Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

TTB: Grizu patlamaları kaza olarak değerlendirilemez!

Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) Amasra'daki grizu patlamasına ilişkin hazırladığı Ön Değerlendirme Raporu'nda, olayın bir kaza olarak değerlendirilemeyeceği kaydedildi.

AZE Haber Ajansı

ANKARA- Türk Tabipleri Birliği (TTB) heyeti, Amasra Taşkömürü İşletmesi Müessesesi’ndeki grizu patlamasına dair "Ön Değerlendirme Raporu"nu yayınladı. Raporda, ölümlerin göz göre göre geldiği vurgulandı. "Daha az işçiyle daha çok iş üretme mantığının tehlikeliyi arttırdığı" ifade edilen raporda, “Amasra’da gerçekleşen patlama bir kaza olarak değerlendirilemez. Bu olay bizlerin gözünde tarihe 'işçi cinayetleri' olarak geçmiştir. 2022 yılında çoktan tarihe gömülmüş olması gereken grizu patlamalarıyla insanlar hayata gözlerini yummuş, çalışmak için gittikleri iş yerlerinden tabutları çıkmıştır" açıklamalarına yer verildi.

TTB'nin Ön Değerlendirme Raporu'nda Bartın Amasra'da 41 işçinin hayatını kaybettiği patlamada, işçilerin bir kısmının kendi başına bir kısmının da kurtarma ekipleri tarafından madenden çıkarıldığı belirtildi.

"Yeni galeri açılması patlama riskini arttıran faktör"

TTB heyetinin bölgede yaptığı incelemeler ve görüşmeler sonucunda hazırlanan raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

-1968 yılında açılmış olan maden o yıllardan sonra kent nüfusunun büyük oranda geçim kaynağını oluşturmaya başlamıştır. İlerleyen yıllarda artan maliyetler ve kâr oranlarında yaşanan düşüşler sonrasında daha az işçiyle daha çok iş üretme mantığına geçilmiş. Geçmişte 6 binlere varan işçinin çalıştığı madende bugün 585 işçi çalışır hale gelmiştir.

-1988 yılında aynı madende bugünküne göre daha küçük çaplı olarak gelişen bir patlama sonucu beş işçi ve 2012 yılında patlama dışı bir gerekçeden kaynaklı bir işçi vefat etmiştir. Bunun dışında madende herhangi bir ölümlü olayın olmadığı ifade edilmektedir.

-Vardiya başlangıcında işler tanımlanmakta, işini bitiren gruplar ardından yer altını terk etmektedir. Vardiya süresi içinde verilen aralarda işçiler yer altında kalmakta, mola için yer üstüne çıkmamaktadırlar.

-Yemek, yol gibi işe dair rutinler işçilerin kendi imkanlarıyla yerine getirilmektedir. Madenin son dönem işleyişinde ise geçtiğimiz yaz aylarından beri yeni galeri açılmasına dair bir çalışmanın mevcut olduğu öğrenilmiştir. Kendi başına patlama riskini arttıran bir faktör olarak bu durumun önemi heyetimizce not edilmiştir. Aynı zamanda bu dönemden beri çıkarılan kömür miktarında önemli bir azalmanın olduğu ve işçi sayısı yetersizliğinin mevcut çalışanlar arasında önemli bir gündem olduğu da heyetimize ifade edilmiştir.

-Grizu patlamasının gerçekleşmesi için ortamda kritik konsantrasyona ulaşmış metan ve yeterli miktarda oksijenin bulunması gerekmektedir. Bu nedenle metan gazı seviyeleri madenlerde karbondioksit, karbonmonoksit, oksijen gibi gazlarla birlikte sürekli olarak takip altındadır. Yönetmeliğe göre seviyenin yüzde 1’e ulaşmasının ardından buna dair önlemler hızla başlatılır ve birçok çalışma durdurulur. Yüzde 1,5’a ulaşmasının ardından madende çalışmanın tamamen durdurulması adına elektrikler otomatik olarak kesilmesi ve bu seviyenin ardından tahliyeye başlanması gerektiği belirtilmektedir. Fakat daha önceki maden patlamalarından bildiğimiz şekliyle ülkemiz madenlerinde bu kuralın tam olarak uygulanmadığı sır olmayan bir gerçektir.

-Bu tür acil durumlar için emekçilerin iyi niyetinin ötesinde önceden hazırlanmış, doğru prova edilmiş kurtarma planlarının uygulanması yöneticilerin sorumluluğundadır.

-Yerelde görüşülen sağlık emekçilerinden alınan bilgilere göre can kayıpları ve ağır yaralılar grizu patlamalarında olageldiği üzere üç ayrı gruba ayrılmaktadır. Patlama sonrası açığa çıkan karbonmonoksit zehirlenmesi ile hayatını kaybeden işçiler madenden en erken çıkarılanlar olmuşlardır. Ardından yanık sonucu hayatını kaybedenler ve travma sonucu hayatını kaybeden işçilere ulaşılmıştır.

-Yanık üniteleri ve hiperbarik oksijen tedavisine patlama sonrası önemli ölçüde ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır. Bu üniteler önemli ölçüde teknik donanım ve deneyimli personel ve oturmuş kurumsal disiplin gerektirmektedir. Dolayısıyla her sağlık biriminde bulunmaları doğru değildir. Bununla beraber transport zincirlerinin güçlendirilmiş ve inisiyatif sahibi yerel sağlık birimleri ile güçlü bir bağlantı halinde organize edilmesi gerekmektedir.

"Önlenebilir ölümler göz göre göre geldi"

Soruşturma sürecinin şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yapılıp bağımsız denetçilerce yürütülmesi gerektiğinin altı çizilen raporda, “Sendika konfederasyonlarının ve demokratik mesleki kitle örgütlerinin denetimi ve soruşturma sürecine dahil edilmesi öncelikli hedefimizdir. Kamuoyunun Sayıştay raporlarıyla gördüğüne paralele olarak izlenimlerimiz de göstermiştir ki, önlenebilir ölümler göz göre göre gelmiştir. Bu yönüyle Amasra’da gerçekleşen patlama bir kaza olarak değerlendirilemez. Bu olay bizlerin gözünde tarihe “işçi cinayetleri” olarak geçmiştir. 2022 yılında çoktan tarihe gömülmüş olması gereken grizu patlamalarıyla insanlar hayata gözlerini yummuş, çalışmak için gittikleri iş yerlerinden tabutları çıkmıştır. İşçi sağlığı ve güvenliği bir sağlık sorunu olmanın ötesinde, bir sistem ve sınıf sorunudur. Türk Tabipleri Birliği başta madenler olmak üzere, işçi sağlığı ve güvenliğinin gerçek anlamda hayata geçirilmesi için mücadele etmeye devam edecektir” ifadeleri yer aldı.