Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Erdem Bayazıt'ın ölüm yıl dönümü
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Hatay'da 9 ayda tamamlanan duvar resimleri
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Anadolu’nun kayıp dili ‘Kalaşmaca’
Bozkurt neyi temsil ediyor
Bozkurt neyi temsil ediyor
123456789

Almanya'da gündem artan "ırkçı polis" saldırıları

Almanya'da dün bir polis devriyesinin, devlete olan para cezasını ödemediği için Suriyeli bir mülteciyi, karısı ve çocuklarının önünde yere fırlatarak ırkçı hakaretlerle uyguladığı şiddetin görüntülerinin yer aldığı video konuşuldu.

Özgür Çoban

ALMANYA- Almanya'da dün bir polis devriyesinin, devlete olan para cezasını ödemediği için Suriyeli bir mülteciyi, karısı ve çocuklarının önünde yere fırlatarak ırkçı hakaretlerle uyguladığı şiddetin görüntülerinin yer aldığı video konuşuldu.

Berlin-Lichtenberg'de çekilen video, sosyal medya platformlarında birkaç saat içinde yüzbinlerce kez izlendi. Görüntülerde bir başka polis memurunun da videoyu çeken adamın karısına ırkçı hakaretler ettiği ve "Burası benim ülkem ve sen burada misafirsin" diye bağırdığı görüldü. 

Berlin polisi, olaylar üzerine neonazi polislerin, "hemen merkeze çekildiğini" ve cezalandırılacaklarını duyurdu, o her zaman ki hassas ve medeni tavrıyla!

Asıl mesele grup halinde Suriyeli aileye saldıran neonazi polislerin vücut kamerası kullanmamaları. Bu gibi olayların Almanya'nın çeşitli kentlerinde gün içerisinde yüzlerce belki de binlerce kez tekrarlandığını biliyoruz ama vücut kameralarının bile isteye kullanılmamasının bu kadar az görüntü sızmasının nedeni olduğu anlaşılıyor.

Aslında ortada herkesin hemfikir olduğu bir gerçek var. Alman Emniyeti'nde durum vahim. Bir süre önce yapılan ve Berlin polis teşkilatını kapsayan bir araştırma, çalışanlar içerisinde hiç de hafife alınmayacak sayıda neonazi-aşırı sağcı görüşleri benimseyenlerin olduğunu ortaya koydu. 

Aslında temel sorun, ülke genelinde Emniyet içerisindeki aşırı sağcı yapılanmalara ilişkin olarak üretilmiş sağlıklı rakamsal verilerin bulunmayışı. Ancak neonazi polisler çok rahat. Örgütleniyorlar ve birbirlerini kolluyorlar. Sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, "Kafalar kuma gömüldüğü sürece devlet yapısal sağcılığın üstesinden gelemez. Bu devekuşu stratejisiyle vatandaşların güvenliği tehlikeye atılıyor" sözleriyle tepkisini dile getiriyor.

Polisler öyle rahat ki, örneğin sokak ortasında elinizde kesici bir aletle sadece yürüseniz bir de sarışın ve mavi gözlü değilseniz orada, anında infaz edilebilirsiniz. Polis bu gibi durumlarda önleyici tedbirlere başvurmadan direkt kurşuna dizme yolunu seçiyor. 

Örneğin, daha birkaç ay önce polis, Dortmund'da 16 yaşında Senegalli çocuk sığınmacıyı sokak ortasında bu şekilde katletti. Anti-faşist aktivistlerin, politikacıların ev adresleri, özel bilgileri neonazilerin kullandığı sosyal medya mecralarında elden ele dolaşıyor. 

Neonazi polisler, bu bilgileri devletin mahrem kayıtlarından elde ederek yoldaşlarına servis ediyor. Bu işlemler fark ediliyor, bilgileri çalan polisler bulunuyor, yalandan bir iki operasyon falan... 

Sonra olay kaldığı yerden devam ediyor. Neonazi polislerin; solcu politikacı, sivil toplum aktivisti, sanatçı, gazeteci ya da hukukçuya yönelik ölüm tehdidi içeren mektuplar postalayan neonazi terör çetelerine, bu kişilerin en özel bilgilerini servis ettiğine dair kanı kemikleşiyor.

Bir süre önce neonazi polisleriyle meşhur Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti polis teşkilatında, WhatsApp gruplarından ırkçı paylaşımlar yaptığı belirlenen 29 polis görevden el çektirildi. Bu paylaşımlarda, küresel katil Adolf Hitler’in resimleri, gamalı haçlı bayraklar, mültecileri gaz odalarında gösteren animasyonlar vb. yer alıyordu ve daha neler neler…

Sonrasında politikacılardan hep aynı sözleri dinliyoruz: "Utanç içindeyiz", "Bunlara izin vermeyeceğiz"… Senden izin isteyen mi var kardeşim? Adamlar rahat rahat örgütlenip, rahat rahat çalışmalarını yapıyorlar. İnsanların en mahrem bilgileri bunlara bir "tık" uzaklıkta. Yakında bazı polisleri üzerinde SS armaları bulunan üniformalarıyla sokaklarda görürsek hiç şaşırmayacağız.

Polis ve orduda neonazi terör kliklerinin sayısının giderek artması siyasilerin bu işin üzerine yeterince gitmediğini gösteriyor. Bana göre asıl sıkıntı, ordu ya da polis içerisindeki neonazileri bilen ancak korktuğu için onları ihbar etmeyen ya da görmezden gelen diğer personelden kaynaklanıyor. Bazı siyasilerin desteğini arkasında hisseden neonaziler, içeride de ihbar edilme korkusu yaşamadıkları için kolayca örgütlenebiliyorlar.

Tüm bunlardan tek bir sonuç çıkıyor, Alman siyasiler, faşistler orduyu ve polisi kışla kışla, karakol karakol zapt ederken sadece izlemişler. Sorunun kontrol edilemez bir noktaya sürüklendiği güncel vaziyette dahi siyasilerden bu konuda keskin ve net bir söylem duyulmuyor. Sadece "utanıyorlar”...