Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Şefika Kutluer Festivali 24 Kasım'da başlıyor
Dünyanın en pahalı muzu
Dünyanın en pahalı muzu
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Mehmet Ali Erbil hakkındaki iddianame
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
Uğur Dündar'a açılan babalık davası
123456789

Hekimlere mola, hastalara randevu yok

Randevu sistemi nedeniyle hastanelerdeki yoğunluktan tükenmiş durumda olduklarına dikkat çeken Ankara Tabip Odası (ATO) Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun, “Hekimler öğle yemeği saati dışında, sabahtan akşama kadar sürekli ve molasız bir şekilde çalışıyorlar. Ciddi yıpratıcı ve tüketici bir sistem” dedi.

Burcu Yıldırım

ANKARA- Hastanelerdeki yoğunluk ve alınamayan randevular, hem hastaları hem sağlık çalışanlarının tepkisine yol açıyor. Ankara Tabip Odası (ATO) Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) ile hastalara molasız dahi bakmaya yetişemediklerini ifade ederek, “Hekimler öğle yemeği saati dışında, sabahtan akşama kadar sürekli ve molasız bir şekilde çalışıyorlar. Ciddi yıpratıcı ve tüketici bir sistem. Örneğin ben göz uzmanıyım. Ankara'da göz randevusu alınamıyor. Randevular, 15 gün önceden verilmeye başlıyor ve gece 12'de dolarak kapanıyor. Bu arada doktor hasta oldu ve gelemedi diyelim, hastalara yandaki diğer hekimin bakması isteniyor” diye konuştu.

“Bir doktor günde en az 80 hastaya bakıyor”

MHRS ile polikliniklerde ve hastanelerdeki yoğunluğa hekimlerin yetişemediğini ifade eden ATO Genel Sekreteri Dr. Coşkun, durumu “vahim” olarak tanımladı. MHRS sistemi ile sabah saat 08.00'den 16.30'a kadar 10 dakika ara ile randevu verildiği belirten Dr. Coşkun, “Öğle arasını çıkardıktan sonra günlük 45 civarında MHRS randevusu olan hastaya bakıyoruz ama bir de randevu alamayan ve randevusuz gelen yaşlı hastalar var. Bunun dışında yatan hasta konsültasyonları var. Acil hastaları ve sağlık kurulu raporları var. Hepsini saydığımızda günde minimum 80 hastaya bakıyoruz” diyerek, bir çalışma gününü anlattı.

“Ankara'da göz randevusu alınamıyor”

Dr. Coşkun, doktorların 80 hastaya baktığı koşullarda her hastaya 5 dakika zaman ayrıldığını ifade ederek, “Bu arada hekimler hiç mola vermeden görev yapıyor. Öğle yemeği saati dışında sabahtan akşama kadar, sürekli ve molasız bir şekilde çalışıyorlar. Ciddi yıpratıcı ve tüketici bir sistem” dedi. Bu tıkanıklığın içerisinde çoğu hastanın da randevu bulamadığını söyleyen Dr. Coşkun, “Örneğin ben göz uzmanıyım. Ankara'da göz randevusu alınamıyor. Randevular, 15 gün önceden verilmeye başlıyor ve gece 12'de dolarak kapanıyor. Bu arada doktor hasta oldu ve gelemedi diyelim. Herkesin hasta olma hakkı vardır, sonuçta hastalık önceden planlanan bir şey değil. Randevusunu alan 45 hastanın hepsine, yandaki diğer hekimin bakması isteniyor. Sistemin geldiği nokta bu ve hekimler tükenmiş durumda. Genç hekimler umutsuz, kıdemli hekimler tükendi “diye konuştu.


“Hekimler cerrahi branşları seçmiyor”

Çalışma koşularının yoğunluğu ve bunun sonucunda oluşabilecek malpraktisten (hatalı tıbbi uygulama) dolayı hekimlerin riski daha az olan bölümleri seçmeye yöneldiğini belirten Dr. Coşkun, “Hayati öneme sahip cerrahi onkoloji ve yoğun bakım gibi kritik branşlar tercih edilmiyor.  'Defansif tıp' dediğimiz şeye doğru gidiyoruz ki, en çok korktuğumuz şey de bu. Ayrıca MHRS sistemleriyle yoğun poliklinik ortamlarında şiddet ve mobbing de çok fazla. Hekimler bu defa fazla poliklinik olan branşları da tercih etmiyor” dedi.

“Geldiğimiz nokta vahim”

Dr. Coşkun, içinde bulunduğumuz salgın koşullarını da değerlendirilerek pandeminin unutulduğunu ve salgın yönetimi diye bir şeyin kalmadığını vurguladı. Vakalar azaldığında maskeye son verildiğini, HES kodunun kaldırıldığını dile getiren Dr. Coşkun, "Ardından vakalar çok arttı. Normalde bu uygulamaların tekrar hayata geçirilmesi gerekirdi. Akıl ve mantık bunu gerektiriyor ama hepimizin de şahit olduğu gibi geldiğimiz son nokta vahim” diye konuştu.