Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Yıllar sonra görülen kızıl hastalığına dikkat!

Türkiye'de yıllardır görülmeyen “kızıl hastalığı” öğrencilerde yeniden görülmeye başlandı. Ankara'daki bazı okullarda tespit edilen kızıl hastalığı ve artan grip vakaları üzerine velilere, "Ateşli ve bulaşıcı hastalık vakalarında gözlemlenen artış nedeniyle öğrencimizin maske takmasını öneririz" mesajı gönderildi.

İleyda Özmen

ANKARA- Türkiye'de yıllardır görülmeyen “kızıl hastalığı” öğrencilerde yeniden görülmeye başlandı. Ankara'daki bazı okullarda tespit edilen kızıl hastalığı ve artan grip vakaları üzerine velilere, "Ateşli ve bulaşıcı hastalık vakalarında gözlemlenen artış nedeniyle öğrencimizin maske takmasını öneririz" mesajı gönderildi. Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, kızıl hastalığının solunum yoluyla geçtiğini belirterek, "Son 10-20 yıldır Türkiye'de kızıl hastalığını pek görmüyorduk. Okulların kalabalık olması, sağlık ve hijyen eğitimi eksikliği, çocukların yeterli-dengeli beslenemeyişinden dolayı beden dirençlerinin düşmesi, bu hastalığın yeniden ortaya çıkışını tetikleyen etmenlerdir" dedi. Okullara yeterli bütçe ayrılmadığını ifade eden EĞİTİM-SEN Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım da çocuklara ücretsiz beslenme imkânı ve maske temini sağlanması gerektiğini söyledi.

COVID-19'un yanı sıra son dönemde diğer salgın hastalıklarda da artış baş gösterdi. Bunlardan uzmanları en çok korkutan ise kızıl hastalığının yeniden görülmesi. Kızılın ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Saltık, GAZETE DURUM'a önemli açıklamalarda bulundu. Saltık, şunları kaydetti:


Son 10-20 yıldır Türkiye'de kızıl hastalığını pek görmüyorduk: Kızıl hastalığı, adından da anlaşılacağı üzere, özellikle 5 yaşında başlayarak 18'li yaşlara dek çocuklarda, neredeyse tüm bedeni kırmızıya boyayan döküntülerle giden bulaşıcı bir hastalıktır. Bir bakteri olan A grubu streptokoklarca oluşturuluyor. Neden bu hastalık ortaya çıkıyor? Öncelikle belirtmeliyim ki, gelişmiş ülkelerde bu hastalık neredeyse unutulmaya yüz tuttu. Bir halk sağlıkçı olarak Türkiye'de henüz Sağlık Bakanlığı'nın resmi verilerinde görmedim ama kızıl olgularının okullarda görülmesi beni üzdü. Son 10-20 yıldır Türkiye'de kızıl hastalığını pek görmüyorduk. Okulların kalabalık olması, sağlık ve hijyen eğitimi eksikliği, çocukların yeterli-dengeli beslenemeyişinden dolayı beden dirençlerinin düşmesi, bu hastalığın yeniden ortaya çıkışını tetikleyen etmenlerdir. İktidarın ve toplumun bunlara dikkat etmesi gerekiyor. Okullarda yardımcı hizmetli sayısı çok eksik hatta yok gibi. Okul tuvaletlerinde yeterince hijyen yok. Sıvı sabun ve kâğıt havlu gibi eksiklikleri biliyoruz. Okullarda musluklar ışığa duyarlı (fotoselli) olmalı. Okul sınıflarının kalabalık olduğunu, servislerin kalabalık olduğunu biliyoruz. Kış mevsimi yaklaşıyor, kalabalık ortamlarda insanlar aynı havayı uzun süre soluyabiliyorlar. Bunlar kızıl hastalığının yeniden tetiklenmesine yol açan kolaylaştırıcı, hazırlayıcı etmenler.

Hastalık dilin üzerinde tipik çilek gibi bir görüntü oluşturur: Hastalığı teşhis etmek için öncelikle çocuğun diline bakarız. Hastalık dilin üzerinde tipik çilek gibi bir görüntü oluşturur. Buna “çilek dili” deriz. Çocuğun yüzünde, boynunda, kollarının iç yüzünde, koltuk altlarında, bedende, kasıklarda kırmızı parlak döküntüler oluşur. Hastalık etmeni A grubu streptokok bakterileri solunum yoluyla alındığı gibi dokunmayla, ortak kullanılan gereçlerle de bulaşıyor. Okullarda defter, kitap, kalemaçar, silgi, paylaşılan su matarası, bardak gibi ortak kullanılan gereçlerden bulaşma kolaylıkla gerçekleşir. Öncelikle okullarda çevre ve kişisel hijyen önlemlerinin alınması gerekiyor. Çocuklarda ateş 38 derecenin üzerine çıkarsa, yutma güçlüğü başlarsa, nefes alıp vermede zorluk, hızlı soluma gelişir ve genel durum bozulursa, bu durum kızılın zatürreye dönüştüğünün göstergesidir. 5 yaş altı çocuklarda daha ağır seyreder.

“Çilek dili” 

Hastalığın korkutan yanları: Hastalığın en çok korkutan yanları (komplikasyonları) şunlar: Birincisi tıpta “kardit” adı verilen kalp kapak enfeksiyonları. Kalp kapak enfeksiyonlarında bozukluk daha sonrasında darlık ve/veya yetmezlik biçiminde gelişebilir. Anjiyografi veya cerrahi girişim ile kapaktaki darlığın açılaması ya da yetmezlik görülen kapakların değişimini gerektirecek ölçüde kalpte ciddi bozukluklara yol açabilir. İkincisi kızıl hastalığının arkasından böbrek yetmezliğine giden bir tablo ile karşılaşılabilir. Üçüncüsü hastalık, eklem romatizmalarına yol açabilir. Dördüncüsü, sağaltımda (tedavide) geç kalınırsa mikroplar (streptokoklar) kana karışarak tüm bedene yayılabilir (sepsis).

Kızılın tedavisi: Boğazdan sürüntü örneği alınır, mikrobiyoloji laboratuvarında üretilen mikroorganizma belirlenerek antibiyogram yapılır ve sıklıkla penisilinler olmak üzere uygun antibiyotikler verilir. 7-10 gün antibiyotik sağaltımı almak gerekir. Belirtiler azalsa bile, antibiyotik sağaltımının ardından, 7-10 gün içinde yeniden boğaz kültürü yapılmalı ve hastalık yapan (patojen) bakterilerin kültürde üremediği kanıtlanmalıdır. Bu yol, süreğen (kronik) taşıyıcılığı ve bulaştırıcılığı önlemek bakımından da önemlidir. Hastalığı ciddiye almak gerekiyor. Bir ailede, bir kişide kızıl hastalığı çıkarsa, öbür aile üyeleri de risk altındadır. Aile içi bulaş sık görülür.

Hastalık tanısı konan çocukların en az on gün okuldan uzaklaştırılması gerekir: Hastalık tanısı konan çocukların en az on gün okuldan uzaklaştırılması gerekir. Halka kızıl hastalığı ile ilgili eğitim verilmesi lazım. Okullarda öğretmenlere, emekçilere, öğrencilere uygun yöntemlerle korkutmadan, paniğe sokmadan sürekli sağlık eğitimi verilmelidir. Ülkemizde okul sağlığı birimleri yok ne yazık ki. Bu vesileyle bir kez daha görüyoruz ki; Okul Hekimliği/Sağlığı birimleri kurma gerekliliği var. 2-3 yıldır COVID-19 nedeniyle sürekli söyledik ve uyardık. Ama kurulmadı. Okullardaki öğrenci yoğunluğu azaltılmalı. Türkiye’de nüfus her yıl 1 milyonun üzerinde korkunç ve gereksiz biçimde artıyor. İktidar bu artışı kesinlikle akıl dışı biçimde teşvik ediyor. Ayrıca on milyon dolayında yurttaş olmayan yabancılar ülkemizde ve bu kesimler genellikle daha eşitsiz, kırılgan. Üniversite öncesi okul çağındaki öğrenci sayısı neredeyse 19 milyon. 1,2 milyon dolayında öğretmen var, okul çalışanları, servis emekçileri var. Çok ciddi bir nüfus bu. 60 milyonu geçiyor ailelerle birlikte. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık Daire Başkanlığı'nın Sağlık Bakanlığı'yla birlikte, eşgüdüm içinde hemen harekete geçmesi uygun olur. Kızıl olgusu görülen okullarda maske takılması önerilir. Öğretmenlerin özenli olması ve iyi gözlem yapması gerekiyor. Kuşkulu durumdaki çocuklar gecikmeden aileye, bölgedeki ilgili toplum sağlığı merkezlerine bildirilmelidir. Kızıl bildirimi zorunlu olmamakla birlikte, bilgiler paylaşılmalıdır.

Kızılın toplumsal-ekonomik-kültürel boyutları: Ülkemizde yaşanan korkunç ekonomik bunalım ve yoksullaşma, Türkiye'yi dünyanın “en sefil ülkesi” durumuna düşürdü. “Sefalet Endeksi” kavramı biliniyor artık. Arjantin, Zimbabve, Venezuela gibi ülkeler sıralamada en üstte olurdu. Şimdi Türkiye en üstte ne yazık ki. Bu tablo Cumhuriyetimiz yüzüncü yılına girmişken çok acı verici ve ülkemize asla yakışmıyor. TÜFE + işsizlik oranı = Sefalet Endeksi olarak tanımlı. TÜİK işsizlik oranını yüzde 9,5 olarak veriyor. Ekim 2022 sonu yıllık TÜFE'yi ise yüzde 85 olarak açıkladı. İki verinin de gerçeklerden çok uzak olduğunu biliyoruz. ENAG verileri ile enflasyon yüzde 185’in, işsizlik ise yüzde 10’ların çok üstünde. TÜİK’in 2 resmi oranının toplamı 95 yapıyor. Böylece Türkiye, Dünya Sefalet Endeksi'nde Arjantin'i de geçerek dünyada en “sefil” ülke durumuna düştü/düşürüldü AKP’nin 20 yıllık tek başına iktidarı sonunda. Böyle bir ülkede her türlü olumsuzluk beklenir. Bulaşıcı hastalıklar artmaya başlar, unutulmuş bulaşıcı hastalıklar geri dönebilir. Yaşam niteliği geriler ve ortalama ömür kısalır, ölümler, engellilikler artar. Sağlık Bakanlığı'nın kızıl olgularının istatistiklerini saydamlıkla paylaşması gerekir. Bir yandan sosyal-ekonomik önlemlerle yoksullaştırılan topluma destek verilmeli, diğer yandan da epidemiyolojik ilkelerle başta bulaşıcı hastalıklar olmak üzere tüm sağlık sorunlarıyla bütüncül savaşım sürdürülmelidir. Sağlık, doğuştan kazanılan temel insanlık hakkıdır ve devletin en temel kamusal görevidir.

Velilere gönderilen mesaj

"Çocuklara ücretsiz beslenme imkânı ve maske temini sağlanmalı"

EĞİTİM-SEN Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım, okullarda görülen salgın sebebiyle velilere giden mesajı ve yaşanan salgınların sebeplerini şöyle değerlendirdi:

Okulların fiziki koşulları: Okullarda görülen salgın vakalarına ilişkin olarak öncelikle okulların fiziki koşullarını değerlendirmek gerekiyor. Pandemi sürecinde de bugün de bu konuyla ilgili hiçbir önlem alınmadan eğitim-öğretim faaliyeti sürdürülmeye çalışılıyor. Öncelikli olarak okulların fiziki koşullarının çocukların sağlıklı koşullarda eğitim alabilecekleri şekilde düzenlenmesi gerekir. Mevcut durumda kalabalık sınıflar, sınıfların havalandırma koşullarının uygun olmaması, temizlik personeli yetersizliği, okullarda temizlik malzemesinin olmaması gibi pek çok etken hastalık riskini artırmada en temel faktörler. Okul sayısının arttırılması, yeterli personel istihdamının sağlanması gerektiğini ısrarla ifade ediyoruz. Bütçe görüşmelerinin yürütüldüğü süreçteyiz. Okullara yeterli bütçe ayrılmadığı sürece benzer sorunlar çok daha yoğun bir biçimde yaşanacaktır.

Çocuklara ücretsiz beslenme imkânı ve maske temini sağlanmalı: Ülkede yaşanan derin ekonomik kriz de çocuklarda hastalık riskini artırıyor. Pek çok çocuk yeterli beslenme koşullarından uzak. Yeterli beslenememe çocukların çok daha kolay hastalanmasına sebep oluyor. Çocuklara ücretsiz beslenme imkânı ve ücretsiz maske temini sağlanmalıdır. Eğitim hakkı Anayasa'da ve uluslararası sözleşmelerde tanımlanmış olmasına rağmen sağlıklı, güvenli, eşit bir eğitim hakkından bahsetmek mümkün değildir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın hem eğitimde derinleşen yapısal sorunlar hem de çocukların eğitim hakkı bağlamında eğitim politikalarını oluşturması ve kalıcı çözümler üretmeye dair adımlar atması gerekmektedir.  
EĞİTİM-SEN Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım