En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
123456789
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
En yoğun tarihi eser iadesi ABD'den yapılıyor
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
The Guardian gazetesi X'te paylaşım yapmama kararı aldı
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Beyonce üniversitede ders olarak işlenecek
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
Jennifer Lopez, Suudi Arabistan'da konser verdi
123456789

DİSK: "'Artık yeter' deme zamanıdır"

Ömer ŞAN

ANKARA- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 'büyük işçi direnişinin' 52. yıl dönümünde yine alanlardaydı. DİSK İç Anadolu Bölge Temsilciliğinin çağrısıyla toplanan DİSK'e bağlı sendikalar, “Emeğimiz, ekmeğimiz ve haklarımız için yaşasın 15-16 Haziran direnişimiz” sloganıyla Ankara Ulus'taki Atatürk Anıtı önünde bir araya geldi. DİSK Dev Maden-Sen Genel Başkanı ve İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, burada yaptığı konuşmada, "15-16 Haziran'ın yalnızca anılması gereken bir tarih değil, işçi sınıfının elini kolunu bağlama girişimine karşı bir itirazdır. Bugün işçi sınıfı için bir kez daha 'artık yeter' deme zamanıdır" dedi.

Sendikal mücadele sürecinde ve iş başında, emek mücadelesinde yaşamını yitiren işçiler anısına “Yaşasın işçilerin birliği” ve “İnadına sendika, inadına DİSK” sloganlarının atıldığı eylemde konuşan Görgün, “Bundan tam 52 yıl önce Türkiye işçi sınıfının tarihi yeniden yazıldı. 15-16 Haziran 1970’te bir araya gelen, omuz omuza veren işçiler tarih yazdı” ifadelerini kullandı.

“15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, işçi sınıfının sendikal haklarını ve DİSK’i savunduğu şanlı bir direniştir” ifadesini kullanan Görgün, “O dönemin hükümeti, patronların isteği doğrultusunda DİSK’i yok etmek istiyordu. Böylece işçileri daha ucuza çalıştırmak istiyor, işçi sınıfına kölelik dayatıyorlardı. Ancak hiçbir baskı ile DİSK’i yok edemediler. İşçi sınıfını DİSK’ten koparamadılar” diye konuştu.

"3 işçi öldü, yüzlercesi tutuklandı"

Konuşması sık sık, “İnadına sendika, inadına DİSK” sloganları ile kesilen Görgün, şunları kaydetti:

“Tüm tepkilere ve uyarılara rağmen yasa Meclis’e getirilince DİSK direniş kararı aldı. İki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te on binlerce işçinin iş bırakarak katıldığı genel direniş ve yürüyüşler yapıldı. Ne polis copları ne askeri panzerler… Hiçbir şey durduramadı birleşen işçileri. Üç işçi yaşamını yitirdi, DİSK Genel Başkanı Kemal Türklerin de aralarında olduğu yüzlerce kişi tutuklandı, binlerce işçi işten atıldı ancak sonunda işçiler kazandı. DİSK’i yok etmek isteyen ve tek sendika dayatan yasa, büyük işçi direnişinin etkisiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 15-16 Haziran 1970’teki onurlu direnişimiz, işçi sınıfının birliğinin, dayanışmasının ve mücadelesinin sembolü haline geldi.”

"Artık yeter deme zamanıdır!"

Konuşmasında, 15-16 Haziran'ın yalnızca anılması gereken bir tarih değil, işçi sınıfının elini kolunu bağlama girişimine karşı bir itiraz olduğunu söyleyen Görgün, “Bugün işçi sınıfı için bir kez daha 'artık yeter' deme zamanıdır. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle bu ülkenin işçileri başta olmak üzere geniş halk kesimleri ağır bedeller ödüyor. Çarşıdaki, pazardaki zamlar ücretlerimizi eritiyor. Ekmeğimiz küçülüyor, faturalarımız kabarıyor. Bir yandan milyonların yoksulluğu, diğer yandan bir avuç azınlığın servetleri artıyor. İktidarın politik tercihleri ve uygulamaları adaletsizliği büyütüyor. Ülkeyi yönetenler 'Türkiye büyüyor' diye övünüyor. Biz işçiler ürettik, bizler çalıştık ama o büyümeden pay alamadık. Milli gelir içinde emeğin payı son iki yılda yüzde 39’dan yüzde 31’e düştü. Sermayenin payı ise yüzde 42’den yüzde 48'e çıktı. Dar gelirliler kaybetti, ücretliler kaybetti, on milyonlarca insanımız kaybetti, bir avuç sermayedar kazandı! Yılın ilk 6 ayında resmi enflasyon yüzde 21’den 73’e fırladı. Dar gelirlinin, asgari ücretlinin gıdadaki, mutfaktaki enflasyonu yüzde 130’a yaklaştı. Bu yılın ilk 5 ayında asgari ücretlinin 5 bin lirası Yüksek enflasyon nedeniyle eridi gitti” diye konuştu.

Çare bulmak yerine rakamlarla mücadele

Görgün, iktidarı şu sözlerle eleştirdi: "Ülkeyi yönetenler geçim sorunlarına çare üretmek yerine, rakamlarla mücadele ediyor. Hiç kimsenin inanmadığı enflasyon rakamı açıklayarak bizleri daha düşük ücretlere mahkûm etmek istiyorlar. Enflasyonu olduğundan düşük göstererek emeğimizi daha da ucuzlatmak istiyorlar. Bunun adı hırsızlıktır! Fakirden çalıp, zengine vermektir. 3-5 şirketin milyonluk vergileri sıfırlanırken ücretlerimizden kesintiler sürerken patronlara kıyak üzerine kıyak yapılıyor. Kur Garantili Mevduat hesabıyla bizden toplanan vergiler bir avuç zengine ve bankalara aktarılıyor. Bu durumda bizlerin, işçi sınıfının, insanca bir yaşam için, haklarımızı almamız için örgütlenmemiz gerekiyor. Bir olmamız, birlik olmamız, güçlü olmamız gerekiyor. Örgütlenmemizin, haklarımızı savunmamızın önüne çıkan engelleri omuz omuza aşmamız gerekiyor. Sendikal barajlarla, yetki hileleri ile işçilerin sendikal haklarını kullanması engelleniyor. Sendikalaşmayı tercih eden işçiler işten çıkarılıyor, işverenlerin her türlü hukuksuzluğuna göz yumuluyor. Ülkeyi yönetenler grev yasaklamakla övünüyor. Uluslararası sermayeye, 'bu ülkede işçi hakkı yok, bu ülkede emek ucuz' diye sesleniyor. Emeğimizi uluslararası piyasalarda haraç mezat tezgaha çıkarıyor. Ancak bu böyle gitmez! Haklarımızı, yaşamlarımızı ve memleketimizi nasıl savunacağımızı tarihimizden biliyoruz.”


İşçi sınıfının talepleri

Konuşmasının son bölümünde ise "insanca yaşamak için taleplerini" sıralayan DİSK Temsilcisi Görgün, şunları kaydetti:

"1. Hayat pahalılığı karşısında işçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanımın önündeki tüm yasal ve fiili engeller derhal kaldırılmalıdır.

2. Başta asgari ücret olmak üzere tüm ücretler ve emekli maaşları artırılmalıdır.

3. Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, temel tüketim mal ve hizmetleri vergi ve kesintiden muaf tutulmalıdır. Tüm fiyatları doğrudan etkileyen akaryakıt üzerindeki vergi yükü düşürülmelidir.

4. Enflasyon karşısında eriyen ücretler üzerindeki vergi yükü azaltılmalı; kâr ve faiz gelirlerinin vergilendirildiği, çok kazananın çok vergi verdiği adil bir vergi politikası benimsenmelidir.

5. Yoksulluğu yenmek için güvenceli istihdam şarttır! Bugün başta belediyeler olmak üzere birçok iş kolunda çeşitli isimler altında devam eden tüm güvencesiz istihdam biçimlerine son verilmelidir. Kadrolu, güvenceli bir iş herkesin hakkıdır, belediye şirket işçilerine kadro verilmelidir.”