaya, pasifize etmeye yönelik değil, daha çok kendi yakın olduğu grubu daha öne çıkarıp diğerlerine de yer vererek bir paylaşım esasına dayalı parti idaresi oluşturuyordu. Fakat Xi Jinping’in hem iki dönemi aşıp üçüncü döneme başlaması hem kendine yakın grupları çok daha hızlı bir şekilde yükseltmesi hem de diğer grupları bir anlamda tasfiye etmesiyle bu geleneğin bozulduğunu görüyoruz. Hu Jintao’nun başına gelenler çok spekülasyona yol açtı. Sırf bu spekülasyonun sebebi bile aslında bir grubun nasıl tasfiye edildiğini göstermesi bakımından önemli.

Hale Tuna Kuterdem: Çin, tek adam rejimine geçti diye yorumlar var.

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Zaten eğer siz belli bir dönem sınırını kendi iktidarınız esnasında değiştirerek kendinize yarar bir şekilde uzatıyorsunuz, tek adamlık eleştirilerine açık olmalısınız.

Hale Tuna Kuterdem: Çin, kollektiflikten tek adam rejimine mi geçti?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Evet, evet ikinci mesele çok hızlı yükseliş meselesi. Çok genç kadrolar, yeterince siyasi tecrübe edinmeksizin, yeterince sorumluluk almaksızın bir anda yükselmeye başlıyor. Sebebi de Xi Jinping ile yakın olmaları şeklinde değerlendiriliyor. İkinci bir nokta da öyle bir lider var ki etrafında, bu kadar güçlü figürlere ihtiyaç duymuyor, “sadece ona sadık olan figürlerin üzerinden devlet yönetiyor” şeklinde eleştiriler de geliyor. Ve şunu unutmamak lazım Xi Jinping, kendisine bir lider kültü oluşturuyor. Bunu bugün de yapmıyor, ilk geldiği yıllardan itibaren yapıyor. Bu Çin rüyasının ortaya atılmasından tutun, Xi Jinping fikrine dayalı diplomasi gibi doğrudan kendi ismini taşıyan girişimlerin desteklenmesi aslında bunları da destekleyen şeyler.

Orta Doğu’da stratejik iş birliği anlaşmaları imzalıyor

Hale Tuna Kuterdem: Dış politikaya tekrar dönersek Xi Jinping biliyorsunuz Suudi Arabistan’a gidiyor. Afrika’da ağırlıklı bir şekilde Çin görüyoruz. Latin Amerika’da Çin’i görüyoruz. Suudi Arabistan gezisini de değerlendirebilir misiniz?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Şöyle söylemek lazım, doğrudan Suudi Arabistan değil aslında. Arap dünyasına büyük önem verdiği söylenilebilir. Çünkü Çin’in politikalarını anlamada bize çok yardımcı olabilecek bir unsur var, o da politika belgeleri. 2016 yılında Çin ilk kez Arap politika belgesi ilan etti. Bu politika belgesi genel olarak bölgede nasıl bir yaklaşıma sahip olduğu, buradaki ülkelerle nasıl bir politika izlemeyi hedeflediğini özetliyor. Ve doğrudan doğruya Arap Orta Doğu'suna yönelik böyle bir belge ilan etmesi aslında bu coğrafyaya ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Çünkü baktığınızda Orta Doğu önemli, enerji arzı ve talebi bakımından hayati öneme sahip diyebileceğimiz bir bölge.

Neredeyse dış enerji ihtiyacının yarısını karşılayan bir bölge petrol ve doğal gaz üzerinden. Ve baktığınızda Arap dünyası bu tedarikçiliğin en önemli noktası. İkinci olarak 2016 sonrasında bu kadar bu işin gelişmesinin bir yansıması da stratejik iş birliği anlaşmalarında görülebilir.

2016 belgesinden sonra bizim Çin’in bölgede bazı ülkelerle -bunun ilki 2010 yılında Türkiye ile imzalanmıştı- hızla Arap dünyasını kapsayacak şekilde genişlediğini görüyoruz.

Orta Doğu’da taraf tutmamaya özen gösteriyor

2016 belgesinden sonra yine aynı tarihte bölgesel farklılıkları, rekabetleri dikkate alarak, yeni bir tarafla önceden yapıp diğerini arkada bırakarak değil ikisiyle de aynı tarihlerde, yakın tarihlerde hatta benzer içeriklerde stratejik iş birliği anlaşmaları yapıldığını görüyoruz. 2016’da bu belgenin ilan edilmesinin ertesinde örneğin hem Suudi Arabistan’la hem İran’la bir strateji iş birliği anlaşması imzalandı. Aynı zamanda bölge sadece enerji güvenliği açısından değil, başka güvenlik meseleleri yani terörizmle mücadele için de önemli bir noktada. Onun dışında baktığınızda Kuşak Yol girişimi için belki de en önemli bölgelerden biri. Batı Asya sadece o bölgeye yapılacak yatırımlar açısından değil, Avrupa’ya geçiş için de Afrika’ya ulaşma açısından da benzer öneme sahip ve siz eğer orada bir başarı elde edebilirseniz, diğer bölgelere de örnek olacak bir gelişmeyi yaşatmış oluyorsunuz. Üçüncü dünya açısından bu çok önemli. Yani Orta Doğu’da radikal bir adım atılması, sistem değişikliğine gidilmesi, Çin’in taraf tutarak bir rejim değişikliğine destek vermesi, bütün üçüncü dünya tarafından yakından izlenen bir nokta. Orada başarılı olursanız diğerlerine de örnek olur.

Pakistan: Kuşak-Yol Projesinde Çin açısından “bir başarı öyküsü”

Örneğin Kuşak Yol Girişimi dedik. Oradan bir örnek vermek gerekirse, Çin’in şu anda en çok önem verdiği nokta Pakistan ile olan ilişkileri. Çin-Pakistan ekonomik koridoru bir başarı hikayesi olarak sunuluyor. Bu gelişmeler yatırımlar yapılırken orada bulunan büyükelçisi şu anda Çin Dışişleri Bakanlığı'nda çok daha iyi bir pozisyona geldi, çünkü bir başarı hikayesi oluşturuldu ve buradaki gelişme ve sağlanan kazanımlar hem Orta Doğu için hem de Orta Asya için bir örnek teşkil eder nitelikte.

Hale Tuna Kuterdem: Yalnız Kuşak Yol Projesi için eleştiriler vardı. Ekonomik olarak kendine bağımlı hale getiriyor gittiği ülkeyi. Mesela Sri Lanka örneği var.

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Pakistan’da biliyorsunuz bir devlet başkanı değişikliği yaşandı. Bu da çok önemli etkenlerden bir tanesiydi. Yani durum şu: Karşıdan kredi alınıyor, karşı tarafın yatırımları yapılıyor hatta yeri geliyor Çin için söylüyorum işçileri gelerek bu inşaatları gerçekleştiriyor. Ama neticede bütün bu olan bitenin masrafı krediler üzerinden hangi ülke muhatapsa onun tarafından ödenecek. Halk da bunun eleştirisinde bulunuyor doğal olarak. Yani yatırımı yapan başkası, inşaatı yapan başkanı, kârı elde edecek başkanı, fakat ödemesi gereken taraf yerel halk. Aslında Afrika için de benzer eleştiriler geliyor. Kuşak Yol Projesi ve bunun devamında yönelinebilecek ülkelerde de benzer eleştiriler yükseliyor. Bunun haklılık payı da var. Bu kadar ciddi olmadığı yönünde eleştiriler de var. Her iki tarafın da görüşlerini dinlemek ve onun üzerinden değerlendirme yapmak daha sağlıklı olur.

Hale Tuna Kuterdem: Eleştiriler doğrultusunda Kuşak Yol Projesi gözden geçiriliyor mu?

Ar. Gör. Selim Öterbülbül: Aslında Kuşak Yol Projesi sadece bir boyutu. Yani yekpare bir hattan bahsedilmiyor. Çin Pakistan ekonomik koridoru bunun bir başka örneği. Aynı şekilde Rusya üzerinden giden bir proje var. Orta Doğu üzerinden giden bir proje var. Sadece karadan değil denizden de aynı şekilde. Oralarda da çok büyük yatırımların olduğunu görüyoruz. Sri Lanka örneğini verdiniz mesela. O deniz yolunda çok önemli duraklardan biri olarak göze çarpıyor.

ABD üssünün karşısında üs kurdular

Cibuti'de çok büyük yatırımları var. Aynı şekilde tarihinde ilk kez örneğin ana kara dışında bir askeri üssün kurulacağını öğrendik ve Çin bu üssü aktif hale getirdi. Cibuti'de bir askeri üs kurdu, hem de Amerikan üssünün tam karşısında. Eğer siz ekonomik olarak bu kadar yakın ilişkiler kuruyorsanız, bu başka evrelere de yol açar mı? Askeri iş birliklerine, hatta tavizlere yol açar mı? Diplomatik olarak bazı şeylere göz yumulmasına yol açar mı gibi gibi farklı boyutlarıyla değerlendiriliyor. Bu bir açıdan doğru çünkü biz sahada bunun karşılığını görüyoruz. Örneğin Cibuti'nin dış borcunun büyük bir kısmı Çin'e ait. Onun karşılığında mı acaba askeri üssün kurulmasına izin verdi gibi eleştiriler bu minvalde yükseliyor.

SÜRECEK...

Zorla dünyaya açtılar, şimdi baş edemiyorlar

Teknoloji ve ekonomi en önemli araç

Çin'in "usul usul" stratejisi